Zaman ne kadar da çabuk ilerleyerek geçiyor.Şampiyon’da olsa Kral’da olsa insan ölümlü bir gün yok olup bu fani dünya’dan geçip gidiveriyor. Hepimizin akıbeti sonunda bu olacak önemli olan ölümü unutmayarak arkamızdan güzel eserler bırakarak bu fani alemden ayrıldıktan sora hayırla iyilikle hatırlanabilmemiz akıllara öyle gelebilmemizdir. Rahmetli Naim Süleymanoğlu dünya spor tarihine milli haltercimiz olarak adını yazdırabilmeyi başarmıştı.
Naim başarısı ile Dünya’daki tüm ezilenlerin Müslümanların Türklerin umudu sevinci olmuştu. Bu yüzden onu Efsane Boksör Muhammed Ali’ye benzetebiliriz.
İkisi de zor olanı başararak Dünya’da tanınarak efsane olmuşlardı. M.Ali attığı yumrukları sanki emperyalizme sömürgeci Batı’ya atıyordu. Bu yüzden Dünya’nın her yerinde Türk’ler ve Müslümanlar Muhammed Ali’yi çok seviyorlardı. Televizyonun siyah beyaz olduğu ve birçok kişinin evinde televizyon olmadığı yıllarda gece yarılarında kahvelere giderek heyecan ile Muhammed Ali’yi seyrederek kazanması için dua ediyorlardı. Rahmetli Naim’de aynı şekilde spor adamı olmasının dışında bir Türk ve Müslüman olarak Tüm Balkonlarda ve Bulgaristan’da hatta tüm Dünya’da ezilen Müslümanların Türk’lerin mazlumların umudu ve sevinci haline gelmişti. Rahmetli Naim ile tanışmamız 1986 yılında Ankara’da olmuştu. O zamanlar kendisine ulaşacak çok zordu .Kaldığı lojmandaki bekçi ve özel korumalar kimseyi lojmana almıyorlardı. Evin içinde bile korumalar Naim’in yanında kalıyorlardı. Tanışmamız başka bir yazı konusu olabilecek kadar uzun. Naim’in Babası, Annesi ve kardeşleri o zamanlar Ankara Bahçelievler de lojmanlarda Naim ile birlikte yaşıyorlardı. Babası Süleyman Süleymanoğlu’nu birkaç gün takip ettim. Markete alışverişe çıkıyordu. Bir kış günü markete çıktığında yanına giderek kendimi anıttım. Bulgaristan, Mestanlı’da aynı yerden hemşeri olduğumuzu öğrenince çok sevindi. Neredeyse akraba çıkacağız dedi. Lojmanlara davet etti. Bekçi ve korumalara ben Naim’in Akrabasıyım dersin dedi. Öyle dediğim halde korumalar hemen eve almıyorlardı. Babasına haber veriyorlar o görmeden içeri almıyorlardı. Artık dostluğu ilerletmiştik. Babası hep gel sohbet ederiz diyordu. Fırsat buldukça gitmeye başladım. Fakat Rahmetli Naim’i denk getiremiyorduk. Babası da üzülüyordu. Ben sizi kısmetse bir gün buluşturacağım, tanıştıracağım diyordu. Naim o zamanlar dünyanın her yerinde, ülkeler tarafından davet edilerek, çeşitli ülkeleri geziyordu. Babası evin telefonunu vererek sen bizi sürekli ara hem ziyarete gel gerisini merak etme diyordu. Bir gün Naim’in babası Süleyman Süleymanoğlu hemşerim hemen çabuk bize gel Naim seni bekliyor, Macaristan’a gidecek, gitmeden seninle görüşmek istiyor demişti. Sonunda bir fırsatını bulup babası sayesinde kardeşleri, annesi ve diğer aile fertleri ile de tanışmak kısmet olmuştu. Naim’in ailesini rahmetli Turgut Özal o zamanlar Türkiye’ye getirtmişti. Rahmetli Naim tanışmamıza ve hemşeri olduğumuza çok sevinmişti. Naim’in ailesinin ve korumalarının ellerinden telefonlar düşmüyordu. Dünya’nın her yerinden telefonlar geliyordu. Yabancı ülkelerden konsolosluklardan televizyon ve gazetelerden Rahmetli Naim ve ailesi telefonlara bakmaya yetişemiyorlardı. Rahmetli Naim Macaristan’a davet edildim. Dönüşte inşallah senin röportajı bir araya sıkıştırıp gerçekleştiririz demişti. Meşakkatli bir sürecin sonunda zorda olsa röportajları gerçekleştirmek nasip olmuştu. Rahmetli sözünde durmuştu.
Ailesi ile birlikte çektirdiğimiz fotoğrafların yıllar sonra arşiv olarak sporcuların hayatlarını anlatan bir kitap için kullanılmış olduğunu Bursa’da bir kitapçıda aradığını kitapları karıştırırken tesadüfen görmüştüm. Bu fotoğraflar çoğu gazetecide yoktu. Arşiv değeri olan fotoğraflardı. Naim ile hemşeri olmamız sebebiyle ailesi ile birlikte bu fotoğrafların çekimini gerçekleştirebilmiştik. Rahmetli Naim’de bu fotoğrafları beğeniyor, saklıyor ve iyi ki dostum bu fotoğrafları çektirmişiz diyordu. Yıllar sonra son yıllarda Naim için sevindirici çalışmaların yapıldığını görüyoruz. Kendisini anlatan bir kitabın olmasını istiyordu. Bir kitap yazılmıştı. Fakat kitap yeterli geniş kapsamlı değildi. Dostum bunu beraber ilerde inşallah birlikte gerçekleştiririz diyordu. Film teklifleri de almıştı. Yeterli zamanı olmadığı ve bir şampiyon olarak hakkını veremezsem diye acele etmiyordu. Başrolde kendisini canlandıracaktı. Fakat kısmet olmadı. Şimdi Naim için hayatını anlatan Milli haltercimiz adına Cep Herkülü Naim Süleymanoğlu isimli filmin çekimleri Bulgaristan’da devam ediyor. Efsanevi Milli haltercimizin çocukluğunun geçtiği Kırcaali’ye bağlı Mestanlı Kasabasında çekimler yapılıyor. Filmin yapımcısı Mustafa Uslu, yönetmenliğini ise Üzer Feyzioğlu üstlenmiş. Rahmetliyi Hayat Van Eck isimli oyuncu canlandırıyor. Anne rolünü ise Selen Öztürk üstleniyor. Biyografik türünde gerçekleştirilecek olan filmin 25 Ekim 2019’da gösterime gireceği bekleniyor.
Dünya’ya rahmetli İstiklal Marşımızı dinletmişti. 1985’te Bulgaristan’da zulüm başlamıştı. Naim bu zulme dayanamayarak, Türkiye’ye gelmişti. Yaşanan bu zulme karşı ilk hareketi rahmetli başlatmış oldu. İsminin ve Müslüman kimliğinin değiştirilmesine izin vermemişti. Bulgaristan’da eski diktatör rejimden sonra demokrasi daha hissedilir hale gelmişti. Naim’in bunda payı büyük. Bu yüzden Naim’in sporculuğu dışında bir öncü yol açıcı, savaşçı, kahraman olduğunu da söyleyebiliriz. Vatanı Türkiye’ye ve bayrağına sevdalıydı. Türkiye’ye gelince uçaktan indiği zaman rahmetli Özal kendisini karşılamıştı. Naim, Türkiye sevgisi adına yere eğilerek yeri öpmüştür. Amerika, Dubai, Kanada, Avusturalya, S.Arabistan ve daha birçok ülkeden reklam filmleri ve vatandaşlık hakkı teklifleri almıştı. Hiçbirini kabul etmeyerek, “Ben vatanımdan memnunum, mutluyum. Hiçbir şey beni vatanımdan ayıramaz” diyerek teklifleri reddetmişti. Milli haltercimiz adına ne yapılırsa yapılsın gene de azdır. Rahmetli yapılanları fazlasıyla hak ediyor. Milliyetçi, ülkesini seven, ülkesi için çalışmak isteyen bir sporcuydu. Siyasete atılarak Belediye Başkanı ve Milletvekili olarak hizmet etmeyi düşünüyordu. Fakat kısmet olmadı. Dünya Halter Başkanlığı görevini üstlenmek istedi, önünü kesenler oldu. Rahmetli bütün bunlara çok üzülmüştü. Hizmet aşkı ile dolu idi.
Milli Haltercimiz ve yaptıkları unutulmayacaktır. Türkiye ve Türk halkı onu her zaman bağrına basacaktır. Allah Rahmet Eylesin. Mekanı Cennet Olsun…