İnsanoğlu yaşamı süresince yine kendisi gibi bir başka insanlara güvenerek hayatını sürdürmek zorundadır. Birçok defa aldatılsa bile asla güven duygusundan vazgeçmez.
Vaz geçmez, çünkü insanoğlu asla toplumdan soyutlanamaz. Güven ve itimadın olmadığı bir yerde yaşamanın anlamı da olmaz. Ancak, çağımızda öylesine sahtekârlar ve dolandırıcılar mevcut ki kimsenin kimseye itimadı kalmamış.
Ben çok iyi hatırlıyorum çocukken babamızdan esnaftan birileri gelip babamdan borç para isterdi, o an babamın parası olmasa bile babam çevredeki başka samimi olduğu esnaftan gidip o ihtiyaç parasını bulur o esnafa verirdi.
Şimdilerde kimse kimseye tabiri caiz ise: “GÜNAHINI BİLE VERMİYOR!”
İhtiyaç sahibi kişi ise ya bankalardan kredi çekerek faz ile aldığı parayı kullanıyor ya da tefecilerin eline düşerek zor durumda kalıyorlar.
Aldatan ve aldananların dünyası haline gelmiş şu zamanda, güven ve itimadın neredeyse yok olduğu gerçeğini yaşadığımız da bir acı gerçektir. Öte yandan dürüst ve güvenilir insana rastlamak ise hayli zor.
Kimisi tanıdığı samimi olduğu arkadaşına veya dostuna borç para veriyor, ya da ticaret yapıyor, sonrasında o dostundan kazık yiyerek hayal kırıklığına uğruyor. Kimisi de kavga ile işi ileri götürerek ya mahkemelik oluyor ve ya adam öldürerek hiç yoktan hapishaneye düşerek hayatını karartıyor.
Günümüzde sıkça gazete ve televizyon haberlerinde ibretle okuduğumuz ve izlediğimiz bu mevhum olaylar, insanların güven ve itimadını yok eden bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır.
Bütün bu olayları gördükçe insanın insana maddi veya manevi yardım etme gerçeğini ortadan kaldırmış oluyor.
Zaman mı kötü, insanlar mı kötü?
Veya madde mi ön plana çıktı?
Dünyalık için şahsiyetini ve onurunu sadece maddeye endeksleyen bir gün ölüp gideceğini hatırlamış olsa böylesine bir hezeyan içinde olur mu?
Gözünü para hırsı bürümüş, nasıl yapsam da daha çok para kazansam için dünyasını maddeye dayayanları hayretle ve dehşetle izlemekteyiz.
Oysa büyük ozan Yunus Emre ne güzel söylemiş:
Mal sahibi mülk sahibi
Nerede bunun ilk sahibi
Mal da yalan, mülk de yalan
Al biraz da sen oyalan…
Şöyle gözümüzün önünden geçirelim: Nice hükümdarlar, zengin kişiler ve mal mülk sahipleri şimdi neredeler? Şu kısacık hayatta neden kendimizi hesaba çekip hatalarımızı ve yanlışlarımızı bırakıp tövbe ederek dürüst ve haysiyetli, kişilikli biri olmayı denemiyoruz? İnanın dünya o zaman daha yaşanacak bir yer olur.
Saygılarımla…