İnsan kendi olmayı keşfettiği andan itibaren yolda olma hali, kendi iç benliğine doğru derinlemesine duygusal bir yolculuğa başlar. bu süreçte öncelikle objektif bir şekilde artılarını ve eksilerini tespit ederek ve onlarla yüzleşerek kendi çıkıntılarını okyanusta sürüklenen bir cam misali hayatın kendi doğal akışı içerisinde törpülemeye çalışır. Katedilen yol, sonuca odaklı olmaktan ziyade anın neslelliği ve doğallığı içerisinde değişme/ olgunlaşma halidir. Kendi düşüncelerini, duygularını iyiye doğruya ve öznelliğe evrildikçe önce kendinden sonra da aynı yolda birlikte yürüdüğü herkesten emin olur. Bu güven duygusu onu Allaha karşı da mutmain kılar. Çünkü savrulmaları azalır. Bireyin kendi ile olan savaşı temelde inanç eksikliğinden ya da doğruluğuna kani geldiği şeyleri hayata pratize etmekte zorlandığı için bu evrilme süreci oldukça sancılı gerçekleşir. Bunun yanında modern insanın, her şeyi anlamlandırma ve tanımlama hastalığı onun savrulmasına ve hayatın gerçek ritmine karşı ötekileştirmesine sebep oluyor. Çünkü tanım getirilen her durum ya da olgu onu bir kalıba sokarak doğallığını kaybettiriyor. Oysaki tanım getirmeden olayları kendi ritmi içinde yaşamak ipleri Allaha bırakarak tam bir teslimiyet halini yakalamak benliğin secde etme halidir. İnsan yaşadığı sürece deneyimliyor ve öğreniyor hayatı... yeterki bunun için farkındalık sahibi olsun.. O zaman başlıyor kendine yolculuğu .. |