Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından “Camiye Koşalım Kur´an´la buluşalım” sloganıyla 2017 Yılı Yaz Kur´ân Kursları 12 Haziran 2017 Pazartesi günü başlayacaktır. Müftülüğümüze bağlı bütün Cami ve Kur´an Kurslarında düzenlenecek olan yaz kurslarımız 9 haftalık bir süreyle 3 dönem halinde ve kur esasına göre gerçekleşecektir.

       İlçemiz genelinde bütün çocuklarımızın üç dönemde üç kura da katılarak Camiyle, Kur´an´la buluşacağını ümit ediyor, velilerimizin de  bu konuda gerekli hassasiyeti göstereceğine inanıyoruz.

Yaz Kur´an kursları, öğretici ve öğrenen açısından bir fırsat ve bir imkândır. Toplumda Kur´an-ı Kerim okumayı bilenlerin çoğu ilk defa Kur´an okumayı yaz kurslarında öğrenirler. Buralar, Kur´an okumayı ve temel dinî bilgileri öğrenmek için ilköğretim çağındaki çocukların çoğunun uğradığı mekânlardır. Bir günlüğüne de olsa birçok insanımız bu kurslara gitmişlerdir. Yaz kursları, birçok çocuğun ilk defa örgün eğitim anlayışıyla düzenli olarak, Kur´an-ı Kerim ve temel dinî bilgileri aldıkları yerlerdir. Çocuklarımızın dine, din görevlilerine, camilere, Kur´an ve din eğitimine bakışlarını etkileyen ilk mekânlar yaz kurslarıdır. Birçok çocuk, belki de ilk defa camiye gelmekte ve imamlarımızla ve Kur´an Kursu hocalarımızla tanışmaktadır. Cemaatle namaz kılmakta veya kılındığını görmektedir. Bir ibadethanenin içinde bulunarak, minber, mihrap, kürsü, müezzin mahfili, minare gibi caminin bölümlerini daha yakından tanımaktadır.

Yaz kursları ülkemizin eğitim öğretim faaliyetleri açısından görmezden gelinemeyecek kadar yaygın olan ve milyonlarca çocuğumuzun katıldığı çok ciddi, bir o kadar da ciddiye almadığımız bir gerçeğimizdir. Ben burada gereği gibi değerlendiremediğimiz yaz kurslarındaki bazı gerçekleri tespit etmek ve bazı önemli yanlışlara dikkat çekmek istiyorum.

Sosyal Açıdan

Yaz Kursları,  halkımızın "Dinini-Kur´ânını öğrensin." diye çocukların büyük bir içtenlik ve katılımla mahalle camilerine göndermeleri ile gerçekleşen çok ciddî bir faaliyettir. Ayrıca ellerinde elifbâlar, Kurân-ı Kerîmlerle camilere koştuğu, "Şeâir-i İslâm" denilen dinin en temel unsurlarıyla tanıştığı, kaynaştığı ve bütünleştiği bir mevsimdir.

Ülkemizde her Müslüman aile, hem çocuğunun normal okuluna devam etmesini hem de yazları devam edeceği yaz kurslarında çocuklarının Kur´anını öğrenmesini, namazını-niyazını bilmesini, temel dini bilgileri almasını büyüdüğünde namazlı-niyazlı bir insan olmasını ister, arzu eder. Bu sebeple de yaz geldiğinde camiler kıpır kıpır, cıvıl cıvıl çocuklarla dolup taşar.

İnsanımızın özellikle günümüzde, bu konuda ciddî arayışlar içinde olduğunu görüyoruz. Şu denebilir ki toplum bir yandan çocuğunun iyi bir Müslüman olarak yetişmesini istiyor. Bu açıdan bakıldığında yaz kurslarının önemi kendiliğinden ortaya çıkıyor.

Toplumun bu beklentisi sonucu hemen her kesimden insan çocuğunu camilere yolluyor ve kimse kimseyi Kur´an okuyor diye dışlamıyor. Zîra toplu bir katılım var.  Neticede toplum yıllardır var olagelen yaz kurslarından hiçbir şekilde rahatsız olmuyor, hatta memnuniyetini ifade ediyor.

Yaz kursları kanaatimce dini eğitimin yanında önemli bir toplumsal görevi de ifa ediyor. Camiye toplumun zengin-fakir her kesiminden çocukların katılmasından dolayı fakir-zengin arasındaki iletişim kopukluğunu azaltmakta ve en azından birbirine yabancı olarak büyümeleri engellenmiş olmaktadır. Bu ise sosyal barış açısından çok mühim bir husustur.

Diğer yandan yaz kurslarında okul gibi yoğun bir ödev anlayışının olmaması, çocuğa geniş bir özel zaman bırakmakta, camilerde başlayan güzel ilişkiler mahalle arkadaşlığı (çocukluk arkadaşlığı) gibi ömür boyu unutulmayacak dostlukların temelinin atılmasına sebep olmaktadır. Bu husus da sosyal barış açısından görmezden gelemeyeceğimiz bir gerçektir.

Sosyal yönden bu kadar önemli fonksiyonları olan yaz kurslarının kıymetini maalesef yeterince kavradığımız söylenemez.

Çocuk Açısından 

Öncelikle yaz kurslarına biz büyükler çocukların bakışıyla bakamıyoruz; problemin asıl kaynağı bana göre burada toplanıyor. Bu hususu biraz açmak isterim.

Okullar kapandığında çocuklarımız "tatile çıktım" diye rahatlıyor. Bütün heyecanlarının  temelinde  tatilin tadını çıkarma gayreti var. Çocuk her ne kadar camiye de gelse birazcık ders daha çok oyun anlayışıyla dopdolu. Bulduğu her fırsatta oynamak istiyor. Eğer hoca yada cemaat çocuğun bu ruh halini iyi okuyamamışsa başlıyor sürtüşme ve bazen çocukta hiç de hoş intiba bırakmayan tavırlar ortaya çıkıyor. Cemaat tarafından cami bahçesinde oynadığı için azarlanan ve hatta kovulan çocuklar olmaktadır. İşte burada kayıplar başlıyor. Yanlış tutum ve davranışlardan dolayı dinden soğuyan ya da ibadetlerden uzaklaşan insan sayımızın hiç de azımsanamaz bir yekün tuttuğunu üzülerek hepimiz görüyoruz. Bunun için görevlilerimize ve cemaatimize düşen görev daha sevecen ve hoşgörülü olmaktır. Böylece din, cami ve cemaat çocuklarımıza sevdirilmiş olacaktır. Tabii ki burada çocuklarımıza düşen görev de  camide cemaati rahatsız edecek davranışlardan uzak durmalarıdır.

Veli Açısından

Veliye göre mevsim yaz. Tatil de gelmiştir. Yöreye göre bağlara - bahçelere, kaplıcalara gidilecektir veya gurbette olanlar memleketlerine gidecektir. Çocuk da orada fırsat buldukça camiye gönderilecek "Ne kadar öğrenebilirse"  o kadar işte. Eğer çocuğun devamlı gittiği bir çevre değilse oradakilerle kaynaşıncaya kadar tatil bitecektir. Çocuklardan hep duymuşuzdur. "Hocam tam Kur´an´a çıktım, kurs bitti." Bu o kadar üzücü ve o kadar da yaygın bir ifadedir ki olayın vahâmetini anlatmaya yetiyor aslında. Zira seneye tekrar okula gidecek ve bir daha Kur´an´ı eline alamayacak ve ertesi yıl yine baştan, yine baştan. Sonunda çocuk büyüyecek ve  ergenliğin sorunlarıyla boğuşmaktan belki de  bir daha fırsat bulamayacaktır.

Yine en büyük yıkım kursun ortasında tatile giden çocuklarda oluyor. Her işinde bir şekilde plan yapan veli, bu konuda nedense duyarsız kalıyor. Özellikle çocuğuna din eğitimi vermeyi ve çocuğunun Kur´an öğrenmesini isteyen velilere şunu gayet açık ve net olarak söyleyebiliriz. "Eğer çocuğunuzun Kuran öğrenmesini istiyorsanız ve Kur´an Kursuna gönderemeyecekseniz 7 yaşına gelmiş çocuğunuzun önünde 5 yaz mevsimi vardır. İyi planlamak suretiyle 5 yıllık tatilde Kuran ve din eğitimi almaları temin edilebilir. Şöyle ki 8 haftalık bir yaz kursu 1 yıllık din kültürü dersi saatine eşittir. Ayrıca çocuk hafta içi her gün devam ettiği için ve Kur´an eğitimi ile dini bilgiler birbirini tamamlayıcı nitelik arz ettiğinden daha kalıcı olacaktır. Halbuki din dersleri haftada bir olduğundan verim daha az olmaktadır. 5 yıl bu  anlayışla yaz kursuna devam edecek bir çocuk yaz kursundan elde edebileceği verimin seviyesini çok yükseltecektir. 

 Peygamberimiz (S.A.V.)´in "Sizin en hayırlınız Kur´an´ı öğrenen ve öğretenlerinizdir" (Buhari, Fedail, 21) müjdesine  nail olmak isteyenlere Rabbimiz bir çok kapılar açıp kolaylıklar göstereceğine inanıyoruz. Bu vesileyle, önümüzdeki yaz tatilini düşünerek Dinimizi ve  Kur´an´ı daha güzel ve çabuk nasıl öğretebileceğimiz hakkında bazı teklifleri dikkatinize sunmak istiyorum..

 

A. ANNE-BABALARA DÜŞEN VAZİFELER:

 

1. Her şeyden önce evlatlarımıza dinini ve Kitabını öğretmeyi, asli vazifemiz bilip, onların Kur´an öğrenmesi gerektiğine samimiyetle inanmalıyız.

2. Yavrularımızın dünya hayatlarını kazanmalarını düşündüğümüz kadar, kâmil bir mü´min olmalarını ve ebedi mutluluğu kazanmalarını da düşünmek zorundayız.

3. Gazete okumaya, televizyon seyretmeye ayırdığımız vaktin hiç olmazsa bir kısmını Kur´an´ı okuyup öğrenmeye, anlamaya ve öğretmeye de ayırmalıyız.

4. Ev halkımızın kulaklarının ve gönüllerinin Kur´an´a aşina olması için teyp kasetlerinden bol bol Kur´an dinlemeliyiz ve dinletmeliyiz.

5. Teknolojinin yeniliklerinden istifade ederek Kur´an okumayı bilmesek dahi bir mealden anlamını takip ederek Kur´an dinleyebiliriz yada meal okuyabiliriz.

6.  Aile fertlerimizle birlikte Kur´an saatimizin olduğunu düşünün....Tıpkı haber saatleri gibi... Ötelerden ve gerçeklerden haberler veren kurtuluşumuzun şifresi olan Kur´ani haberler daha çok dinlenmeye ve okunmaya layıktır. Üstelik bu haberleri veren de Rabbimiz olduğuna göre...

7. Bilgisayar imkanı olduğunda Kur´an öğreten CD lerden istifade edilebilir.

8.Küçük çocuklar evlerimizdeki olay ve hareketlerin (konuşmaların) resmini çekerler. Bu sebeple evlerimizin gündemi İslâm ve Kur´andan uzak kalmamalıdır. Bu ortamda büyüyen çocuklar seve seve Kur´an öğrenmeyi isteyeceklerdir.

9. Pembe dizileri ve lüzumsuz programları izleyen anne ve babanın yavrularının Kur´an sevgisiyle büyümeleri mümkün değildir.

10. Çocuklarımızı, Okullara ve Üniversitelere gönderirken gösterdiğimiz ilgi ve alakayı, yazın Kur´an öğrenmesi için camiye veya hocaya giderken de göstermediğimizde bu işi savsakladığımızı, önem vermediğimizi onlar da anlayacaklardır. Bu şekilde Yaz kursuna giden çocuktan bir şeyler öğrenmesini beklemek yanlış olur.

11. Çocuklarımızın ellerinden tutup bizzat hocasına götürmeli ve derslerini takip etmeliyiz. Bu durum anne-babaların vazifesidir.

12. Kur´an ve dini bilgiler öğrenmesi için çocuklara sevecen yaklaşılmalı, çeşitli hediyelerle teşvik edilmelidirler.

13. Kur´an öğrendiğinde camide ve aile içinde  küçük de olsa bir tören yapıp çocuğumuzdan Kur´an dinlemek ve dini sorular sormak sonra da hediyeler takdim etmek diğer kardeşlerini ve arkadaşlarını teşvik etmek için çok güzel olur.

14. Haftada bir akşam belirli bir saatimiz, Kur´an veya sohbet saatimiz olmalı; ailenin bütün fertlerinin iştirakiyle anlaşılan bir tefsir ve hadis kitabından en az yarım saat kadar bir bölüm okunmalı ve mütalaa edilmelidir. Eğer okuma işini çocuklarımız sırayla yaparlarsa evimizde de ayrı bir manevi havanın estiğini fark ederiz.

15. Bütün bunlar anlık olmayıp daimi olmalıdır. Bu süreç devam ettiği müddetçe evimizde bir bereketin olduğunu hepimiz hissedeceğiz. Ekonomik bunalımlarınız azalacak, huzur bulacak,  Allah´ın rahmet ve bereketinin üzerimize sağanak halinde indiğini görüp hep birlikte bunu yaşayacağız.

 

ÖĞRENCİLERE DÜŞEN VAZİFELER

 

1. Kur´an öğrenmenin müslümanlığın bir gereği olduğunu bilmek

2. Hocalarını can kulağı ile dinlemek

3. Arkadaşlarına da bu güzel şeyleri anlatmak ve onları da derslere götürmek için çalışmak.

4. Daha kısa sürede daha çok şey öğrenmek için gayret etmek ve hocalarıyla, anne-babasıyla istişarelerde bulunmak.

5. Öğrendiklerini evde uygulamaya çalışmak. (Yemek duası yapmak, namaz kılmak, anne ve babasına da uygun zamanlarda  tekrar etmek gibi...)

6. Kendi arkadaşlarına ve özellikle de kendinden küçüklere öğretme çabası içinde olmak. En güzel öğrenme; öğretmekle mümkündür.

7. Kur´an ve dini eğitimi önemsemeyen arkadaş çevresiyle ilişkileri sınırlı tutmak. Onların etkisinde kalmamaya gayret etmek.

8. Sadece bu kursların dinimizi öğrenmek için yeterli olmadığını bilerek daha çok okumaya ve araştırıp öğrenmeye çalışmak.

9. Anne-baba, hoca ve diğer büyüklerinin Kur´an ve dinimizi öğrenmek hususunda dualarını almak.

10. Allah´a adanan bir hayatın boşa gitmeyeceğini hiçbir zaman unutmamak.