Kanuni Sultan Süleyman Babası Yavuz Sultan Selim’in ölümünün ardından tahta geçmiş, dirayetini göstermek için de büyük çabalar sarf ederek çok önemli kanunlara imza atmış bir Padişahtı.
Zaman, zaman sultan olmanın verdiği içgüdü ile kibirlenir ve bu kibiri üzerinden atması için her Cuma Camiye girmeden Kapı Kulu Ağasına:
“Bre ağa ben camiye girerken bana kulluğumu hatırlat!” der. Kapı Kulu ağası da Sultan camiye girerken şöyle derdi ona:
“Kibirlenme Hünkârım! Senden büyük Allah var!” der böylece sultanı uyarırdı. Sultan da camiye girerken cemaatle selamlaşır, kibirden uzaklaşmış olurdu.
Kibrin ne anlama geldiğini bilmeyenimiz yoktur. Ben kısaca bu kötü hastalık kimlerde daha çoktur ona değinmek istiyorum:
Kibirli kişi; başkalarını küçük görüp kendini ondan üstün görendir.
Bu durum bazen soyluluk, kadınlarda güzellik veya fiziksel güç ve kuvvetli olma gibi yaradılıştan gelen veya sonradan hâsıl olan bir durumdur. Kimi zaman ise böyle bir hastalığı olan kişiye Allah sonradan verdiği zenginlik, makam veya mevki, bilim dalında ünlü biri gibi kendini büyük görenler ve bu durum karşısında çevresindekileri de küçümserler. Böyleleri kendisinin en üstün kişiliğe sahip olduğu hissine kapılır. Neticede zamanla bu (Kibir) denen çok kötü hastalığın pençesine düşmüş olur.
Peygamber Efendimiz bile (Kibir) denen bu kötü hastalığın üzerinde durmuş, çevresindekiler bu kötü hastalığa yakalanmaktan korkar hale gelmişlerdir.
Oysa hiç kimse, kimseden farklı değildir. Hiç kimse de varlığı ile veya güzelliği ile hatta güçlülüğü ile övünerek kibirlenmemelidir. Bakın bu konudan söylenmiş güzel bir öğütsel manzumeyi sizlerle paylaşmak istiyorum:
“Güvenme zenginliğine, Bir kıvılcım dahi yeter!
Güvenme güzelliğine bir sivilce dahi yeter!
Güvenme gücüne kuvvetine bir hastalık gelir gücün kuvvetin biter!”
Kibirli insanların dostu olmaz. Sadece etrafında ona yalakalık yapan dalkavuklar vardır. Onlarda menfaat için kibirli kişilerin yanında olurlar. Kibirli insanın güvendiği malı, mülkü, güzelliği ve kuvveti bittiğinde bu yalakalar da onu terk eder. Böylece bir başına kalan kibirli insanların birçoğu canına kıyarak intiharı tercih etmişlerdir.
Malı, mülkü, gücü, kuvvetti ve güzelliği olduğu halde hoş görülü, alçak yürekli, etrafında kilere kendini yüksekte görmekten kaçınan kişi, kibirden uzak, herkesin takdirini kazanmış kişi demektir. Böyle kişilerin toplumda dostu da çoktur, seveni de çoktur.
Kibirli olma hastalığı insanda doğuştan itibaren mi yoksa sonradan mı var olan bir durumdur? Bazıları doğduğunda ebe beyinlerinin zengin varlıklı olduğunu gördüğü için kendini sürekli başkalarından büyük görür. Bazı kibirli kişiler ise sonradan varlığa kavuşunca, tabiri caiz ise ne oldum delisi olunca bu hastalığa kapılır. Her halu karda ister doğduğu günden beri olsun, isterse sonradan görme olsun (Kibir) denen kendini herkesten büyük görme hastalığının çok kötü bir huy olduğunu bilmemiz gerekir!
Neticede kimse kimseden büyük, kimse kimseden farklı değildir. Hepimiz Allah’ın yarattığı birer insanız! Büyüklük kompleksi, kendini beğenmişlik ve kibirlik gibi kötü hastalıklar insanları hep yalnızlığa iter. Sonuçta psikolojik dengesi alt üst olur.
Yüce rabbim kimseyi böyle bir hastalığın pençesine düşürmesin!