İnsanın kendisini ve içinde yaşadığı kâinatı yaratan ve çeşitli nimetlerle donatan Yüce Allaha karşı kulluk görevlerinin yanında Onun yaratmış olduğu varlıklara karşı da görev ve sorumlukları vardır. İnsanın doğumundan ölümüne kadar olan görev ve sorumluluklarını iki madde halinde özetlemek mümkündür.
Birincisi, insanı yaratan, yaşatan ve üstün yeteneklerle donatan Allaha karşı olan görev ve sorumluluklardır. Allah, insana sayılamayacak kadar nimetler vermiş ve onu yaratıkların en üstünü kılmıştır. Kâinatta var olan her şeyi onun emrine vermiş ve ona hizmet etmek için var etmiştir. İnsanı öldürecek ve diriltecek olan da Odur. Sonra da dünyada yaşadığı süre içerisinde, ergenlik çağından itibaren ölünceye kadar yaptıklarından onu sorgulayacak olan yine Odur. Allaha karşı olan görevlerin başında Onun varlığına ve birliğine inanmak ve yalnız Ona ibadet etmek gelir. Bütün peygamberler önce bu esası tebliğ etmişler ve bu inanç etrafında insanların birleşmesini sağlamaya çalışmışlardır. Özet olarak söylemek gerekirse, ilk borç olan, Allahı tanımak ve Ona ibadet etmektir.
İkinci olarak da yaratılanlara karşı ve bunlar arasında da insana en çok yakın olan ve insan üzerinde en çok hakkı bulunan anne ve babadır. Onlara karşı görev ve sorumluluklarımız vardır. Çünkü Allah Teâlâ onları, insanın var olması için sebep kılmıştır. Bu gerçek Kuran-ı Kerimde şöyle açıklanmaktadır: Allaha ibadet edin ve ona hiçbir şeyi ortak koşmayın. Ana babaya, akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolcuya, elinizin altındakilere iyilik edin (Nisâ, 4/36) Rabbin, kendisinden başkasına asla ibadet etmemenizi, anaya-babaya iyi davranmanızı kesin olarak emretti (İsrâ, 17/23) Ayet-i kerimelerde Allaha kulluk görevinin hemen ardından, insanın ana babasına karşı evlatlık görevinden bahsedilmesi oldukça anlamlıdır. Bunun nedeni Allahın merhamet, rızıklandırma, yetiştirip büyütme ve koruma sıfatlarının anne babada tecelli etmesidir.
Bunun içindir ki Allah Teâlâ kendisine ibadetten sonra ikinci derecede anne ve babaya iyilik yapılmasını emretmiş ve şöyle buyurmuştur; Rabbin sadece kendisine ibadet etmenizi, anne ve babanıza da iyi davranmanızı kesin bir şekilde emretti. Onlardan biri veya her ikisi sizin yanınızda yaşlanırsa kendilerine öf bile deme; Onları azarlama, ikisine de güzel söz söyle. Onları esirgeyerek alçakgönüllülükle üzerlerine kanat ger ve Rabbim! Küçüklüğümde onlar beni nasıl yetiştirmişlerse, şimdi de sen onlara (öyle) rahmet et diyerek dua et.(İsra, 23-24). Ayet-i Kerimede, anne ve babaya iyilik yapılması, onlara karşı kırıcı davranılmaması ve nasıl dua edileceği bildirilmiştir. Allah Teâlâ anne ve babaya iyilik yapılmasını sadece bize emretmemiş, bizden öncekilere de aynı şekilde emretmiştir. Kuran-ı Kerimde israiloğullarına yüklenen ve uyacaklarına dair söz alınan sekiz konudaki görevler sıralanırken: Vaktiyle biz israiloğullarından: Yalnız Allaha kulluk edeceksiniz, anneye-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara iyilik edeceksiniz diye söz almış ve İnsanlara güzel söz söyleyin, namazı kılın, zekâtı verin diye de emretmiştik. Sonunda azınız müstesna, yüz çevirerek dönüp gittiniz. (Bakara, 83) buyurulmuş ve Allaha kulluk görevinin hemen ardından anne babaya karşı saygılı olma ve iyi davranma yer almıştır. Anne ve babaya iyilik etmek, hizmet etmek ve gönüllerini almak, Allaha ibadetten sonra başka hiçbir davranışla elde edilemeyecek bir sevaptır.
Kişinin insanlar içinde en fazla ilgi alaka göstermesi, iyilik ve ihsanda bulunması gereken kimseler anne babasıdır. Çocuğun dünyaya gelmesinden itibaren her türlü eziyetine katlanan, ihtiyaçlarını karşılayan, eğitimini ve iyi bir şekilde yetişip hayata atılmasını sağlayan dünyanın en fedakâr insanları olan anne babalar elbette en iyi muameleye, saygı ve hürmete layıktırlar.
Ebû Hüreyre (ra) anlatıyor: Bir adam Hz.Peygamber (s.a.s.)e gelerek: Ey Allahın Resûlü, kendisine iyi davranıp yakınlık göstermemi en çok hak eden kimdir? diye sordu. Hz. Peygamber, Annen cevabını verdi. Adam, Sonra kimdir? diye sorunca Hz. Peygamber yine, Annen buyurdu. Adam Sonra kimdir? diye yeniden sorunca Peygamber Efendimiz, An- nen cevabını verdi. Bunun üzerine adam, Sonra kimdir? dedi. Hz.Peygamber, Sonra babandır buyurdu. (Buhârî, Edeb, 2).
Hadis-i Şerifte annenin peş peşe üç defa tavsiye edilmesi, dördüncüde babanın zikredilmesi annenin evlat üzerindeki hakkının daha fazla olduğunu ifade etmek içindir. Çünkü anne çocuğu karnında taşımak, dünyaya getirmek, emzirmek ve onun terbiyesiyle meşgul olmak gibi çok meşakkatli işleri yapmakla çocuk üzerinde en fazla hak sahibidir. Bu sebeple evladın iyiliğine babadan daha çok layık görülmüştür. Yine bir hadiste, Cennet anaların ayakları altındadır (Neseî, Cihad, 6) buyrularak annenin değeri belirtilmiştir.
Diğer yandan bir çocuk için babanın önemi de azımsanmayacak kadar büyüktür. Ailenin geçim yükünü omuzlanan, çoluk çocuğunu helal rızıkla beslemek için gece gündüz demeden çırpınan, ailenin güvenliği için canını siper eden hep babalardır. Her ne kadar ciddiyetin ve disiplinin timsali gibi görünseler de babalar o heybetli görünüşlerinin altında yufka bir yürek taşırlar. Çoğu zaman anneler gibi sevgilerini, şefkat duygularını açıktan ifade edemezler ama onlar da evlatlarına çok düşkündürler. Bu konuda en güzel örnek olarak Sevgili Peygamberimizi gösterebiliriz. Onun çocuklarına olan sevgisi ve ilgisi dillere destandır. Baba hakkının ne kadar büyük olduğunu anlatması açısından Hz. Peygamber (s.a.s.)in şu sözleri çok anlamlıdır: Hiçbir evlat babasının hakkını ödeyemez, Şayet onu köle olarak bulur ve satın alıp âzâd ederse, ancak babalık hakkını ödemiş olur. (Müslim, İtk, 2).
Dinimizde ana baba hakkına büyük önem verilmiştir; öyle ki, ana babaya itaat ve iyilik, vaktinde kılınan namaz ve cihad ile birlikte en üstün ameller arasında sayılmıştır. (Buhârî, Tevhîd, 48). Kuranda, İnsana, anne babasına iyi davranmasını emrettik (Lokman, 31/14) buyrularak ana babaya itaatin Allahın kesin emri olduğu bildirilmiştir. Ana babanın haklarına riayet etmek ve onlara iyi davranmak bir görev olmanın yanında aynı zamanda müminler için sevap kazanma ve cennete gir-me vesilesidir. Anne babasına hizmet etme imanı olup da bunu yapmayanlar kendilerine yazı etmiş olurlar. Hz. Peygamber (s.a.s) böyleleri hakkında şöyle buyurur: Anne ve babasına veya onlardan sadece birine yaşlılığında yetişip de cennete giremeyenin burnu yere sürtülsün. (Müslim, Birr 9; Tirmizî, Deavât, 100)
Anne babaya saygılı davranmak, Allahın kesin bir emridir. Bu emre uymamak ise büyük günahtır. Nitekim Peygamberimiz: Büyük günahlar; Allaha ortak koşmak, anne-babaya karşı gelmek, adam öldürmek ve yalan yere yemin etmektir. (Buhari Eyman, 16). Üç şey vardır ki, bunlar ile yapılan amelin faydası olmaz. Allaha ortak koşmak, anne ve babaya asi olmak ve savaştan kaçmaktır. (et-Tergib vet-Terhib,Beyrut, 1938, c.3,s. 328 (Hadisi Tabarâni rivayet etmiştir.)
Ebû Bekr (r.a)den rivayete göre peygamberimiz şöyle buyurmuştur: Allah Teâlâ bütün günahlarda dilediklerinin cezasını ahiret gününe erteler. Yalnız an-ne ve babaya karşı gelmenin cezası hariç. Allah Teâlâ anne ve babasına isyan edenin cezasını ölme-den önce de dünya da verir. (et-Tergib vet-Terhib, Beyrut, 1969,c.3, s.331 (Hadisi Hakim ve Isbahani rivayet etmiştir.) Bu nedenlerle ve bu pazar kutlayacağımız Anneler Günü dolayısıyla burada kısaca çocukların anne ve babalarına karşı olan görevlerine işaret etmek yerinde ve güzel olur:
-Anne ve babaya karşı güler yüzlü ve tatlı dilli olmak. Çünkü asık surat ve sert sözler onları incitir. Bu nedenle incitici söz ve davranışlardan sakınmak
-Çağırdıklarında, çok önemli bir mazeret yoksa yanlarında bulunmak
-Allaha itaatsizlik olmadıkça isteklerini yerine getirmek
-Yanlarında ve yüzlerine karşı yüksek sesle konuşmamak
-Yolda yürürken zaruret olmadıkça önlerine geçmemek.
-Geçim sıkıntısı içerisinde iseler onlara yardım etmek ve ihtiyaçlarını gidermek
-Hastalık ve yaşlılık durumlarında hizmetlerine seve seve koşmak
-Öldüklerinde ve daha sonra onlar için gerekli görevleri yapmak
-Onları rahmetle anmak ve dua etmek
-Ruhları için hayır yapmak, yoksullara, ve özellikle kimsesiz çocuklara yardım etmek
-Vasiyetleri makul ise yerine getirmek
-Dostlarına iyilik etmek
Aslında insan anne babasına yaptığı muamele ile çocuklarının ileride kendisine nasıl davranacakları konusunda örnek olmaktadır. Bu nedenle insan çocukların- dan nasıl bir muamele bekliyorsa, anne babasına öyle davranmalıdır.
Hülâsa anneye ve babaya her türlü ikram ve ihsanda bulunmak, onların ihtiyacı olduğu takdirde bütün maddi ve ihtiyaçlarını gidermek, onlara öf bile dememek, onlara karşı daima tatlı dilli olmak, en güzel tavır ve davranışlarla karşılık verip en ufak bir şekilde onları üzmemek, bıkkınlığı ifade edecek bir tavır takınmamak gerekir. Gönüllerini kıracak en küçük bir sözden bile kaçınmak, her hususta rızalarını kazanmaya çalışmak, onları kendisinden memnun etmek, yaşlandıklarında onların her türlü hizmetine koşmak, hastalık anlarında tedavi ve bakımlarını yaptırmak çocukların görevidir. Hasta veya yatalak hallerinde onların hizmetinde bulunmak cennetin kapılarını aralayan bir davranıştır.
Bu vesileyle bu Pazar günü kutlayacağımız Anneler Gününün hayırlara vesile olmasını diler, tüm annelerin mutluluğu için, senenin sadece bir günü değil, her günün Anneler Günü gibi olmasını temenni ederim.