İkinci yarıya takviyeli kadrosu ve yeni vizyonu ile iddialı ve umutlu başlayan İnegölspor’un şampiyonluğu kovalayacağını bekleyenler, Pazar günü şehir stadında haftalardır oynanan futbolda geriye gidişin ya da çöküşün gerçeği ile karşılaşınca, maçın sonunda istenmeyen trajik bir olaya tanık oldular.

20 yıldır İnegölspor’u takip eden ve yazan, futbolun içinden gelen biri olarak, haftalardır etkisiz oynamaya devam eden ve bu maçta da 32 puanlı, evinde yenilerek gelmiş orta sıralardaki mütevazi kadrolu bir takıma yenilgisini mi?, maçın 80 dakikasına kadar takımını müthiş destekleyen ancak son 10 dakikada bir anda Şaban Hocaya tavır alarak hep bir ağızdan “bu takım niçin oynamıyor Şaban Hoca” tezahüratlarını mı?, İnegölspor yedek kulübesinin arkasındaki tribünden Şaban Hocaya yapılan kötü tezahürata Şaban hocamızın burada yazmak istemediğim olumsuz bir tepkisini mi?, Bu tepkiye bu tribünün aşırı tepkisini mi?, ardından tribünlerin hep bir ağızdan “Şaban hoca istifa” tezahüratlarını mı? yoksa maçın başında Okan’ın kaçırdığı penaltıyı mı?, İnegöl-spor’un bir çok maçını çeviren Mümin’in saç baş yolduran cinsinden kaçırdığı mutlak golleri mi?, Okan ve Ersel’in kaçırdığı golleri mi yazacağım.

Hayır; bunları yazmak istemiyorum.

Ben, İnegölspor’un maça iyi başladığını ve iyi oyununun semeresini maçın hemen başında görerek kazandığı penaltıyı Okan’ın gole çevirdiğini, ardından Ersel, Okan ve Mümin’in yakaladığı pozisyonları gole çevirdiğini, İnegölspor’un tribünlerin o muhteşem desteği ile adeta gol şov yaptığını, Şaban hocamızın takdir topladığı ve tribünlerle bütünleştiğini, maçın sonunda taraftarlarımızın galibiyeti ve berabere kalan lider Bandırmaspor’a 2 puan daha yaklaşmanın coşkusunu kutlarken, rakip Kocaeli Birlikspor Teknik Direktörü Bursaspor amatör takımından takım arkadaşım İsmail Ertekin’in İzmir marşı ile İnegöl’ü terk ettiğini yazmak istedim.

Maalesef bunu yapmak kısmet olmadı. Bu maçın sonucundan doğrusu emin değildim. Zira, haftalardır köşemde futbol tecrübeme ve 20 yıllık İnegölspor tecrübeme dayanarak İnegölspor’un etkisiz oynadığını, orta sahasının etkisiz kaldığını, forvete destek veremediğini, müdafaamıza da yardımcı olamadıklarını, en iyi top kullanmamız gereken orta sahada başta Yılmaz olmak üzere Yasin, Cihan ve Muharrem’in kaptırdıkları topların sonuçlarını yazıyorum. Bunları yazarken, şampiyonluktan vazgeçtiğimi, Play-of’u sıkı tutmamız gerektiğini yazdım. Korktuğum başımıza geldi. İnegölspor evinde hesapta olmayan çok önemli 3 puanı çimlere gömdü.

Şaban Hocaya tribünlerden üç önemli mesaj geldi. Birincisi, bu takım niçin oynayamıyor. İkincisi bu takımın yarısını sen aldırdın ancak bu transferlerin oynadıkları etkisiz futbolla seni utandırıyorlar. Üçüncüsü, Şaban hoca istifa. Şaban hoca maçın sonunda basının önüne çıkarak bu 3 soruya cevap verdi. Ben de dinledim. Şaban hoca bu maçta iyi oynadıklarını, çok pozisyon bulduklarını ancak bunları gole çeviremediklerini söyledi. Buna bende biraz ila-ve yapayım. Bu maçta o golleri ben mi atacağım, penaltıyı ben mi atacağım” diyebilirdi. Birinci soruya ce-vap aldık. Üçüncü soruya da istifa etmeyeceğini, bu takımla ve yönetimle el ele vererek İnegölspor’u play-of’a oradan da 1. Lige çıkarmak için çalışacaklarını söyledi. Bunu da anladık. Ancak üçüncü soruya cevap olmadı. Bu soruyu sonuç bölümüne alarak yazımı bitireceğim.

Şaban Hoca; Kaleci Ali, geride Bilal-Kemal-Alişan ve Raif’ten oluşan ve bu sezon çok iyi oynayan bu iskelete Uğur-Muharrem-Yasin-Emrah- Ömürcan, Ersel ve Cihan’ı transfer ettirerek yeni bir takım oluşturdu. Takımın çoğu yeni ancak ilk yarıda başarılı olmasına rağmen, ikinci yarıda özellikle yeni transferler beklenen performansı gösteremedi. Raif’in eksikliğini bir türlü çözemediler. Bu maçta da sos verdiler.

Doğrusu bende bu aşamada “dere geçerken, at değiştirmenin” doğru olmadığına inanıyorum. Şaban Hocanın istifası çözüm değildir. Çünkü sadece 8 maç kaldı. Yapılacak şey, Şaban Hocamızın döneminde transfer edilen yukarıdaki oyuncularıyla kafa kafaya vererek, daha doğrusu kenetlenerek daha iyi oynamalarını, performanslarını arttırmalarını, taraftarlarımızla bütünleşerek kalan 8 maçı kazanmak için söz vermelerini istemelidir. Kalan 8 maçta bunu yaparlarsa ve bunu önümüzdeki Sarıyer deplasmanı ile evindeki Hatay maçında gerçekleştirirlerse Play-of’a çıkabilirler. Aksi halde bu iki maçtaki başarısızlık Play-of’u riske atabilir. Aman buna dikkat.

İnegölspor geçen sezon ilk yarıda iyi ve umutlu durumda iken Mehmet Bulut yönetimindeki teknik heyet ile yollarını ayırarak takımı Menajer İsmail Güldüren’e teslim etmişti. Ancak ikinci yarıda inanılmaz bir başarısızlık yaşayarak büyük hayal kırıklığı yaşamıştır.

Bu duygu ve düşüncelerle, bu maçta ve maçın sonunda yaşananların İnegölspor’un alacağı başarılarla son bulması, tekrar etmemesi dileğiyle, Sarıyer maçında başarılar diliyorum.