Günümüzde “şirk” örnekleri : (Dünden devam)

Günümüzde  “şirk” örnekleri : (Dünden devam)
Yaşamakta olduğumuz bu zamanda çok yaygın bir biçimde insanların rağbet ettikleri meşhur ve “ULU” kişi denilerek mezarları ziyaret etmek konusunda önemle durmamız gerekiyor. Şunu unut- mayalım ki; mezarlara aşırı önem vermek İslam öncesi bir cahiliyye kültürüdür. Kur’an’da ismi geçen üç büyük put vardır.  Lat, Menat ve Uzza. İslam tarihi kitaplarının yazdığına göre bunlardan LAT putu bir mezar idi.
LAT;  kelimesi sözlükte arpa ve buğday unundan yağ ve su ile yapılan bir nevi çorbayı yapan kimseye denilir. Rivayetlere göre Taif  (şehir adı) taraflarında böyle bir çorbayı yapıp ziyarete gelenlere ikram eden bir adama bu isim verilmiş, ölünce de oraya onun için bir mezar yapılmış bu mezar ziyaret yeri haline getirilmiş olup insanlar zaman geçtikçe orayı kutsar hale gelmişlerdir.
Zamanla Arabistan’ın değişik şehirlerinde LAT adına sunaklar, (hayır bağışlama yerleri veya MAKAM adın altında ÇAKMA mezarlar) yapılmıştır. Taif’in fethi sırasında Allah Rasülü (as) bu mezarı yıktırmış, Sakif kabilesi mensupları yıkım işini endişe ile izlemişler, kadınlar üstlerini baş örtülerini yırtarak dövünüp ağlamışlardır. Çünkü inançlarına göre, LAT’a dokunan ona zarar veren de mutlaka bir zarar uğrar (çarpılır) diyorlardı…(D.İA 27. cilt Lat.md.)
Çok değerli kardeşlerim, kıymetli okuyucular, bu müşrik ve cahiliye inanışı aynen bizim toplumumuzda yaşamıyormu? Çoğu hocasından hacısına, tarikatçısından düz müslümanına kim varsa ölü veya yaşayan ŞEYH efendilerin ULU kişilerin o süslü mutantan /tantanalı görkemli türbelerine bir dokun bakalım başına neler gelir. Onun için Allah Rasülü (as) Hz. Ali’ye şu emri vermiştir; Ey Ali benden sonra kırılmadık bir PUT yıkılmadık, düzlenmedik bir mezar bırakma..” Müslim Ebu Davut cenaiz bahsi)
Hz.Ömerin kestirdiği ağaç.:
İbn Sa’d meşhur tarihinde şöyle anlatılır, “İnsanlar hicretin 6. yılında yapılan Hudeybiye anlaşmasının yapıldığı ağaç’ın yanına gelir, (Rıdvan ağacı) ve altında namaz kılarlardı. Bu durumu haber alan Hz.Ömer (ra), böyle yapanları ceza ile tehdit etti ve ağacın kesilmesini emretti ve ağaç kesildi..” 2. cilt 299)  Ey Hattab oğlu Ömer, koca halife 21. yüz yılda olsa idin sen o ağacı kesmeğe kalkınca bu günkü Müslümanlarda seni kesmeğe kalkarlardı!!!
LAT putu yıkıldıktan sonra Allah Rasülü (as) mezar ziyaretlerini yasaklamış,ancak vefatına yakın zamanlarda ibret alınmak için kabirleri ziyaret etmeye müsaade etmiştir.Kendisi de her hafta UHUT şehitlerini,amcası şehitlerin efendisi Hz. Hamza’nın kabrini ziyaret ederdi.
Ancak buradan anladığımız, kabirler ibret alınmak için ziyaret edilir ve bu ziyaret kişinin yaşadı şehir ve kendi ana babası yakın akrabaları ile ilgilidir. İbret almak için zaten buda yeter. Bırakın yüzlerce kilometre uzaklardaki mezarları ziyaret için sefere çıkmayı üç meşhur mescit haricinde başka mescitleri /camileri ziyaret etmek için bile sefer emredilmemiştir. İslamda uzak yerlerdeki MEZARLA-RI ZİYARET DİYE BİR SÜNNET BİR SEVAP YOKTUR.
Bu hurafe kapıları açılalıdan beri insanlar Allah’la beraber ona daha yakın olduklarına inandıkları kişilerin GAYBI bildiklerini, kalplerden geçenleri okuduklarını dünyayı yönetir, manevi yetkileri ile tasarrufları devam etmekte olup dünya ve içindekilerini avuçlarının içi gibi bildiklerini, müridin her halini bildikleri, her şeyin onlara ayan beyan olduğunu, isterlerse büyük nimetlere ulaştıracağına veya zarara uğratacağına inanır hale geldiler.
Allah’a yalvarır gibi “Şeyhine” yalvaran.. Destur! ya üstaz… Destur! Ya pir derler. Hatta bunlardan Allah’ın dünyanın yönetimini  “şeyh” lerine verdiğini, Efendilerinin AZRAİL’i birkaç defa geri çevir- diğini söyleyenler bile vardır.
ŞİMDİ BU ANLATTIKLARIMIZIN Hz.PEYGAMBERİN VE KUR’AN’IN MÜCADELE ETTİĞİ ŞİRK VE MİŞRİKTEN NE FARKI VARDIR??!!!
Şu Kur’an ayeti ne kadar muhteşem:
Ey Rasülüm! “Dikkat et, halis din yalnız Allah’ındır. Onu bırakıp kendilerine Allah’a daha yakın diye EVLİYALAR edinenler,” biz onlara tapmıyoruz, sadece bizi Allah’a yaklaştırsınlar diye dua ediyoruz.” derler. Doğrusu Allah ayrılığa düştükleri şeylerde aralarında hüküm verecektir…” (Zümer 3)…