Avrupa Birliğine girmek için son sürat çalışmalar devam ederken, artık gına geldiğimiz AB’nin faydaları zararları tartışmaları devam ediyor. Önümüzdeki beş gün değil, eğer müzakere tarihi verilirse o tarih gelinceye kadar, hatta eğer bizi içlerine alacaklarsa o güne kadar daha on onbeş yıl bu masalları dinleyeceğiz.

Avrupa Birliğine girmek için son sürat çalışmalar devam ederken, artık gına geldiğimiz AB’nin faydaları zararları tartışmaları devam ediyor. Önümüzdeki beş gün değil, eğer müzakere tarihi verilirse o tarih gelinceye kadar, hatta eğer bizi içlerine alacaklarsa o güne kadar daha on onbeş yıl bu masalları dinleyeceğiz.
Kendilerine BENZETTİLER deyince aklıma  şair ABDURRAHİM KARAKOÇ beyin “Hasana Mektuplar” isimli  kitabında Avrupalıların bizi kendilerine nasıl benzettiklerini anlatan güzel bir şiir’i geldi. Bu gün onu sizlerle paylaşmak istedim. Şöyle yazıyor sayın KARAKOÇ:

 B  E  N  Z  E  T  T  İ  L  E  R

 

Yeni bir afyondur yenen her lokma                              Bebeklikte benliğini yitiren

Biber Avrupalı, tuz Avrupalı.                                        Tepe tepe tepemizde oturan

Gülücükler sahte, kirpikler takma                                Bizi çıkmazlara alıp götüren

Dudak Avrupalı, göz Avrupalı.                                     Ayak Avrupalı, iz Avrupalı.

 

Birisi diskoda içer, kıvırır                                             Kalıba uydurdu uyduklarımız

Birisi kulüpte konken çevirir.                                       Yazmakla bitmez ki duyduklarımız

Yapmasını bilmez,yıkar devirir                                     Paris modasıdır giydiklerimiz

Ana Avrupalı kız Avrupalı.                                            Astar Avrupalı, yüz Avrupalı.

 

En mahrem yerlerin kalktı örtüsü                                  İster sari deyin, isterse irsi,

Beş santim tırnaktır ellerin süsü                                   Büyük revaç buldu makbulün tersi,                        

Bütün bunlar medeniyet ölçüsü                                    Duyduğumuz ’okey, adiyö, mersi’

Cilve Avrupalı, naz Avrupalı.                                         Ağız Avrupalı, söz Avrupalı.

 

Her gün karşımıza on zıpır çıkar                                   Başımız ayıkmaz binlerce halttan

Bağırır, çağırır, devirir yıkar.                                         Örf, adet gemimiz delindi alttan

Dinler kulağımız, gözümüz bakar                                  Analar Muğla’dan, Van’dan Tokat’tan,                     

Sürü Avrupalı, yoz Avrupalı.                                          Bebek Avrupalı bez Avrupalı.

 

Sahnede, ekranda hıyar dinleriz.                                   Herkes soyunuyor, açılmıyor ki

Deliye, densize uyar dinleriz.                                        Sokakta boynuzdan geçilmiyor ki

Saçma çığlıkları duyar dinleriz                                       Müslüman gavurdan seçilmiyor ki

Şarkı Avrupalı, saz Avrupalı.                                          Şekil Avrupalı, poz Avrupalı.

 

               “Türklük bu mu?” desem ‘bu’ diyecekler

                Şampanyayı sorsam ‘su’ diyecekler

                Bir gün kökümüze ‘hu’ diyecekler

                Kabuk Avrupalı, öz Avrupalı..                       ABDÜRRAHİM KARAKOÇ