Bugün yine olumsuz olan iki konuya değinmek istiyorum. Yazımı yazarken amacım insanlara, hayvanlara, çevreye zarar verenleri uyarmaktır. Öncelikle insan, sonra duyarlı olmak gerekiyor. Sabah evden çıktığımda sağıma soluma bakarak yoluma devam ediyorum. İnsan olarak kendimden utanıyorum. Sebebine gelince; cadde ve sokaklar peçete, maske, sigara izmariti, pet şişe, tükürük kısacası her şeyimizi rastgele yerlere atıp kirletiyoruz. Lüks bir taksi, kültür sanat merkez otoparkından geri manevra yaparken camları açık olan araçta, bay-bayan sabah kahvaltısı yapmış olacaklar ki sigaralarını bitirmişler, camları açık olan araçtan yanık şekilde dışarı attılar. Yazıklar olsun sizin görgünüze...
Acaba diyorum çocuklarınıza, torunlarınıza bunları mı öğreteceksiniz? Vay halimize vay... Lafa gelince hayvanları hepimiz seviyoruz. Köpek, kedi, kanatlı hayvanlar besliyorum. Yiyecekleri kendi evlerinin önüne değil de, başkalarını rahatsız edecek şekilde, bu sıcaklarda kokmaya kokuşmaya yüz tutmuş yiyecekler, günlerce orada durup herkesi rahatsız eden koku yiyecek veren tarafından temizlenmiyor. Neymiş ben hayvanları çok seviyorum. O halde evine götür dendiğinde karşılık olarak annem, babam evde hayvan istemiyorlar. Demek ki her şey gösteriş için oluyor.
Uyarma amaçlı her fırsatta İnegöl'de daha önce sel olmasına neden olan Hocaköy mahallesinin ortasından geçmiş olan dereyi gündeme getiriyorum. Dere içinde bulunan ağaçlar kesiliyor. Temizlenmesi gerekiyor. Çalışmalar şu anda durdu. Kesilen ağaç dalları dere kenarlarında duruyor . Bunlar yetmiyormuş gibi yeni yapılan villaların bahçeleri geniş olsun diye dereye toprak doldurup dereyi daralttılar. Benden söylemesi. Bir an önce dere temizlenmez ise, kanal genişleme işlemi yapılmadığında maazallah bunu hiç düşünmek istemiyorum. Doğu illerimize yağmurların çok yağmasından dolayı gelen sel nelere mal olduğunu gördük. Ben sadece uyarıyorum.
Korona bitmiş değil, geleceğimiz olan çocuk ve torunlarımız ve sevdikleriniz için dikkat edelim. Sağlıcakla kalın...