İnsanın içi yanmasın bir kez! Yoğurdu yerken bile üfleyerek yer. Büyüklerimiz hep söylerdi de bizler ya güler geçerdik veya umursamazdık bile! Pek ne söylerlerdi büyüklerimiz?

“Kötü zamana kaldık! Ahir zaman insanları haram zade!” derlerdi.

Şimdilerde bakıyorum da insanların birçoğu atalarımızın belirttiği gibi:

“Hem dönek hem de haramzade!”

İyi de bu tipler şimdi mi var diye soracak olursanız? Dünya kurulduğundan beri var.

Peki, neden böyle insanlar var diye de sormayın! Kötüler ve dönekler olmazsa, iyilerin ve dürüstlerin kıymetini bile bilir miyiz?

Önce gelelim şu meşhur döneklere:

Dünyanın veya bütün gezegenlerin döndüğünü bilmeyenimiz yok. Bu döngü içinde kendini kaptırıp döneklikte çığır açanlara ne dendiğini hepimiz çok iyi biliriz.

Peki, neden bu günkü yazımı döneklik üzerine yazdığımı biliyor musunuz?

Bu kısır döngü içine girdiğimi merak ettiğinizi duyar gibiyim!

Geçmişten günümüze adeta fırıldak gibi olmuş dönekleri benim isim. İsim saymama gerek yok.

Hani Mevlana Celalettin’i Rumi’nin güzel bir sözü vardır:

“Ya olduğun gibi görün, yâda göründüğün gibi ol!” 

Bu güzel söze uymayan ve insan kalıbına uymayanlara biz dönek diyoruz. Her devirde bu tiplere rastlamamız mümkün!

Şahsi çıkar ve menfaatleri doğrultusunda gömlek değiştirir gibi siyasi kimlik değiştiren, bir gün kırmızı iken diğer günler çeşitli renge bürünen bu bukalemunları hepimiz çok iyi biliriz.

Doğruluğu ve dürüstlüğü rafa kaldıran bu zatı muhteremler için her şeyin mubah olduğunu anlatmamıza gerek yok sanırım.

Onlar için her türlü yakıştırmayı yapsanız vız gelir. Ne yazık ki onların suratları kösele gibidir. Bu dönekler yüzsüz olduğu için yüzleri asla kızarmaz.

Menfaat ve paye uğruna kırk takla atan, el etek öpüp her türlü pis işi mubah bilip kesesini dolduran, nasıl kazanırsan kazan, karda yürüyüp izini belli etmeyen siz arsız dönekler! Size sesleniyorum!

Eğer bir dönek devleti oluşmuş olsa, sizin gibiler büyük bir çoğunlukla iktidara gelir!

Hala merak mı ediyorsunuz kim bu dönekler?

Meraklanmanıza gerçekten gerek yok. Şöyle bir çevrenize baktığınızda mutlaka bir kaçını rahatlıkla görebilirsiniz.

Suya sabuna dokunmadan her işini ustalıkla yoluna koyan hayat süren leşler!

Merhum büyük şair ve yazar Necip Fazıl Kısakürek’in Sakarya şiirinde ki gibi:

“Geldi ölümlü yalan, gitti ölümsüz gerçek.

Siz hayat süren leşler sizi kim diriltecek?

Kaf dağını aşsalar da çeker de bir kıl,

Bu ifritten sualin kılını çekemez akıl.”

Hangi akla hizmet ettikleri, kimin izinden gittikleri, bilinmeyen insanlık dışı bu varlıklar için çok şey yazılabilir ve çok şeyler söylenebilir!

Ancak bu insanlık dışı varlıklara yazılan yazılara değer mi işte ona da siz karar verin!

Peki devam edelim mi?

Haydi, bakalım birazda bana yapılanlara şöyle bir göz atalım. Yıllarca arkadaşlık kurmuş kardeş gibi her derdini paylaşmış arkadaşlarına kazık atıp, adeta merhum Kemal Sunal’ın güzel ve anlamlı tiplemesinde ki “Zübük zade İbrahim”e taş çıkaran, ortak diye can dostunu kazıklayan, sonrada sip sivri ortada bırakan zübük!

Kelime anlamı ne olursa olsun, ister dönek diyen, ister hak yiyen, isterseniz haramzade. Bu kişiye isterseniz her türlü yakıştırmayı yapın. Ama bir gün o da bu dünyadan iki kollu imamın kayığı ile uzak diyarlara göçecek.

İyi de bakalım o diyarlarda da bu zübük lük ve döneklik mesleğini icra edecek mi? Yâda yaptıklarının hesabını verecek mi?  İsterseniz son sözü bana ait olan “HESAP ZAMANI” adlı şiirime bırakalım:

HESAP ZAMANI

Kimler geldi kimler göçtü bu âlemden,

Kimi çarıklı idi açtı ve açıkta çıplak.

Kimi yedi yedikçe şişti haktan kaçak.

İşte şimdi hesap zamanı ey adi alçak…

Sanma yanına kalır yaptıkların senin,

Hesabı kesene yetmez gücün senin.

İmana gelsen ne çıkar artık yok ferin.

Yatacağın o çukur sandığından çok derin!..

Yusuf’um üzülme, sen gönlünü rahat tut.

Bırak zalimin zulmünü sen doğru yolu tut.

Yapanın yaptıklarını bu âlemde unut.

Hesap günü alacağının yakasını sıkı tut!..