Fertlerin ve toplumların maddi ve manevî her alanda yükselmelerini ve ilerlemelerini sağlayan unsurların başında ilim gelmektedir. Bunun içindir ki, yüce dinimiz ilme, âlime, öğrenmeye ve öğretmeye büyük önem ver- miştir. İlim tahsilini her Müslümana kadın, erkek ayırımı yapmaksızın farz kılmıştır. Kur’an-ı Kerim’in ilk emre de “oku” olmuştur.
Efendimize gelen ilk vahiy, mealen şöyledir: “Oku, Yaradan Rabbinin adıyla, O insanı bir kan pıhtısından yarattı. Oku, Rabbin nihayetsiz kerem sahibidir ki, O, kalemle yazı yazmayı öğretendir. İnsana bilmediğni O öğretti.” 1-(Alâk,1-5) Ayetleriyle insanın yaratılışıyla ilgili bilgi verilmekte olup, bilgi ve inanç arasında bir bağlantı kurulmaktadır.
Konumuzla alakalı Cenâb-ı Allah Kur’an-ı Kerim’de: “Hiç bilenlerle bilmeyenler bir olur mu?” 2-(Zümer, 9). “Allah içinizden iman edenlerle, ilme nail olanların derecelerini yükseltir.” 3-(Mücadele,11) “Kulları içinde Allah’tan gerektiği şekilde ancak ilim sahipleri korkar.” 4-( Fâtır, 29) gibi ayeti celilelerle ilim sahiplerini diğer insanlara karşı yüceltmiş, “Sakın cahillerden olma!” 5-(Enam, 35.) ve “Cahillerden yüz çevir!” 6-(Araf, 199.) Ayetleriyle de cehaleti yermiştir. Bu ayetler-de görülüyor ki cehaletten kurtulmanın tek yolu ilim öğrenmektir. Cehalet karanlıkların en korkuncudur. Bü-tün huzursuzluklar, felaketler cehaletin sonucudur.
Âlemlere rahmet Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimizin konuyla ilgili şu sözleri kulağımıza küpe olsun. Peygam-ber Efendimiz (s.a.v) buyuruyorlar ki “İlim öğrenmek için gayret sarf etmek, kadın–erkek her Müslüman’a farzdır.” 7-(et-Tergîb ve’t-terhîb, 1/96), “Âlimler peygamberlerin mirasçılarıdır”, 8-(Buharî, İlim 10), “Allah beni muallim (öğretmen) olarak gönderdi” 9-(İbn-i Mace, Mukaddime, 229), “İlim Mü’minin kaybolmuş malıdır. Onu nerede bulursa almaya en layık odur.” 10-(Tirmizi, H.No, 2687), “Yalnız iki kimse gıbta edilmeye layıktır. Bunlarda; Allah’ın kendisine verdiği malı hak uğrunda sarf eden, muhtaçlara dağıtan kimse ile Allah’ın kendisine vermiş olduğu ilim ve hikmetle hükmeden ve onu halka öğreten kimsedir.” 11 -(Riyazüs-Salihin, c.2, s.2), “Her kim ilim için yola çıkarsa, bu yüzden Allah ona cennet yolunu kolaylaştırır.” 12-(Müslim, Zikr, 39; Buhârî, İlim, 10), “Ya öğreten ol, ya öğrenen ol, ya dinleyen ol ya da ilmi seven ol, sakın beşincisi olma helak olursun.” 13- (Mezmauz’- Zevaid, c.1, s. 122) buyurarak ilim öğrenmenin, âlimlerin önemini ve bizatihi kendisini de aynı zamanda bir öğretmen olarak nitelendirdiğini görmekteyiz. Bu doğrultuda Hz. Peygamber (sav)’in ilme ve âlime verdiği önem günlük uygulamalarında da çok açık bir şekilde görülmektedir. Nitekim, Medine’ye hicretinden hemen sonra yaptırdığı Mescidi Nebi’nin bir bölümünde Suffa adıyla bir ‘okul’ tesis etmesi, Bedir savaşındaki esirleri, on Müslüman çocuğa okuma yazma öğretmesi şartıyla serbest bırakması, O’nun eğitime ve eğitimciye verdiği önemi göstermiş ve bu uygulaması, o tarihe kadar hiçbir savaşta görülmemiş bir kurtuluş fidyesi olmuş-tur.
Dinimiz din âlimleri ya da dünya âlimleri ayrıcalığı yapmıyor. Bu değerli hazineye sahip olanların bildiklerini mutlaka başkaları ile paylaşmayı emretmektedir. Biz Müslümanlar, “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sarılsın, hem dünyayı, hem de ahireti isteyen (yine) ilme sarılsın” diyen bir Peygamberin ümmetiyiz Elhamdülillah.
Günümüzde de milletlerin gelişmişlik seviyeleri ve kültür düzeyleri; tükettikleri kâğıt miktarı ve basılı kitap sayısıyla ölçülebilmektedir. Hangi millet ilme öğretime önem vermişse keşifler, buluşlar yapmışlar dünyada da bilimin önderi olmuşlardır. Uzak kalanlar ise maalesef gerilemişler çöküntüye uğramışlardır. Gelişen dünya da bilimden, ilimden, gelişen teknolojiden uzak kalmak dün-ya da kör olarak dolaşmaktır. İlimden nasip almayan bir insan ruhsuz bir ceset gibidir. Her işimizde ilmi rehber edinelim. İnsana olgunluk bahşeden iyi meziyetler kazandıran Allah ve Resulünün rızası bulunan ilimleri tahsil edelim, bunları nefsimizde yaşayalım. Eşimize, çocuklarımıza, yakınlarımıza ve bütün insanlara öğretme gayretinde olalım.
İnsana olgunluk bahşeden iyi meziyetler kazandıran Allah ve Resulünün rızası bulunan ilimleri tahsil edelim ve nefsimizde yaşayalım. Bütün insanlara da yaşatalım. Peygamber Efendimizin (s.av) şu müjdesine de nail olmaya çalışalım: “Kişinin ilimden bir konu öğrenme-si bence bin rekat nafile namaz kılmasından daha güzeldir. İlim tahsili sırasında ölen kişi şehittir.” 14-(Et-Tergib, 1/97)
Fertlerin ve toplumların maddi-manevi alanda yükselmeleri ve ilerlemelerini sağlayan unsurların başında da ilim gelmektedir. Şüphesiz ilim her medeniyette var olmuş ve her medeniyet için önemli olmuştur. Yüce dinimiz İslâm, eğitime, okumaya ve öğrenmeye çok büyük önem vererek; İlim ve eğitimi ibadet kabul etmiştir. Peygamber Efendimiz (sav) de: “İlim tahsil etmek, Allah katında nafile olarak kılınan namazdan, tutulan oruçtan ve yapılan hac’dan daha hayırlıdır” 15- (Camiu’s Sağır, 2/45.) buyurarak bizleri ilim tahsil etmeye teşvik etmiştir.
Hiç bir din ve hiç bir sistem, İslâm dini kadar ilme ve ilim adamlarına gereken önemi vermemiştir. Yüce dinimizin ise, ilk emri oku olmuştur. İlim öğrenmek için zaman, mekân ve yaş sınırı koymamıştır. Kadınıyla erkeğiyle beşikten mezara kadar ilim öğrenmeyi emretmiştir. İlmin değerini bilen kimseler, ilim adamlarına saygı göstermeyi medeni bir insan olmanın gereği kabul ederler. Anneler ve babalar çocuklarını dünyaya getirir. Âlimler ise, o çocukları dünyada yüce makamlara taşırlar.
Hz. Ali (r.a)’de özellikle çocukların ve gençlerin eğitim ve öğretimine büyük önem verirdi. O: “Çocuklarınızı, içerisinde yaşadığınız zamana göre değil, onla- rın yaşayacakları zamana göre yetiştirin” derdi. Gençlerin eğitimi konusunda da: “Gençlerin kalbi boş tarla gibidir, ona bilgiden ne atılırsa derhal kabul eder.” 16- (Maverdi, age. 149) derdi. Böylece çocuklarımıza güzel şeylerin öğretilmesine ve iyi eğitilmelerine dikkati çekerdi. Bu nedenle Hazreti Ali (ra)’ın “Bana bir harf öğretenin kölesi olurum” sözünü onlara benimsetmeliyiz.
Marifet iltifata tabidir. Bizler âlimlerimize (öğretmenlerimize, hocalarımıza) gereken saygıyı gösterip, değer vermeliyiz ki onlar da ilim ve irfanlarıyla topluma ışık tutabilsinler. Zira bu sevgi ve hürmet görünüşte âlime ise de, hakikatte ona bu bilgiyi ihsan eden Cenabı Hakka’dır. Bunun için çocuklarımıza ve gençlerimize, alimlerimize karşı nasıl sevgi ve saygı göstermeleri gerektiğini kavratmalıyız, anne ve babasına nasıl saygı gösterip itaat etmesi gerekiyorsa hocalarına da öylece saygı gösterip itaat etmesi gerektiğini öğretmeliyiz.
Bu saygı, ilim adamlarının insanlara hayrı öğretmeleri ve faydalı yolları göstermeleri sebebiyle olmaktadır. Hz. Peygamberin ümmeti olmayı en büyük onur sayan ecdadımız da ilme ve âlime büyük önem vermiştir.
Hz. Peygamber’in asırlar öncesinde övmüş olduğu Fatih Sultan Mehmet, İstanbul’un fethi esnasında kendisine gelen tebrik çiçeklerini “O benim hocamdır” diyerek, hocası Akşemseddin’e yönlendirmiştir. Zira ‘fetih’ in gerçek sahipleri, Fatihleri yetiştiren hocalar ve öğretmenlerdir. Yıllar sonra Fatih’in torunu olan Yavuz Sultan Selim ise hocası İbn Kemal’in atının ayağından kaftanına sıçrayan çamuru; “Dokunmayın, bir âlimin atının ayağından sıçrayan çamuru kaftanımda taşımak benim için şereftir” diyen Yavuz Sultan Selim Han’ın bu asil davranışı, ilim adamına ve ilme verdiği değerin bariz bir örneğidir.
Türk milletine ve gençlerimize muasır medeniyet seviyesinin üstüne çıkmayı hedef gösteren Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Başöğretmenimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün; “Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir.”, “Öğretmenler! Yeni nesil sizin eseriniz olacaktır” sözleri de ilme ve öğretmenlerimize en güzel saygınlığı kazandırmaktadır.
İlme, Âlime ve Allah’ın emirlerine önem veren ecdadımız, İslam’ın sesini her yere duyurmuşlardır. Gittikleri her yere ilmi, irfanı, medeniyeti götürmüşlerdir. Bizlerinde maddi ve manevi alanda olgunlaşması, şüphesiz yüce dinimizin tavsiyelerine uyup ilme ve âlime gereken önemi vermemizle mümkündür.
24 Kasım Öğretmenler Günü münasebetiyle bizlere kalem tutmayı, okumayı, yazmayı, sevgi ve saygıyı, edebi ve ahlakı, bütün kutsal değerleri öğreten tüm öğretmenlerimizi ve âlimlerimizi saygı ve minnetle anıyor, ahirete irtihal edenlere rahmet diliyorum.