Geçtiğimiz Cumartesi gazetemizin manşetinde yayınlanan “Bursa’da Kırmızı Alarm!” başlıklı manşet yazısını hatırlamışsınızdır.

Evet, son on yılın en kurak sonbahar ve kış aylarını yaşadığımız bu yıl şayet istenilen düzeyde yağış olmazsa gerçekten sıkıntılı bir yılı yaşamış olacağız.

Oysa ülkemiz konum itibarı ile hem yağış alan ve hem de su kaynakları konusunda bereketli olan bir coğrafyada bulunmakta. Buna rağmen su konusunda hassasiyetimizi unutmamalıyız. Suyunu kıymetini kuraklık olunca mı anlayacağız? Tedbirli davranarak su israfını önleyebiliriz.

Ben TRT Belgesel kanalında zaman, zaman izlediğim “Su Savaşları” programını ibretle izlemekteyim.

Gerek Afrika’da olsun ve gerekse Asya da olsun dünyanın birçok ülkesinde ki susuz yaşamı konu alan bu programda insanların ne şartlar altında yaşadıkları ibretle izliyoruz.

Temiz suya hasret bu insanlar ağır metal ve kimyasallar ile dolu suları kullandıklarına bu programda şahit oluyoruz.

Tarih boyunca toplumların su kenarlarında veya su kaynakları yakınlarında medeniyetler kurmuş ve böyle yaşamışlardır. Suyun ne kadar önemli bir nimet olduğu hepimizce malum olan bir konudur.

Dünyanın birçok yerinde su kaynaklarının çekilmesi veya kuruması ile o yöreye yerleşmiş olan toplumlar için büyük bir su sıkıntısı yaşandığını da biliyoruz. Canlılar için en önemli ihtiyacın su olduğu malumdur. Tüketimde kullandığımız suların sağlıklı ve temiz olması da bir o kadar önemlidir.

Evet, gelelim bu günkü güzel bir Harun Reşid menkıbesine:

Abbasi Halifelerinin beşincisi olan Harun Reşid üzerine birçok hikâye ve menkıbe vardır. Bunlardan biri su üzerine olanı bu gün sizlerle paylaşmak istiyorum:

Abbasi topraklarının bir bölümünde kuraklık ve susuzluk yüzünden yörede yaşayanlar saltanata durumu arz etseler de halifeden her hangi bir olumlu cevap bulamazlar ve onlarda devrin hürmet gören bir Salih âlimlerinden birini Sultan Reşid’e gitmesini ve bu durumu iletmesini isterler. Âlim zat Halifenin yanına varıp hoş sohbetler ederler ve âlim kişi tam ağzını açıp susuzluk konusunu açacaktır ki Sultan Reşid:

“Hocam bana hoş nasihatlerin var mıdır? Senin nasihatlerin ile birçok işi başardık şükürler olsun. Yine nasihat edecek sözün varsa dinlemek isterim.” Der. Ve bu arada Harun Reşid için bir bardak su getirirler. Âlim kişinin de tam istediği budur ve hemen başlar söze:

“Vardır Halife Hazretleri!” der Harun Reşid su dolu bardağı yudumlarken âlim kişi de nasihatine başlar:

“Kızgın bir çölde susuzluktan ölecek duruma gelsen, şu içtiğin bir bardak suyu bulamazsan, o bir bardak suyu temin etmek için saltanatının yarısını feda eder misin? Harun Reşid elindeki boş bardağı kenara koyup, hiç tereddüt etmeden cevap verir:

“O haldeyken saltanatı kim düşünür tabi ki ederim!” der. Bu defa âlim ikinci soruyu yöneltir:

“Peki, az önce içtiğin bir bardak suyu dışarı çıkaramayacak olsan, onu def etmek için saltanatının diğer yarısını da feda eder misin?” der Harun Reşid bu nasihatin nereye dayanacağını düşünmeden cevap verir:

“Bu nasıl sorudur hocam herhalde ederim!” der. Âlim tebessüm ederek devam eder:

“Öyleyse bir bardak su ve bir avuç kadar olan idrar değerinde ki saltanatına bu kadar güvenme!..” der.

Bir yudum suyun önemini bilmeden har vurup harman savuranlar, kuraklık olduğunda yaptıkları israfın ne kadar kötü bir iş olduğunu anlasalar da o saatten sonra bir işe yaramayacağını görürler.

Bizlerde bir bardak suyun kıymetini düşünerek su israfından kaçınmamız gerekir. Ancak bundan sonra bizleri nelerin beklediğini bilmediğimizden su israfını en az seviyeye indirmemiz makuldür. İsrafın her türlüsünün haram olduğunu da unutmamamız lazım.

Yukarıda yazdığım Harun Reşid hikâyesinde; bir bardak su için tahtını tacını feda edecek olan bir hükümdar durumuna düşmemek için ticaret erbabı kapılarının önünü sulayarak ve bazıları da arabalarını yıkayarak su israfına aldırmadan su harcamanın sonucu temel ihtiyaçların başında gelen suyu dikkatli kullanmalıyız.

Bilindiği gibi küresel ısınmanın getirdiği iklim değişiklikleri dünyamızı hayli etkileyeceği ortada. Mevsimlerin bile değiştiği bu zamanda yarının bizlere nasıl bir sürpriz getireceği de bir muamma!

Bir damla suyun, bizi hayata bağladığını unutmadan ve yaşanacağına inanılan “Su savaşlarını” aklımızdan çıkarmayıp su israfını önleyebiliriz.

SU HAYATTIR! Hayatımızı karartmayalım!

SU BEREKETTİR! Su olmadan hiçbir bitki ve meyve olmaz. Bereketimizi bitirmeyelim!

SU TEMİZLİKTİR! Temizlik İmanın yarısı olduğunu asla unutmayalım!

SU SAĞLIKTIR! Su olmazsa her yeri pislik ve neticede mikroplar kaplar. Sağlığımız tehdit ederek bizlere sayısız hastalıklar getirir.

İNSAN VÜCUDUNUN DÖRTTE BİRİNİ OLUŞTURAN SUYU LÜTFEN İDARELİ KULLANALIM!...