Yaratılışı gereği yeniliklere ve değişime açık olan gençlerin karşılaştıkları en büyük tehlikelerden birisi, zararlı ve kötü alışkanlıklardır. Çocuklar ve gençler, duygusal tabiatları ve farklılıklara olan istekleri sebebiyle kolayca kötü alışkanlıkların tuzağına düşebilirler. Nitekim birçok zararlı alışkanlıklara gençlik döneminde başlanılır. Başta sigara, içki, uyuşturucu ve kumar olmak üzere birçok kötü alışkanlıkları sayabiliriz. Yüce Peygamberimiz (a.s.m.) bizleri kötü alışkanlıklardan sakındırmış ve zamanımızı güzel işlerle geçirmemizi istemiştir.

İnsanlarda fıtrî olarak merak ve özenme duygusu vardır. Ancak bu duygular, gençlerde daha da ağır basmaktadır. Bu özenme duygusunun etkisiyle kötü ve ha-ram olan zararlı alışkanlıklara tevessül edebilmektedirler. Gençler büluğ çağında büyüklere benzemek için sigara içmeye başlarlar. Grupta kendini kabul ettirme, üstünlük sağlama gibi hazları bu yolla elde etmek isteyen gençler, sonraları sigaraya bağımlılık kazanırlar. Sigara hakkında mekruh, hatta haramdır diyen alimler vardır. Çünkü bu husustaki hüküm, kişinin durumuna göre değişir. Eğer geçim sıkıntısı çekiyor veya sağlığı açısından hayatî bir zarar görüyorsa elbette bu büyük bir günahtır. Şunu iyi bilelim ki sigara içmek en azından mekruhtur, kötü ve çirkin görülmüştür. Çünkü hem hiçbir faydası yoktur, hem de sağlığa zararlıdır. Üstelik kokusu ve dumanıyla da başkalarına zarar vermektedir.

Kur’an-ı Kerim’de içki ve kumarı yasaklayan kesin ayetler vardır. Peygamberimiz (a.s.m.), “Sarhoş eden her içki haramdır” buyurarak, haram olan içkinin özelliğini belirtmiştir. Buna göre, insanları sarhoş etme özelliği olan her şey haramdır.

Yine “Çoğu sarhoş edenin azı da haramdır” (Tirmizi, Eşribe, 2) diyerek, önemli bir soruyu cevaplamıştır. İşte bu hadîs, çoğu sarhoş eden bir şeyin az dahi olsa yasak olduğunu belirtmektedir.

İçki hakkındaki bir başka Hadîs’de şöyledir: “Allah içkiye, onu içene, dağıtana, satana, satın alana, üzümünü sıkana (imal edene), kendisi için sıktırana, taşıyana ve kendisine taşınana ve parasını yiyene lânet etsin.” (Tirmizi, Büyû, 58).

 

Burada içkiyle ilgili on grup insan lânetlenmektedir ki, bu nedenle sadece içmekten değil, diğer 9 gruba girmekten de sakınmamız şarttır. Bunun içindir ki İslâm dininde; adı geçen maddelerin üretimini, tüketimini ve ticaretinin yapılmasını günah sayılmıştır. “İçki bütün kötülüklerin anasıdır.” buyuran Peygamberimiz (a.s.m.), bizleri bu konuda 14 asır önce uyarmıştır. Bu sese kulak verilmediği içindir ki, her gün işlenen cinayet, hırsızlık, gasp ve trafik kazası alkol, uyuşturucu ve kumar gibi zararlı alışkanlıklar yüzünden olmaktadır.

Günümüzde içki ve uyuşturucu özellikle gençleri ciddi bir şekilde tehdit etmektedir. Gençlerin temiz ve pak zihinlerini aldatmak, onları kirli emellerine alet etmek isteyen çevreler; sigara, içki, uyuşturucu ve kuma-rı çekici ambalajlarla, süslü reklamlarla sunmaktadırlar. Gençlerimizi tuzaklarına düşürüp, kendi keselerini doldurmak isteyen bu kimseler, kötü alışkanlıklara özendirmek için her vesileyi kullanmaktadırlar. Bu felaketin ilim ve irfan yuvaları olan okullarımızın çevrelerine kadar inmesi, hepimizi konu üzerinde ciddi anlamda düşünmeye sevketmektedir.

Oysa görsel ve yazılı basında gördüğümüz en acı ve üzücü haberler, hep bu kötü alışkanlıkların sonucudur. Fert, toplum ve devletin kurumları olarak hiç kimse bu tehlikeyi görmezlikten gelemez. Bu nedenle bütün devletler bu tür maddelerin üretimini, alınmasını, satılmasını ve kullanılmasını sıkı bir denetime tabi tutmakta, uluslararası uyuşturucu ticareti yapan şebekelere ve kaçakçılara adeta savaş ilan etmektedir. Ancak sadece polisiye tedbirlerle bu işi önlemenin yeterli olmadığı hususunda hemen hemen herkes görüş birliği içindedir. Kahraman ve fedakâr Türk Emniyet güçlerinin uyuşturucu maddelerle mücadelede, zaman zaman ödüller alacak kadar başarılı operasyonlar yaptığını da burada kaydetmek gerekir. Bugün devletimiz tarafından desteklenen Yeşilay’ın görevi de; alkol ve uyuşturucu maddelerle mücadele etmektir. Ancak bu zararlı alışkanlıklarla mücadeleyi sadece Güvenlik güçleri ve Yeşilay’ dan beklemek yeterli ve doğru değildir. Bu mücadelede olumlu bir sonuca ulaşabilmek için fert, toplum, tüm kurum ve kuruluşların  işbirliği içinde olması gerekmek-tedir.

 

İçinde yaşadığımız asırda dünya gençliğini ve toplumunu ciddi şekilde tehdit eden bu alkol ve uyuşturucu belasıyla mücadele etmenin, insanların sağlığına verdiği zararları öğretmenin, bu alışkanlıklardan kurtulmanın çarelerini bulmanın, ticaretini yapanlar hakkında gereken tedbirleri almanın bütün milletler için insanlık adına kaçınılmaz bir görev olduğu muhakkaktır. Alınan tüm önlemlere rağmen alkol ve uyuşturucu kullanımı alışkanlığının giderek artmakta olduğu da görülmektedir. Genç bir nüfusa sahip olmamız nedeniyle milletçe sorumluluklarımız her geçen gün daha da artmaktadır.

İçinde bulunduğumuz çağda gençlerin pek çok sorunu çözüm bekliyor. Bununla birlikte bu sorunlar çözüme kavuşturuldukça yerine yenileri çıkıyor. Gençlerin potansiyel enerjilerini, ülkemize ve kendilerine faydalı olabilecek yönlere çevirebilmekle, sorunlarının üzerine kararlılıkla gitmekle ve onları anlamak için gerekli gayreti sarfetmekle, onların zararlı alışkanlıklara yakalanmalarını önlemek mümkündür.

Kötü alışkanlıklardan korunmanın çaresi, dinî bilgi alıp İslâm’ı yaşamaktır. Çünkü, bu tür alışkanlıklar, akıl, kalp ve ruhun aç bırakılmasından kaynaklanır. Halbuki manevî duygularımızı iman ve ibadetlerle doyurursak, her günümüzü dinimize hizmet etmek ve güzellikleri başkalarına aktarmak gayretiyle geçirirsek, kötü alışkanlıklara ne ihtiyaç duyarız, ne de zaman bulabiliriz. En iyisi, kötü alışkanlıklara hiç bulaşmamak, tuzağa düşmemektir. “Canım ne olacakmış bir kere içiver, tadına bak, günahı benim olsun” veya “Düğünde herkes içer” gibi teşviklerde bulunanlar, bizim dostumuz değil, düşmanımızdır. Böyle diyerek verdikleri zararın farkında bile değillerdir. O sahte gülücük ve zevkler hem dünyada hem de ahirette gözyaşına ve azaba dönüşecektir.

 

Bazı düğün, yaş günü, eğlence partisi ve mezuniyet baloları; kötü alışkanlıkların tuzakları durumundadır. Bu tuzaklara bir kere yakalanırsak, devamı gelebilir. Çünkü nefis, his, heva, heves ve şeytan daima kötülüğe teşvik eder. Bunun için kötü alışkanlıkların cirit attığı ortam-lardan, gençlerin dünyasını ve ahiretini karartan yerlerden uzak durmalıyız. Buralardan uzak durup nezih yerlerde buluşup görüşmeliyiz.

Unutmamak gerekir ki güvenli ve sağlıklı bir toplum, bedenen, ruhen ve zihnen sağlıklı bir gençliğe sahip olmakla gerçekleşebilecektir.