İnsan, yaratılışı gereği kendi yaratıcısı ile yakınlık kurma ihtiyacı hisseden bir varlıktır. Yüce dinimizde insanın Yaratıcısı ile yakınlık kurmasını sağlayan sayısız yollar vardır. Bütün ilahi dinlerde yer alan ve Allah´a yakınlık kurmasını sağlamaya vesile olan şey anlamındaki kurban ibadeti de bu yollardan biridir. Dinimizdeki kurban ibadeti, yüce Allah´a karşı engin ibadet duygusunu bize kazandırır. Kurban, fert ve toplum açısından çok işlevi olan mali bir ibadettir. Bu ibadetimiz, kendisinden hedeflenen insani ve sosyal manalar özümsenerek ifa edilmelidir. Kesilen kurbanların dinimizde ifadesini bulan manada değerlendirilmesi, israftan kaçınılması, ihtiyaç sahiplerinin ve çevremizdeki insanların bundan istifade etmesi, sosyal bünyemizde insani ilişkiler bağlamında faydalı neticeler ortaya çıkarmaktadır. Kurban kesmenin sosyal ve iktisadi açıdan da bir takım faydaları vardır. Kurban ibadetimizin yerine getirilmesiyle, besiciliğin teşvik edildiği, işsizlere iş sahası açıldığı, pazarlara bir hareketlilik geldiği, bu işle uğraşan insanlarımızın belirli bir kazanç elde ettiği bir gerçektir. Kurban kesmenin maksatlarından biri de, yoksulların evine et girmesini temin etmektir. Bu itibarla, kurban etinin tamamını yoksullara dağıtmak veya aile efradı için alıkoymak caiz ise de, en uygun olanı kurban etini üçe taksim edip, birini kurban kesemeyenlere dağıtmak, bir bölümünü akraba, tanıdık, dost, arkadaş ve komşulara ikram etmek, birini de aile için alıkoymaktır. Şayet kurban kesenin aile fertleri kalabalık ve hali vakti de çok iyi değilse, kurban etini dağıtmadan tamamını çoluk çocuğu için alıkoyabilir. Ancak zengin olanların soğutucularda et stok yapmaları doğru değildir.
Kurban, hayatımızda gerek fert, gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan mali ibadetlerimizden birisidir. Kişi kurban kesmekle, Allah´ın emirlerine uymuş ve kulluk bilincini muhafaza ettiğini canlı bir şekilde ortaya koymuş olur. Kurban toplumdaki kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar. Sosyal adaletin gerçekleşmesine katkıda bulunur. Zengine malını Allah rızasına uygun olarak ihtiyaç sahipleriyle paylaşma imkânı verir. Fakirin de bu yardımlaşma vesilesiyle, kendini içinde bulunduğu toplumun bir üyesi olma hissini yaşamasına vesile olur. Diğer taraftan kurban kesmekle sadece nisâp miktarı mala sahip olan zenginlerin ve orta tabakanın mükellef oluşu, kesilen kurbanların hastalıklı, sakat, kör ve topal olmamasının istenmesi ve kurban etiyle ilgili sünnetteki tavsiyeler göstermektedir ki, dinimiz, kurban kesme emriyle ibadetlerde ihlâs, sosyal sorumlulukların bilincinde olmak gibi bir takım manevi ve sosyal maksatlara ulaşmayı hedeflemiştir. Kurban kesmekle dinimizin bir emrine uyulmakta, sağlıklı, değerli ve önemli bir mal Allah yolunda feda edilmekte, böylece insanlar, Allah´ın emrine uyma ve cömert olma alışkanlığı kazanmaktadırlar. Bu nedenle kurban, sadece akrabaları, komşuları ve dostları değil, yakın olsun uzak olsun yeryüzündeki bütün kardeşlerimizi birbirine yaklaştırmaktadır. Bu yönüyle Kurban, Afrika´dan Asya´ya, Uzak doğudan Güney Amerika´ya, adını bile duymadığımız nice ülkelerde daha önce hiç görmediğimiz ve tanımadığımız kardeşlerimize uzattığımız yardım eli olmaktadır. Kurban, yoklukların, afetlerin yaşandığı coğrafyalara ulaşmak, fiziki mesafeleri gönül coğrafyasında aşmak, onların dertleriyle dertlenmek ve onlara bir umut ışığı olmaya çalışmaktır. Hatta sadece din kardeşlerimize değil, “Yaratılanı sev, Yaratan´dan ötürü” anlayışının bir gereği olarak inancı, rengi ve ırkı ne olursa olsun kimsesizlerin kimsesi olmak ve muhtaç olan herkese ulaşmaktır.
Kurban, insanı Allah´a ve O´nun rahmetine kavuşturan bir ibadettir. Kurban ibadetinin tarihi oldukça eskidir. İnsanlık tarihi ile birlikte var olmuştur. Hak olsun batıl olsun bütün kavimlerde kurban hadisesini görmekteyiz. Tanrılara, tapınaklara, aya, güneşe, ateşe veya kutsal saydıkları birçok değerlere geçmişteki insanlar kurbanlar adayıp, kesmişlerdir. Bugün İslâm dünyasının uyguladığı kurban, Hz. İbrahim (as)´dan bize kadar gelen bir hatıradır.
Hz. İbrahim Allah´tan başka kimseyi sevmediği iddiasına sahipti. Yüce Allah İbrahim (as)´i bu konuda imtihandan geçirmiştir. Hz. İbrahim bir oğlu olursa, onu Allah yolunda kurban edeceğini adamıştı. Aradan uzun zaman geçmiş, oğlu olmuş, İbrahim ise bu adağını unutmuştu. Rüyasında Cenab-ı Hak, İbrahim´e bu adağını hatırlattı. Çok sevdiği oğlunu boğazlayıp, kurban etmesini istedi. Ailece çetin bir imtihandan geçmekteydiler. Hz. İbrahim (as) oğlu İsmail´i kurban ettiğini rüyasında görür. Yıllarca ayrı yaşadığı, doya doya sevemediği oğlunu kurban etmesi isteniyordu. Durum anne Hacer´e bildirildiğinde, o tevekkül ile şu sözü söylüyordu; “Allah bizi zayi etmez” diyordu. Şeytan önce kararından vaz geçirmek için İbrahim (as)´e geldi. Sonra Hacer annemize gitti. Daha sonra oğul İsmail´e gelerek bu karara itiraz etmelerini istedi. Her biride şeytanı taşlayarak, yanlarından kovdular. İbrahim (as), oğlu İsmail´e; “Rüyamda seni kurban ettiğimi görüyorum” deyince; İsmail, tereddüt etmeden “Ey babacığım! Sana ne emredildi ise onu yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.”(Saffat;102) diyordu. Can tatlı, istenilen fedakarlık ise çok büyüktü. Neticede; kesme emrini alan bıçak, İsmail´i kesmiyor, Allah tarafından gönderilen koçu kesiyordu.
Kurban, müslüman olan, hür olan, misafir olmayıp, sadaka-ı fıtır verebilecek kadar zenginliğe sahip, ihtiyaçlarının haricinde belli bir miktar parası veya malı bulunan kimselere vaciptir. Kurbanın, Bayramın ilk üç gününde kesilmesi lazımdır. İlk gün kesmek daha faziletlidir. Gece kurban kesmek ise, mekruhtur. Kurbanı kesen kasabın ücreti, kurbandan verilmemeli, ayrıca ödenmelidir. Ailede, kim zengin ise kurbanı o kesmelidir. Kurban vekalet yoluyla da kesilir. Kurban kesmeyip, yerine sadaka vermek caiz olmaz. Kurban mutlaka, kurban günlerinde kesilmelidir. Peygamber Efendimiz; “Kurban kesiniz, çünkü, babanız Hz.İbrahim (as)´in sünnetidir.” ( K.Sitte,17/394) Yine Peygamberimiz, kızı Fatıma´ya; “Ya Fatıma! Kalk, kurbanın başında bulun. Onun yere düşen ilk damla kanı ile Allah günahlarını bağışlar” (Müstedrek,Zebayih, 4/222-Taberani) buyurmuştur.
Kurban kesilirken mümkünse başı ucunda bulunmak gerekir. Tekbir getirilerek dua edilir ve Bismillahi Allahüekber diyerek kesilir. Mevla; “Kestiğiniz kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah´a ulaşır, sizin takvanız, güzel davranışlarınız ulaşır.” (Hac;37) buyurur. Bu ayette ifade edildiği gibi kurbanlarımızın etlerinin ve kanlarının değil, sadece Allah´a olan bağlılığımızın ve takvamızın O´na olaşacağını belirtmektedir. Dolayısıyla, kesilen kurbanlar, gösteriş ve riyadan uzak, sadece Allah rızası için kesilmelidir. Bu itibarla kurban ibadetinin hikmetini, sadece kurban kesmekle değil; etlerinin yakın ve uzak çevremizdeki, hata gerektiğinde dünyanın öbür ucundaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak ve bu yolla Müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik bağını güçlendirmekle gerçekleştirmiş oluruz. Bu sayede toplumsal ve dini kardeşlik duyguları pekişecek, tok açın halinden anlar hale gelecektir. Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesinde katkıda bulunur, özellikle et satın alma imkânı bulunmayan veya yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah´ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah´a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur. Kişiyi topluma bağlar; komşu ve muhtaçlarla kaynaşma imkânı sağlar. Aileye huzur getirir. Çocukların dimağlarında dinden ve dindarlıktan, yardımda bulunmaktan yana silinmez izler meydana getirir. Toplumun samimi duygularla bütünleşmesine yardımcı olur. Rahmet meleklerinin dua ve istiğfarlarını artırır. Evlere rahmet ve bereket inmesine sebep olur. Kabirde huzur içinde yatmayı sağlar. Ahirette sahibine manevi bir binek ve sırattan rahat geçmesine destek olur. Peygamberimizin güzel sünnetlerinden birini yerine getirmenin sevinç ve huzurunu tattırır. O´nun şefaatine vesile olur. Kurban ibadetinin ifası için maddi imkanın yeterli olması, bu görevin ibadet duygusu ve niyetiyle yerine getirilmesi şarttır. Kurban kesilmesi yerine hayır ve hasenat olarak bilinen öğrenci okutmak, hasta tedavi ettirmek, hastane ve okul yaptırmakla bu ibadetin yerine getirilemeyeceği bilinmelidir. Bu ibadetin ruhuna uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için hepimize bir takım görevler düşmektedir. Kurbanlarımızı becerebiliyorsak, kendimiz kesmeli ya da ehil insanlara kestirmeliyiz. Kurban kesiminde kurbanlıklara eziyet edilmemeli, temizlik ve çevre kurallarına uyulmalı, bunun için hazırlanan gerekli mekanlar ve imkanlar kullanılmalıdır. Mali bir ibadet olması cihetiyle kurbanın tümünün ibadet amacına uygun olarak değerlendirilmesi gerekir. Kesilen kurbanın etinin veya ticari değer taşıyan herhangi bir organının kazanç sağlamak için satılamayacağı, kurbanın ücretle kestirilmesi durumunda kurbanın etinin veya herhangi bir parçasının kesim ücreti olarak ücreti olarak verilmesinin de caiz olmadığı unutulmamalıdır. Günümüzde özellikle şehirlerde yaşayan vatandaşlarımız kurban kesmek içi yeterli mekan ve zaman bulamamaktadırlar. Bunun için çeşitli kurum ve kuruluşlarca vekaletle kurban kesim kampanyaları düzenlenmektedir. Ancak bu konuda yanlış uygulamaların olduğu da görülmektedir. Öncelikle bilinmelidir ki, vekaletle kurban kesimi bir yardım kampanyası değildir. Kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyen vatandaşlarımızın, dini sorumluluktan kurtulabilmeleri için, kurbanlarının usulüne uygun olarak kesilip kesilmediğini takip etmeleri gerekmektedir. Çünkü ibadet dışında farklı amaçlarla kesilen hayvanlar kurban yerine geçmez. Kurban kesme ile herhangi bir kimseye veya kuruluşa maddi yardım yapma birbirinden farklı ibadetlerdir. Bunun için de kurban kesmeyip parsını ihtiyaç sahiplerine vermek dinen kurban kesme sayılmaz. Kesmemek üzere vekaletle kurban parası almak ve vermek de dinen uygun değildir. Kesilen kurbanın etleri paraya çevrilmeksizin ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalıdır. Çevremizde, ülkemizde ve dünyamızda sayısız ihtiyaç sahiplerinin bulunması bu konuda daha da hassas olmamızı gerektirmektedir. Onların hakkını vermek zorundayız. Bu sayılan dini kurallara riayet etmeyen mükellefin sorumluluğundan kurtulamayacağı bilinmeli ve bu hususlar hatırdan çıkarılmamalıdır.
Bu vesile ile İşleri Başkanlığımız, halkımızın kurban ibadetini kolaylıkla yerine getirebilmesi amacıyla Türkiye Diyanet Vakfı işbirliği ile yaklaşık olarak çeyrek asırdan beri vekalet yoluyla kurban kesim organizasyonu düzenlemektedir. Bu Organizasyonda, bağışlanan kurbanların bir bölümü ülkemizde, bir bölümü de bedelleri gönderilerek yurtdışında görevlilerimiz nezaretinde kestirilmektedir. Kesilen kurbanlar büyük bir titizlik içinde ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaktadır. Başkanlığımız , böylesine ulvi bir ibadette kardeşlerimize aracı olmanı mutluluğunu yaşarken inanan gönüller arasında sevgi, kardeşlik, birlik ve beraberlik köprüleri kurulmasına da vesile olmaktadır. Organizasyona katılan kardeşlerimiz kurbanlarıyla Yüce Allah´a yaklaşırken diğer yandan da Afrika, Asya ve Balkanlardaki milyonlarca Müslümana sevgi ve kardeşlik mektubu göndermektedir. Kesilen kurbanlar, bir mümin için aş, tebessüm, mutluluğu diğer bir bir mümin için de huzura ve kazanca dönüşmektedir. Bu yıl ki vekaletle kurban kesimi organizasyonu 23 Eylül 2015 Çarşamba günü mesai sonuna kadar devam edecektir. Bu nedenle organizasyona katılmak isteyenlerin zaman kaybetmeden ilgili banka hesaplarına kurban bedellerini yatırmaları gerekmektedir. Allah kurbanlarınızı şimdiden kabul etsin.