Koronavirüs azalır azalmaz, hemen her ülke yeni normalleşme sürecine girdi. Fakat önlemler terkedildiği için hem ölüm, hem vaka sayıları artmaya başladı. Böyle giderse, ikinci dalga birincisini geçecek gibi.
Korona virüs hayalet gibi dünyayı yeniden endişeye sürüklemeye başladı. Gaflet çok kötü bir şeydir. Gaflet her şeyi örter, insan gaflete düştü mü hiçbir şeyi gerçekleri göremez hale gelir. Hele birde yanına rehavet eklenirse o zaman insan uykuya yatmış gibi olur. Uyur ağır uykuda gibi bir hale girer. Güzel bir söz var. Uyku yarım ölüm demişler. Bu durumda olan insan ne desen anlamaz artık. Gaflet ve rehavet ikisi insanı birlikte yakalarsa durum çok daha kötü olur. İşte toplum olarak bunu yaşıyoruz. İçinde bulunduğumuz anormal günlerin, normal günler olmadığını anlayamıyoruz. İnsanlar 11 Mart öncesi gibi bir şey yaşanmamış gibi bir şey yaşanmamış gibi önlemlerin hepsini bırakıp yaşamaya başladılar. Bu illet ile savaş halinde olmalıyız. Fakat tam aksine bütün önlemler terk edilmeye başlandı. Bu çok acımasız illet yine siperden ortaya çıkarak, hepimizi tedbirsizlik yüzünden hiç ummadığımız şekilde hayatlarımızdan ederek bizleri yenilgiye uğratabilir.
Televizyon haberlerinde maske takmayan bazı kişiler şunları söylüyorlar: Ben hasta değilim, ben de mikrop yok, mikrop hastada olur. Hasta olan taksın. Ben hiç takmayacağım. Ceza olursa olsun, yine başka bir vatandaş bu virüsün herkese bulaşacağı söyleniyor, ölen ölsün, kalan kalsın, kalan sağlar bizim olsun. O yüzden maske takmayacağım diyordu. Yanlış düşünüyorlar. Karşıdaki insan hiç belirti göstermeyen, pozitif taşıyıcı yani gizli hayalet taşıyıcı denilen durumda olabilir. Maskeyi herkesin takması gerekiyor. Maskeyi herkes doğru olarak kullanmış olsa bile fiziki mesafe de o zaman tam olarak koruyamıyor. Böylece virüse yakalanmış oluyorsunuz. İnegöl’de de şu anda erken gelen rehavet ile kurallara hiç uyulmadığını hemen görüyor fark ediyorsunuz. Maske konusunda daha nice gaflet içerisinde cevap veriyorlar maske takmayanlar. Virüs dünyadan tamamen ortadan kalkıncaya kadar, belli kurallara bağlı olarak yaşayabilmek. Yani bizden istenilen önemli olan kurallara taviz vermeden, rehavete kapılmadan hayata devam edebilmek. Kurallarda çok basit, karar sizin, tedbir ve temkin mi yoksa, hepimizi bekleyen acı akıbet mi?