Allah´ın emir ve yasakları kulların iyiliği içindir. Yasaklanan şeylerde büyük zararlar, yapılması istenen şeylerde de maddi ve manevi sayılamayacak kadar yararlar bulunmaktadır. Oruç sırf Allah´ın emri olduğu için tutulan bir ibadet olmakla birlikte fert ve topluma yönelik pek çok faydası da olan bir ibadettir. Orucu, Allah´ın bir olarak tutarken bu yargıları da göz önünde bulundurmak durumundayız. Orucun başlıca yararları şunlardır: Oruç Kişiyi Şükre Yöneltir. İnsan, kendisine verilen nimetlere karşı şük-retmekle yükümlüdür. Şükür ise ancak, nimetin kıymetini takdir etmek, nimeti doğrudan doğruya Allah´tan bilmek ve nimete ihtiyaç hissetmekle mümkündür. Ramazan dışında insan, gerçek açlığı tam olarak hissetmediği için nimetlerin değerini tam olarak takdir etmeyebilir. Ramazan ayında kişi, oruç sayesinde nimetlerin asıl sahibinin Allah olduğunu kavrar ve gerçek görevi olan şükre yönelir. Oruç, Kötülüklerden Korur. Orucun bir özelliği de oruçluyu kötülüklerden koruyan bir ibadet oluşudur. Hz. Peygamber (s.a.v) bu hususu şöyle dile getirmiştir: ”Oruç bir kalkındır. O halde oruçlu kötü söz söylemesin. Oruçlu kendisiyle çekişip kavga etmek isteyen kişiye ‘ ben oruçluyum, ben oruçluyum´ desin…” (Buhari, Savm, 2,II,226; Müslim, Sıyam, 163,I, 807; Ebû Davud, Savm, 25,II,768) “Oruç bir kalkandır” ifadesiyle orucun oruçluya melek özelliği kazandıracağı ve böylece onu kötülüklerden koruyacağı belirtilmiştir. Oruç, Nefsi Terbiye Eder, Ruhu Olgunlaştırır İnsan, yeryüzünün halifesi olarak yaratılmış harika bir varlıktır. Beden ve ruh gibi iki farklı unsur, insanda iç içe bulunmaktadır. İnsanın mutluluğu bu farklı unsurların dengede tutulmasına bağlıdır. Maddi yapı, ruhi ve manevi güçlere baskın çıkma eğilimindedir. Bu eğilim sürekli ve etkili olursa, ruhun olgunlaşması ve tekamülü engellenmiş olur. O bakımdan ruha boyun eğmesi için bedenin gücünü sınırlayıp ruhun gücünü artırmak gerekir. Bunu gerçekleştirmenin en etkili yolu açlık, susuzluk, cinsel istekleri sınırlamak; kalp, zihin ve diğer organları denetim altına almaktır. İşte bütün bunlar oruç sayesinde sağlanabilir. Oruç, Sabır ve İrade Gücü Kazandırır. İnsan hayatının tatlı ve huzurlu günleri olduğu gibi, acılı ve sıkıntılı dönemleri de vardır. Çoğu kere nimet ve rahmete ulaşmanın yolu zahmet ve mihnetlere katlanmaktan geçer. Bu yönüyle sabır başarıya ulaşmanın en önemli şartlarından biridir. Oruçlu olduğu için sahip olduğu şeylere el sürmeyen kişi, iradesine hakim olmuş, nefsini zorluklara alıştırarak eğitmiş ve üstün bir meziyet kazanmış olur. Böyle bir insan acılı ve sıkıntılı durumlar karşısında sabır ve tahammül göstererek soğukkanlılığını koruyabilir. Bu sebeple oruç, insana ileride karşılaşabileceği zorluklara karşı hazırlık eğitimi yaptırır. İnsan fıtratı, başkaldıran bir yapıya sahip olduğu için çoğu zaman aşırılıklar gösterir. Onun aşırılıklarını bastırmak için iradeyi güçlendiren, ruhu arındıran oruca mutlaka ihtiyaç vardır. Oruç, Ahlâkı Güzelleştirir. Oruç, insana iyi huylar kazandıran köklü bir irade terbiyesi ve ahlâk eğitimidir. Bir hadis-i şerifte şöyle buyurulmaktadır: “Kim yalan söylemeyi ve yalanla iş yapmayı bırakmazsa, Allah, onun yemesini-içmesini bırakmasına hiç değer vermez” (Buhârî, Savm, 8; II,228; Ebû Davud, 25,II,767) anlamındaki hadis, orucun hedefinin kötü huylardan uzak kalmak olduğunu açıkça göstermektedir. Oruç, kötü alışkanlıklardan kurtulmak ve iyi alışkanlıklar kazanmak için önemli bir fırsattır. Alışkanlıkların insan hayatı üzerinde büyük bir etkisi vardır. Kötü alışkanlıklara müptelâ olan, onların etkisinden kurtulmak için çok kuvvetli bir iradeye sahip olmalıdır. Şeytanın insanları kötü alışkanlıklara çekmek için en çok kullandığı iki yol mide ve şehvettir. Oruçla bu tehlikenin önüne geçilmiş olur. Dolayısıyla Allah rızası için tutulan oruç, insanı günahlardan uzaklaştırdığı gibi, gönüllerde güzel duyguların yeşermesine de vesile olur. Oruç, Sağlığı korur. Bugün orucun insan sağlığı üzerindeki olumlu etkileri tüm dünyada bilinen ve kabul edilen bir gerçektir. Orucun sağlığa ilişkin yararları tıp uzmanlarınca ortaya koymaktadır. İnsan vücudunun bütün gün çalışarak yorulan uzuvları, uyku ve istirahat ile dinlendiği gibi, bir yıl boyunca durmadan çalışan vücut makinesi âdeta Ramazan ayında dinlenmeye ve bakıma alınmış gibi olur. Oruç, özellikle mide ve sindirim organlarının dinlenmesi ve daha sonra görevlerini daha iyi yapabilmesi için verilmiş iyi bir mola, iyi bir perhiz niteliğindedir. Birçok hastalıkların tedavisinde doktorların perhiz ve diyet tavsiye etmeleri de bunu te´yit etmektedir. Burada Peygamberimizin (s.a.v) konuya ilişkin bir hadisini hatırlatmak isterim. “Oruç tutunuz ki, sıhhat bulasınız.” (Münzirî,II, 83; Heysemî, Mecmaüz-Zevaid,III, 179) Oruç, fakirlere karşı yardım duygusunu geliştirir. Sosyal yardımlaşma Kur´an ve Sünnet´in önem verdiği bir konudur. “Komşusu aç iken, mü´minin tok dolaşması yakışık almaz” (Ahmed b. Hanbel,I, 55) anlamındaki hadis, sosyal dayanışma duygusunu en çarpıcı bir biçimde gözler önüne sermektedir. Diğer taraftan bu konuda ilgisiz kalan mü´minler de uyarılmaktadır. Küçülen dünyamızda açların yardımına koşmak, her olgun ve imkânı olan mü´minin temel görevlerinden biridir, iman olgunluğunun alametidir. Bu itibarla Hz. Peygamberin buyurduğu, “Bir mahallede bir kişi aç kalırsa, o mahalle halkı Allah´ın korumasından çıkar.” (Ahmed b. Hanbel,II, 33) anlamındaki hadis hiçbir zaman hatırdan çıkarılmamalıdır. Oruç, fakirlere karşı yardım duygusunu geliş-tirir. Ramazan ayı boyunca aç ve susuz kalan insan, yüce Allah´ın ihsan ettiği sayısız nimetlerin kadrini bilir, O´na şükreder, açlığın ne demek olduğunu anlamak suretiyle de bunu devamlı tadan fakirlere yardım ellerini uzatır. Dolayısıyla mü´min, imanından kaynaklanan hassasiyet ile çevresinde ihtiyaç sahiplerini araştırıp onların dertlerine derman olmaya çalışmalıdır. Şu gerçeği hiçbir zaman unutmamamız gerekir ki, mal da mülk de Allah´ındır. Allah, kullarını bunlarla imtihan eder. İşte Ramazan, yardımlaşmanın, dayanışmanın, yaraları sarmanın, ihtiyaç içerisinde olanların dertleri ile dertlenmenin zirve-ye çıktığı bir aydır.
|