Yüce Rabbimiz’e sonsuz şükürler olsun ki, bize cennet gibi bir vatan nasip etti. Üzerinde yaşadığımız bu topraklar, dünyanın en bereketli yerlerinden olduğu gibi güzelliği ve tabiat zenginliği bakımından da en başta gelir. Yılın dört mevsiminde yurdun her köşesinde bahar adeta yer değiştirir. Bir yanda ağaçlar çiçek açarak baharı müjdelerken, diğer yanda başka bir mevsim hüküm sürer. Yüce Mevlâmız, dünyanın her ikliminden birer parça ile yurdumuzu bezemiştir. Doğudan batıya, kuzeyden güneye git, vatanımızın her köşesinde bir güzellik görürsün. Allah’ın bu lütuflarına karşı şükran borcumuzu, ancak bu güzel vata-nı sevmek, sahip çıkmak, hizmet etmek ve korumakla ödemiş oluruz. Vatan sevgisi sevgilerin en güzelidir. Vatan sevgisi imandan sayılır ve en temiz duyguların kaynağı olur. Milletleri ayakta tutan ve o fertler arasındaki birlik ve beraberliği sağlayan ahlâkî değerlerden biri de hiç şüphesiz ki vatan sevgisidir. Herkes vatanını sever. Bu duygu fıtrîdir, insanın içinde yaratılıştan vardır. Vatanını seven kimseye vatansever, vatanperver denir. Vatan sevgisi övünülecek bir şeydir. Onun için herkes vatanını sevmekle övünür, iftihar eder. Vatanını sevmeyen kimselere kötü gözle bakılır, hatta vatan haini denilir. İnançlı kimse mutlaka vatanını sever ve inancını vatanına hâkim kılmaya ça- lışır. Bu nedenle Vatan, Millet, Din, Ezan ve Bayrak kelimelerinin söylenişi bile bizde en tatlı heyecanları uyandırır. Bunları sevmek, Vatan, Millet, Din, Ezan ve Bayrak düşmanlarına karşı onlara sahip olmak dinî ve millî borcumuz ve görevimizdir. Vatanını se-ven, onun uğrunda canını, malını feda etmekten çekinmez. Şair Mithat Cemal Kuntay bir şiirinde ne güzel söylemiş: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır, Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” İnsanlar fert olarak bir meskene, oturacakları bir yuvaya muhtaç oldukları gibi millet olarak da bir vata-na muhtaçtırlar. Evsiz barksız insanların dünyada hu-zur içerisinde yaşamaları mümkün olmadığı gibi, va- tansız insanların da huzur ve saadet içerisinde yaşamaları mümkün değildir. Onun için dilimizde: "Allah kimseyi dünyada vatansız bırakmasın" denilmiştir. Milletler, dünyada huzur, saadet ve güven içerisin-de yaşayabilmeleri için mutlaka bir vatana muhtaç oldukları gibi, dinlerini rahatça yaşayabilmeleri, ibadet ve taatlarını serbestçe yapabilmeleri, çocuklarını istedikleri şekilde eğitebilmeleri için de bir vatana muhtaçtırlar. Onun içindir ki şair Namık Kemal: “İn-san vatanını sever, çünkü hürriyeti, rahatı, hakkı ve menfaati vatan sayesinde kaimdir." der. Vatan doğup büyünen ve üzerinde yaşanan toprak parçasıdır. Vatan görünüşte sade bir toprak parçasıdır. Fakat alelâde, sıradan bir toprak parçası de- ğildir. Bir milletin hakim olarak üzerinde yaşadığı, hakimiyet kurduğu, barındığı, gerekirse uğrunda canını feda edeceği toprak parçasıdır. Yurt da aynı anlamda-dır. Mübarek vatanımızın her karış toprağı şehid kanlarıyla yoğrulmuştur. Şair Necmettin Halil Onan ne güzel söylemiştir: “Dur yolcu! Bilmeden gelip bastığın Bu toprak, bir devrin battığı yerdir. Eğil de kulak ver: Bu sessiz yığın, Bir vatan kalbinin attığı yerdir. Bu ıssız gölgesiz yolun sonunda, Gördüğün bu tümsek, Anadolu'nda İstiklal uğrunda, namus yolunda Can veren Mehmed'in yattığı yerdir...” Bizler vatan uğrunda kanlarıyla kahramanlık destanları yazan, şehitler ve gazilerle dolu bir milletin evlatlarıyız. Yediden yetmişe kadar hepimiz, İstiklâl Mar- şımızda dâimâ; “Kim bu vatanın uğruna olmaz ki fedâ?” mısrasını terennüm etmekteyiz. Vatanımıza düşmanlarımızın kem gözle bakmasına aslâ razı olamayız. Silah elde, kışta kıyamette, yağmurda, çamur-da ve karda hudut boylarında nöbet tutmayı en şerefli görev ve ibadet sayarız. Orhan Şaik Gökyay’ın “Bu Vatan Kimin” şiirinde ifade ettiği şekliyle biliriz ki: “Bu vatan toprağın karabağrında Sıradağlar gibi duranlarındır, Hudutta gazâ bayraklarından Alnına ışıklar vuranlarındır...” İnsanların bir vatana sahip olmaları kolay değildir. Sahip olduktan sonra onu korumak daha da zordur. Atalarımız vatanımızı korumak için tarih boyunca her türlü fedakarlığa katlanmışlar, binlerce şehit vermişlerdir. Adeta her karış toprağını şehit kanıyla sulamışlardır. Merhum Mehmet Akif bir dörtlüğünde bu gerçeği şöyle ifade eder: “Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı, Düşün altında binlerce kefensiz yatanı, Sen şehit oğlusun incitme yazıktır atanı Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı...” "Ben vatanımı seviyorum, vatanperverim” gibi sadece kuru iddialarla vatan sevgisi olmaz. Ancak vatana hizmetle olur. Şair Abdulhak Hamid der ki: “Vatanını seven, ona hizmet eder ve bununla övünür, iftihar eder.” Çiftçi, işçi, tüccar, sanatçı, hepsi elele vererek vatan ve millet yolunda çalışmakla olur. Kızgın güneş altında, tarlada ve işyerinde canla başla çalışan vatandaş, bu sevgi borcunu ödüyor demektir. Vatanı imar eden, yurdun yararına iş gören iyi vatandaşlık görevini yapıyor demektir. Yurt kalkınması için çalışmanın, vatanı imar etmenin dinimizde önemi büyüktür.Memleketini seven toprağı işler, ormanlarını korur. Milletin mutluluğu için ne gerekli ise onu seve seve yapar. Vatan sevgisinde ne kadar samimi olduğumuzu böylece ispat etmiş oluruz. Üzerinde yaşadığımız bu vatan, nimetlerle doludur. Her türlü mahsul bol bol yetişir. Allah’ın bu lutfun-dan faydalanmalıyız ve O’na bu nimetlerin şükrünü ödemeliyiz. Kalkınmış bir vatan sathı üzerinde millet-çe mutluluk içinde yaşayabilmek için çalışmalıyız. Sevdiğimiz vatanımızın üzerine titremeliyiz. Vatana, millette, milli ve manevi değerlere zarar verecek her şeyden sakınmalıyız. Bu konuda Hz. Ali (r.a): "Şahsınıza kötülük eden bir düşmanı affediniz. Lakin vatanınıza ve milletinize kötülük eden bir kimseyi asla affetmeyiniz." der. Yurdun kalkınması en büyük emelimiz olmalıdır. Milli servetin artması, milletçe refaha kavuşmanın yo-lu budur. Servet-i Fünun dönemi Türk şairi, yazarı ve devlet adamı olan Süleyman Nazif: "Vatan sıhhate benzer, değeri kaybedilince anlaşılır" der. Bir Hadis-i Şerifte ise Peygamberimiz (s.a.v) şöyle buyurur: “İnsanların en hayırlısı, insanlar için en faydalı olandı.” Vatan sevgisinin îcâbı da zaten budur. Vatanını seven onu korumaya çalışır, her türlü düşmana karşı savunur. Vatanına sahip çıkar, gerektiğinde canını feda eder. Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy’un dediği gibi yi-ne bilir ki: “Sahipsiz olan vatanın batması haktır, Sen sahip olursan bu vatan batmayacaktır.” Bu vesile ile geçtiğimiz günlerde ülkemizin müstesna illerinin birinde bayrağımıza karşı yapılmış olan saygısızlığı bu ülke üzerinde yaşayan hiç bir ferdin kabullenebileceği bir olay olmadığına inancım tamdır. Amacı ne olursa olsun bu menfur olayı yapanların veya yaptıranların tasvip edilmesi mümkün değil- dir. Vatanımızın bağımsızlığı ve milletimizin birliğinin sembolü olan bayrağımız ve kutsal değerlerimize milletinizin sahip çıkacağına inancım sonsuzdur. Ayrıca; bugün 2013/2014 eğitim-öğretim yılı sona ermektedir. Yoğun bir eğitim dönemini geri-de bırakan öğretmen ve öğrencilerimize hayırlı tatiller diliyorum. uzun bir tatil dönemine giren sevgili öğrencilerimizi hem tatil yapmak hem de temel dini bilgileri ve Kur’an-ı Kerim öğrenmek üzere Müftülüğümüzün Camilerimizde ve Kur’an Kurslarımızda düzenlediği Yaz Kur’an Kurslarımı-za davet ediyoruz. 16 Haziran 2014 tarihinde başlayacak olan kayıtlarımızın akabinde 23 Haziran Pazartesi gününden itibaren kurslarımız başlayacaktır.