Ramazan denilince önce ORUÇ akla gelse de Kur’an ayetlerinin sırasına baktığımızda, Ramazanın ikinci önemli özelliğinin de Kur’an ayı olması dikkatlere sunulur.

Ramazan denilince önce ORUÇ akla gelse de Kur’an ayetlerinin sırasına baktığımızda, Ramazanın ikinci önemli özelliğinin de Kur’an ayı olması dikkatlere sunulur. Bakara suresi 185. ayette şöyle buyurulur; “Ramazan ayı öyle bir aydır ki, insanlara yol gösterici, doğrunun ve doğruyu eğriden ayırmanın açık delilleri olarak Kur’an’ın indirildiği aydır.” 
Demek ki Kur’an’sız bir Ramazan ayı düşünülemez. Ondan dolayı Ramazan ayı geldiğinde bin yıldan beri devam eden büyük küçük, kadın erkek, yaşlı genç bütün Müslümanlar söylediklerini yapmakta kusurlu bile olsalar hemen Kur’an’a sarılıp “mukabele” dediğimiz usul ile Kur’ an dinlemeye koşmaktadırlar.
Bu “Mukabele” karşılıklı okuma ve dinleme usulünün Hz.Peygambere (as) dayandığına dair de İslam tarihi kitaplarında bir rivayet nakledilmektedir. Şöyle ki; Rasülü Ekrem efendimiz her Ramazan ayında vefat edinceye kadar geçmiş günlerde nazil olan Kur’an ayetlerini Cebrail ile karşılıklı olarak dinleşirlerdi. Bazı din alimleri bu rivayeti zayıf görselerde bu günkü uygulamalara mesnet delil teşkil etmesi bakımından önemlidir.
Yine İslam tarihi ve siyer (Peygamberimizin hayatını anlatan kitaplarda) Hz.Peygambere ilk ayetler Ramazan ayının 17. gününde gelmeye başlamıştır. Allah Rasülü (as) her Ramazan ayında MEKKE yakınlarında ki,  “Hira” mağarasına gider yalnız başına orada gece gündüz ibadet ederdi. Buna insanlardan uzak olmak manasında “TEHANNÜS” denilir.
Bu manevi hava onun bir istikbale hazırlıyordu. Böylece birkaç yıl geçti. Bu arada gördüğü bazı rüyalar bir sabah aydınlığı gibi çıkmaya başladı. Nihayet 40 yaşına gelince bir gece yine mağarada iken melek CEBRAİL kendisine göründü. Bu olayın hadis kaynaklarındaki ifadesi şöyledir;
“Melek beni tuttu, takatim kesilinceye kadar sıktı, sonra bırakıp ‘oku’ dedi…’ Ben okumak bilmem dedim. İkinci kez beni tuttu, takatim kesilinceye kadar sıktı, bıraktı yine ‘oku’ dedi. ‘Ben okumak bilmem dedim’. Yine beni tuttu, üçüncü defa sıktı bıraktı ve; ‘Yaratan Rabbinin adı ile oku, O insanı kan pıhtısından yarattı, O keremi sonsuz Rabbin adıyle oku, O kalemle öğretti, İnsana bilmediği şeyleri öğretti..’ dedi..”
 Allah Rasülü (as) kendisine vahyedilen bu ayetlerin ve yaşadı manevi atmosferin tesiri ile korkarak evi-ne, eşi Hz. Hatice’nin  yanına geldi. “Beni örtün, beni örtün..” diyerek bir müddet dinlendi.. O ilk heyecan geçtikten sonra sevgili eşi Hatice’ye;
“Başıma bir şey gelmesinden korkuyorum..” dedi..
“Korkma” dedi, Allah seni asla utandırmaz. Çünkü sen akrabayı ziyaret eder, işini görmekten geri durmazsın. İhtiyaç sahiplerinin işini görür, yoksula bakarsın, misafiri ağırlarsın, Hak uğruna halka yardım edersin”
Hz. Hatice can yoldaşı olan bu sevgili eşinin endişelerini anladı ve onu o günün şartlarında bilge bir kişi olarak tanınan amcasının oğlu Nevfel oğlu Varaka’ya götürdü…