2024 BAŞINDA İKEN SİZLERE BİR TECRÜBELİ BÜYÜĞÜNÜZ OLARAK BİR KAÇ NASİHATİM VAR!

 

Yeni bir yıla girerken geride bıraktığımız birçok olumsuzlukları yaşamamak adına yapmamız gereken, dürüstçe ve dört dörtlük bir kişi olarak davranışlarımıza nasıl dikkat etmeliyiz?

Biliyorsunuz 2019 yılında dünyayı saran korkunç bir salgın yaşadık. Düşünüyorum da evlerimize tıkılıp kaldığımız günlerde kendi kendimizi hiç sorguladık mı?

“Şu pandemi dönemi bize ne anlatmaya çalıştı?” diye! Yine düşünüyorum:

“Bu orman yangınları, sel afetleri ve dünya adeta biz insanlara isyan ediyormuşçasına bir değişim içine girmiş gibi olmasını!” Ya biz insanlar dünyaya nankörlük ediyor ve onu kendi ellerimiz ile yok etmeye çalışıyoruz. Yâda bu yaşanan olayların farkında değiliz!

Her zaman yazdığım yazıların birçoğunda bahsettiğim gibi: İşimiz gücümüz fırsatçılık ve aklınıza gelen tüm kötü meziyetlere kendimizi kaptırmamız değil midir?

“Biz toplum olarak çaba harcamadan birden zengin olma sevdası içinde değil miyiz? Ticarette bile fazla kazanç elde edelim diye hiçbir fırsatı kaçırmayıp sattığı malları alabildiğine fahiş fiyatlarla satmaktayız!”

Haramı helali bir birine katmışız! Dostluğu komşuluğu boş vermişiz! Hastaya telefonlarımızla geçmiş olsun iletisi Cenazelere bir taziye mesajı ile iletmişiz! Yaşanan afetlere aldırış etmemiş, televizyonda izlerken vah, vah! İle geçiştirmişiz. Trafik kazaları artık günümüzün vazgeçilmezi: “Olmazsa olmazı” halinde algılamaktayız!

Yolda yürürken tele kolik olmuş, fuzuli görüntülerin esiri olmuş gibi onlarla oyalanıp, yanımızdan geçen dostumuza selam vermez olmuşuz!

Evet, evet, dahası da yok değil! İki adım öteye arabamız ile gidip su gibi akan petrolü harcamaktan çekinmez olmuşuz! Ayağımızı uzatacağımız yorgan henüz yapılmasa da biz yaptıklarımızdan hiç geri kalmamaktayız!

Bu değirmenin suyu nerden geliyor diye düşünenimiz kalmamış, yeter ki para gelsin diye yapamayacağımız işlerin peşine düşer olmuşuz.

Birçoğumuz umudunu piyango biletlerinden, at it yarışlarında ararken çoluğunun, çocuğunun rızkını böylesine boş hayallere harcamış, kanaatkârlıktan ve dürüstçe kazanç elde etmekten uzaklaşmışız!

Bir bakıyorsun ki aile kavgaları artmış, bunalıma giren eşlerin birçoğu kendini adliye koridorlarına atıp boşanma yolunu seçmiş.

Değer mi? Kırılan kalp tamir olur mu?

Çok güzel bir özlü söz var:

“Bir işi yapıp düşüneceğine, yapmadan önce düşünmelisin!” ve:

“Testi kırılmasın, kırıldıktan sonra suyu avucun ile içersin!” bizde ne olursa olsun önce şöyle titreyip kendimize gelmemiz gerekir. Ben ne yapıyorum? Veya ben nereye gidiyorum sorusunu sorup öyle yolumuza devam etmeliyiz!

İşte bir pandemi döneminde evimize kapanıp bu soruları kendimize sormamız gerekirdi! Eğer hala biz bu yaşanan kötü olaylardan bir ders çıkarmıyor isek yapacak hiçbir şey kalmamış demektir! O zaman bu atasözü de bunlar için söylenmiş olsa gerek:

“Nus ile uslanmayanı etmeli tektir, tektir ile uslanmayanın hakkı kötektir!”

Peki, neden hala biz bütün bu yaşanan olumsuzlukları, hava olaylarını, afetleri sıradan bir şeymiş gibi algılayıp umursamıyoruz? Neden inatla olumsuzluklara devam ediyoruz? Ve inatla hala neden yanlış yolda ilerliyoruz?

Bu inat, bu aymazlık niye?

İlle de bu felaketler hepimizin başına gelince mi bu tatlı rüyadan uyanıp acıyı içimizde hissedeceğiz? İlle de bu testinin kırılması mı gerek?

Artık kendimize gelmemiz lazım! Uyanıp üzerimizdeki ölü toprağından silkinmemiz lazım! Hayatı at gözlüğü ile değil açıkgözle görüp doğru yoldan şaşmamamız lazım! Bir birimize sıkı sıkıya sarılıp gerçek bir kardeş birliği içinde, kimseyi kırmadan incitmeden tatlı dille ve Allah’ın selamı ve kelamını unutmadan değerlerimize sahip çıkmamız lazım!

İnşallah benim bu yazdığım olumsuz tabloyu bir an önce silip, yepyeni hayat dolu bir tabloya kavuşuruz! Ve bu dilek ve temenni ile hepinize hayırlı ve bereketli, kazasız belasız mutlu yarınlar ve yıllar dilerim!