İnegöllü bir girişimci kardeşimizin başından geçen olayları öğrendiğimde tüylerim adeta diken diken oldu.

Bir an sözde dünyaya kafa tutan Türkiye’nin, küçük mafya ve çeteler tarafından esir alındığını hissettim.

Peki beni bu kadar etkileyen şey ne?

Yıllarca İnegöl’de çeşitli mobilya firmalarında çalışan Hakan Ü.(37) isimli genç kardeşimiz, uzun yıllardır kurduğu bir hayali gerçekleştirmek için tatil bölgesi Ayvalık’ın yolunu tutar. Tek bir isteği vardır. Burada küçük bir çay bahçesi kiralayarak yaşamını geçirmek.

Mahmudiye Mahallesinde babadan miras kalan evini satma kararı verir. Artık sermayesi vardır. Sarımsaklı’da önce bir ev kiralar, sonra ise Jandarma’ya yakın bir mesafede sahil boyunda ki bir işletmeyi kiralar. Hem de böylesine bir yerde bu bahçeyi 10 bin TL gibi komik bir rakama kiralar.

Ama ne olduysa bundan sonra olur. Bölgede çeteleşmiş etnik bir grup hemen Hakan kardeşimize çöker. Aylık 100 bin TL isterler. İlk başlarda direnen kardeşimizin önce telefonunu gasp ederler. Sonra üst üste otomobilinin lastiğini keserler.

Bu organize olan şebeke, Hakan Ü.’ye yapmadığı pisliği bırakmaz, bir de gidip şikayetçi olurlar.

Evini satarak bölgeye giden Hakan Ü. bölgede ki esnaflardan destek ister. Ancak bölgede ki tüm esnafların her ay rüşvet vermek zorunda olduklarını öğrenir. Ve her biri “Biz canımıza susamadık, sana yardımcı olamayız” der.

Güvenlik güçlerine durumu izah etmesi de sonuç vermez, çünkü o tek başınadır ve karşısında adeta büyük bir ordu vardır. Bire karşı onlarca kişi yani.

Haklılığını ispat edemeyeceğini anlayan Hakan Ü. sezon döneminde yani 5 ay boyunca 100 bin TL vermeyi kabul etme noktasına gelir. Ancak şebeke 5 ay değil, 12 ay boyunca her ay 100 bin TL ister. Sezon dışı kalan 7 ayın parasını nakit talep ederler. Bu teklifi kabul etmeyince sürekli kavga çıkartıp saldıran şahıslar, en son Hakan Ü.’yü Balıkesir’e kadar aracıyla takip edip kovalarlar. Hatta iddiasına göre arkasından silahla bile ateş ederler.

İşte bu vahim durum tüylerimi diken diken etti. Hakan Ü. bu olaydan sonra Kuşadası’nda şansı dener. Ancak burada da benzer bir uygulama olduğunu görür. Hatta burada 1 değil 2 etnik grup aylık haraç toplar.

Sahil bölgelerinin haraca bağlandığını anlayan kardeşimiz, 1 ayda yaşadığı bu korkunç durumların ardından İnegöl’e geri döndü. Şimdi aldığı bir nakliye aracı ile sanayi de esnaflara yük taşıyor.

Bodrum’da başlayan daha sonra Alaçatı ve diğer sahil bölgelerinde görülen pahalılık işte bundan dolayı var. Bir top dondurmanın neden 150 ila 300 TL arasında olduğu, bir lahmacuna neden 800 TL istendiği, bir tostun 250 TL, bir bardak çayın neden  50 TL olduğunu buradan daha iyi anlıyoruz.,

Sahil bölgeleri bu çakallardan temizlenmediği sürece, bırakın yabancı turistleri, yerli turistler bile bundan böyle Ege de Akdeniz de tatil yapamaz duruma gelir.

Gerek İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya başta olmak üzere, Adalet ve Ticaret Bakanlığımız ve diğer ilgili tüm kurumlarımız sahilleri, eğlence merkezlerini öncelikli araştırmalı.

Bu ülkenin altına dinamit koyan bu yapılar çökertilmeli. İçlerinde terör sevicilerinde olduğu bu etnik yapılar acilen sahil bölgelerinden temizlenmeli.

Anlattığım bu gerçek olayın Ege ve Akdeniz başta olmak üzere ülkemizin tüm turistik bölgelerinde her gün yaşandığını bilerek hareket etmemiz gerekiyor. Bu bölgelerde yaşayan insanlarımız, esnaflarımız kendilerini devletimizin güçlü ve iradeli yapısını yanlarında hissetmek istiyor.

Her gün çetelerle mücadele eden İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’nın tüm güvenlik güçleriyle bu duruma müdahale edeceği inancımı dile getirerek saygılar sunuyorum.