İnegölspor’un geride kalan 8 haftalık performansı aynı başlık gibi bir ileri 2 geri. Mehter takımı gibi bir ilerleme modundayız.
Geçen hafta bana göre ligin en iyi takımlarından biri olan Diyarbekir karşısında aldığımız galibiyetin taçlanması adına mutlak kazanmak zorunda olduğumuz Velimeşe maçını adeta ellerimizle rakibe teslim ettik. Rakip bireysel anlamda iyi oyunculardan kurulu bir ekip ama şu ana kadar sadece 1 puan toplamış ve ligin diplerinde gezinen bir takım. Onlarda İnegöl maçının kendileri için neler ifade ettiğini gayet iyi biliyorlardı ve ona göre de oynadılar.
Bu tip takımlara karşı yapman gereken baştan işi bitirip umutlarını erken tüketmen olmalı. Aksi takdirde her geçen dakika dirençleri artar ve kazanma duyguları tavan zor. Maçın ilk bölümlerinde yediğimiz hatalar zinciri golü çıkarma adına yakaladığımız avantajı penaltı ile değerlendiremeyince, işler daha sarpa saracak diye endişelendik.
Fakat bu defa İbrahim’in golü bizi hayata döndürdü. 2.yarının başlarında topla çok oynayan ya da rakip kaleye gitme girişimi yapmaya çalışan biz gibi görünsekte bunlar bal yapmayan ari vızıltısından öteye gidemedi.
Bu tür maçlar her zaman sinir bozar. Öylede oldu. Bizim gol arayışında olduğumuz anda Yakup’un güzel golü geldi ve o golden sonra yerden kalkmayan bir rakip ve akabinde kaybedilen 3 puan. Aslında bu maç bizim kadro ve kapasitemizi de ortaya koydu.
Eğer zirveye oynayacaksan, kesinlikle büyük ihtimalle küme düşecek olan bu takıma can suyu olmayacaksın. Olursan da sıralamam bellidir zaten. Maçta Mustafa Kayabaşı biraz daha arkadaşlarından daha fazla mücadele etti. Bahadır gününde değildi. Bekler ve önlerinde oynayanlar sıradan görüntü verdiler. Oyuna dahil olanların gram faydası olmadı ve bütün bu olumsuz gelişmelerde puan kaybı da doğal olarak ortaya çıkmış oldu.
Şimdi sırada Sakarya maçı var ve bu maçın bizim için neler ifade ettiğini ise söylemeye gerek yok…