Düşünmede özgürlüğe karşı değiliz. İnsanlar düşüncelerini özgürce söylemekten ve açığa vurmaktan men edilemez.
Elbette ki insanların kafalarının işleyişine sınır çizilemez. Kendine has doğası ile düşünceler özgür bir şekilde söylenmelidir, topluma fayda sağlayacak, toplumu geliştirecek bir yönde değerlendirilmelidir. Bu kendini has düşüncelerin ayrı bir değeri olduğunu da elbette ki biliyoruz.
Bu kendine has düşünce özgürlüğünün doğru kanalize edilmesi durumunda, topluma faydaları olacağını faydalar getireceğini unutmamak gerekir.
Ancak gel gelelim ki ortalama bir insan aklı kıvamında sıradan bir aklın sorup araştırmadan istinat edeceği bir anlayışta olmaması gereken, topluma yön vermek, lider olmak amacı ile yola çıkan bazı kişilerin hezeyan vari açıklamalarına, düşünme biçimlerine şahit oluyoruz.
Dini bir günde okul hopörlerinden çalan sadece Müslüman toplumda değil dünya genelinde saygınlığı değeri olan Peygamber Efendimize dua ve selam göndermeyi ifade eden bir ilahiyi garipsemek düşünce özgürlüğü ile ifade edilecek bir şey olarak görülemez.
Bu tip çıkışlar ilk değil. Zaman zaman siz de bu tip çıkışlara şahit olmuşsunuzdur. Belki muhalif olma adına yapılan bu çıkışlar için çok şey söylenebilir. Zihin tembelliği ile olayların gerçekliliğini yakalamaktan uzak yapılmış bu çıkışların neye ve kime faydası olduğunu hep sorgulamışımdır.
Demem o ki; toplumu yönetme ve yön verme sorumluluğu olan veya bu sorumluluğa aday olan kişilerin, kurumların daha dikkatli olması gerekir.
Peşin hükümlü olmak, düşünmeden araştırmadan zihin tembelliği ile hareket etmek, temcit pilavı hesabı hep aynı hataya düşmeye sebep olur. Bu ise ne kişiye nede topluma bir yarar getiren bir şeydir.