Kur’an-ı Kerim’in böylece toplanmasından sonra ayetlerin sayısı ve harekelerin (üstün, esre, ötre gibi) konulması, surelerin tertibi daha sonraki dönemlerde olmuştur.

Kur’an-ı Kerim’in böylece toplanmasından sonra ayetlerin sayısı ve harekelerin (üstün, esre, ötre gibi) konulması, surelerin tertibi daha sonraki dönemlerde olmuştur. Kur’an-ı Kerim’in hereketlerini bir rivayete göre Ebül’l-Esvad ed Düeli isimli bir zat yapmıştır. Yirmi üç yılda tamamlanan Kur’an’ın nüzul/indirilme süreci içinde 114 sure inmiştir. Bunlardan 28 veya 27 kadarı Medine de geriye kalan 86 veya 87 kadarı da Mekke de inmiştir. Kur’an’ın Hz. Peygamberimiz tarafından yazdırılmasın sırasında veya Hz.Osman’ın çoğaltma faaliyeti zamanında Mekki surelere Medeni ayetler, Medeni surelere de Mekki ayetler konulduğu olmuştur. Bunu bugünkü tefsir çalışmalarından da öğreniyoruz.
Mekke’de inen ve Medine’de inen surelerin ayrı özellikleri vardır. Mekke’de inen sureler genellikle kısa ve özlü, daha çok tevhit  ağırlıklı yani Allah’ın birliğine vurgu yapan, insanları putlardan uzak durmalarına vurgu yapılır, ahiret inancının önemine, kıyamet saatinin dehşetine, dünyanın geçici olduğu, mal ve evlatlarla öğünmenin yersiz şeyler olduğuna dikkat çekilir.
Medeni surelerde ise, beşeri münasebetler, hukuk düzeni, gayri Müslimlerle olan münasebetler, adalet ve hak kavramları ceza’i hükümler, ahiretle ilgili sahneler ve önemli savaşların (Bedir, hendek, Uhut vs.) serüvenleri ve onlardan alınacak dersler anlatılır.
Kur’an-ı Kerim’in eşsiz bir belağatı, anlatım uslubu vardır. Bu gün elimizdeki Kur’an kitabında 6236 ayet bulunmaktadır. Eski yazarlar ve alimler ayetleri numaralandırma yapmadıkları için değişik rakamlar söylense de bu günkü elimizdeki kesin rakamlarla konuşmak daha isabetlidir.. Kur’an 30 cüz 30x20=600 sahife olup, en uzun suresi Bakara suresi 286 ayet, en kısa suresi, Kevser suresi 3 veya Asr suresi 3’dür. Meşhur Yasin suresi, 83 Tebareke (Mülk) suresi de 30 ayettir. Yine meşhur ve Kur’an’ın hem iniş sırasına göre hem de diziliş sırasına göre ilk suresi olan FATİHA sure-si de 7 ayettir.
Bu teknik bilgiler halkımız için çok gerekli olmasa da, hafızlar ve Kur’an ilimleri ile meşgul olanla için önemlidir. Hatta bu sayısal bilgilerin daha fazlasını bilmek din görevlileri için bir zaruret olsa gerektir. Nice İmamlar vardır ki Fatiha’nın kaç ayet olduğunu bilmez.
Kur’an-ı Kerim’i Okuyup Anlamanın önemi
Kur’an-ı Kerim bugün yer yüzünün en değerli kitabı, en meşhur kitabı, en çok okunan ve yazılan/basılan ve üzerinde en çok araştırma yapılan kitabıdır. Bütün bu üstün özelliklerine rağmen yeryüzündeki Müslümanlar tarafından bile tam anlaşılmış değildir. Tabii ki anlaşılmayan bir kitap, mektup bir kanun nasıl uygulanacaktır. İçinde bulunduğumuz 21. yüzyılda Kur’an’ın bu günkü gelişmişlik, zenginlik, müsbet ilimlerdeki ilerleme, sosyal hadiselerin yoğunluğu ve bunların anında bütün dünya insanları tarafından duyulup öğrenilmesi karşısında bir çözüm reçetesi olarak geçmişin ışığı altında geleceğe yönelik yeniden bir yapılanmaya ihtiyaç olduğu açıktır.  Allah’ın sözü ve insanların dertlerine şifa olduğunu bildirdiği bu mektup bu kadar çok okunmasına rağmen en az anlaşılan bir kitap olduğu iddiası hiç de garipsenecek bir tesbit değildir. Asrı saadet Müslümanlarının bu Kur’an-ı nasıl okuyup anladıkları bizim mechulümüz değildir. Elimizdeki kaynak eserlerde bunu bize öğreten yüzlerce misal ve örnek vardır. Hz. Ömer’in  (ra) şöyle dediği İslami eserlerde yazıldır: “Bu Kur’an bizim ana dilimizde indirilmiştir. Biz bunun bize dediklerini ondan okur ve hayatımıza tatbik ederdik. İnsanlar bizden sonra onun okunmasını ibadet saymaya başladılar….”
İnsanlar Kur’an-ı teberrüken (sevap kazanmak için okumaya başladıklarından beri onun insanlığa gönderilmiş ilahi mesajı unutulup göz ardı edilir hale gelmiştir. Bırakın sıradan bir müslümanı nice Kur’an hafızları ve din görevlisi/din gönüllüsü, ya Kur’an’ın dilini /gramatiğini, manasını bilmemekte olup Kur’an’ın dediklerinin hılafına “Atalar dinine gelenek ve göreneklere göre bir dini hayat oluşturmuş bulunmaktadır. Kur’an’ın ibadetle ilgili emirleri dışındaki onlara da yığınla hurafe ve bidat karışmış bulunmaktadır. diğer miras hukuku, harp hukuku, gayri Müslimlerle olan münasebetler, ekonomik ve zenginlik hukuku, çevre sorunları, evlenme ve boşanma hukuku, infak hukuku vs. gibi konularda Müslümanlar kurumsal bir inşa yapamamışlardır.