Kurban, insanı Allah’a ve O’nun rahmetine kavuş-turan bir ibadettir. Kurban ibadetinin tarihi oldukça eskidir. İnsanlık tarihi ile birlikte var olmuştur. Hak olsun, batıl olsun bütün kavimlerde kurban hadisesini görmekteyiz. Tanrılara, tapınaklara, aya, güneşe, ateşe veya kutsal saydıkları birçok değerlere geçmişteki insanlar kurbanlar adayıp, kesmişlerdir. Bugün İslâm dünyasının uyguladığı kurban, Hz. İbrahim (as)’dan bize kadar gelen bir hatıradır. Hz. İbrahim, Allah’tan başka kimseyi sevmediği iddiasına sahipti. Yüce Allah, İbrahim (as)’i bu konuda imtihandan geçirmiştir. Hz. İbrahim bir oğlu olursa, onu Allah yolunda kurban edeceğini adamıştı. Aradan uzun zaman geçmiş, oğlu olmuş, İbrahim ise bu adağını unutmuştu. Rüyasında Cenab-ı Hak, İbrahim’e bu adağını hatırlattı. Çok sevdiği oğlunu boğaz-layıp, kurban etmesini istedi. Ailece çetin bir imtihan- dan geçmekteydiler. Hz. İsmail (as), peygamberimizin büyük dedesidir. İki peygamber arasında yetimlik yaşantısı bakımından benzerlik vardır. Hz. İsmail, babası hayatta olma- sına rağmen yetim yaşamıştır. Resulüllah efendimiz ise, babasını hiç görmemiştir. Hz. İbrahim (as) oğlu İsmail’i kurban ettiğini rüyasında görür. Yıllarca ayrı yaşadığı, doya doya sevemediği oğlunu kurban etmesi isteniyordu. Durum anne Hacer’e bildirildiğinde, o tevekkül ile şu sözü söylüyordu; “Allah bizi zayi etmez” diyordu. Şeytan önce kararından vazgeçirmek için İbrahim (as)’e geldi. Sonra Hacer annemize gitti. Daha sonra oğul İsmail’e gelerek bu karara itiraz etmelerini istedi. Her biride şeytanı taşlayarak, yanla-rından kovdular. İbrahim (as), oğlu İsmail’e; “Rüyam-da seni kurban ettiğimi görüyorum” deyince; İs- mail, tereddüt etmeden “Ey babacığım! Sana ne emredildi ise onu yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın.” (Saffat; 102) diyordu. Can tatlı, istenilen fedakarlık ise çok büyüktü. Neticede; kesme emrini alan bıçak, İsmail’i kesmiyor, Allah tarafından gönderilen Koç’u kesiyordu. Kurban, Müslüman olan, hür olan, misafir olmayıp, sadaka-ı fıtır verebilecek kadar zenginliğe sahip, ihtiyaçlarının haricinde belli bir miktar parası veya malı bulunan kimselere vaciptir. Kurbanın, Bayramın ilk 3 gününde kesilmesi lazımdır. İlk gün kesmek da-ha faziletlidir. Gece kurban kesmek ise, mekruhtur. Kurbanı kesen kasabın ücreti, kurbandan verilmeme-li, ayrıca ödenmelidir. Ailede, kim zengin ise kurbanı o kesmelidir. Kurban vekalet yoluyla da kesilir. Kurban kesmeyip, yerine sadaka vermek caiz olmaz. Kurban mutlaka, kurban günlerinde kesilmelidir. Peygamber Efendimiz; “Kurban kesiniz, çünkü, babanız Hz.İbrahim (as)’in sünnetidir.” (K.Sitte, 17/394). Yine Peygamberimiz, kızı Fatıma’ya; “Ya Fatıma! Kalk, kurbanın başında bulun. Onun yere düşen ilk damla kanı ile Allah günahlarını bağışlar” (Müstedrek, Zebayih, 4/222-Taberani) buyurmuştur. Kurban kesilirken mümkünse başı ucunda bulunmak gerekir. Tekbir getirilerek dua edilir ve BİSMİLLA-Hİ ALLAHÜEKBER diyerek kesilir. Mevla; “Kestiği- niz kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır, sizin takvanız, güzel davranışlarınız ulaşır.” (Hac;37) buyurur. Bu ayette ifade edildiği gibi kurbanlarımızın etlerinin ve kanlarının değil, sadece Allah’a olan bağlılığımızın ve takvamızın O’na olaşacağını belirtmektedir. Dolayısıyla, kesilen kurbanlar, gösteriş ve riyadan uzak, sadece Allah rızası için kesilmelidir. Bu itibarla kurban ibadetinin hikmetini, sadece kurban kesmekle değil; etlerinin yakın ve uzak çevremizdeki, hata gerektiğinde dünyanın öbür ucundaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak ve bu yolla Müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik bağını güçlendirmekle gerçekleştirmiş oluruz. Bu sayede toplumsal ve dini kardeşlik duyguları pekişecek, tok açın halinden anlar hale gelecektir. Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve da- yanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesinde katkıda bulunur, özellikle et satın alma imkânı bulunmayan veya yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızası, yar- dımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harca-ma zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığın-dan, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur. Kişiyi topluma bağlar; komşu ve muhtaçlarla kaynaşma imkânı sağlar. Aileye huzur getirir. Çocukların dimağlarında dinden ve dindarlıktan, yardımda bulunmaktan yana silinmez izler meydana getirir. Toplumun samimi duygularla bütünleşmesine yardımcı olur. Rahmet meleklerinin dua ve istiğfarlarını artırır. Evlere rahmet ve bereket inmesine sebep olur. Kabirde huzur içinde yatmayı sağlar. Ahirette sahibine manevi bir binek ve sırattan rahat geçmesine destek olur. Peygamberimizin güzel sünnetlerinden birini yerine getirmenin sevinç ve huzurunu tattırır. O’nun şefaatine vesile olur. Kurban ibadetinin ifası için maddi imkanın yeterli olması, bu görevin ibadet duygusu ve niyetiyle yerine getirilmesi şarttır. Kurban kesilmesi yerine hayır ve hasenat olarak bilinen öğrenci okutmak, hasta tedavi ettirmek, hastane ve okul yaptırmakla bu ibadetin yerine getirilemeyeceği bilinmelidir. Bu ibadetin ruhuna uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için hepimize bir takım görevler düş- mektedir. Kurbanlarımızı becerebiliyorsak, kendimiz kesmeli ya da ehil insanlara kestirmeliyiz. Kurban kesiminde kurbanlıklara eziyet edilmemeli, temizlik ve çevre kurallarına uyulmalı, bunun için hazırlanan gerekli mekanlar ve imkanlar kullanılmalıdır. Mali bir ibadet olması cihetiyle kurbanın tümünün ibadet amacı- na uygun olarak değerlendirilmesi gerekir. Kesilen kurbanın etinin veya ticari değer taşıyan herhangi bir organının kazanç sağlamak için satılamayacağı, kurbanın ücretle kestirilmesi durumunda kurbanın etinin veya herhangi bir parçasının kesim ücreti olarak ücreti olarak verilmesinin de caiz olmadığı unutulmama-lıdır. Günümüzde özellikle şehirlerde yaşayan vatan- daşlarımız kurban kesmek içi yeterli mekan ve zaman bulamamaktadırlar. Bunun için çeşitli kurum ve kuruluşlarca vekaletle kurban kesim kampanyaları düzenlenmektedir. Ancak bu konuda yanlış uygulama- ların olduğu da görülmektedir. Öncelikle bilinmelidir ki, vekaletle kurban kesimi bir yardım kampanyası değildir. Kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyen vatandaşlarımızın, dini sorumluluktan kurtulabilmeleri için, kurbanlarının usulüne uygun olarak kesilip kesilmediğini takip etmeleri gerekmektedir. Çünkü ibadet dışında farklı amaçlarla kesilen hayvanlar kurban yerine geçmez. Kurban kesme ile herhangi bir kimseye veya kuruluşa maddi yardım yapma birbirinden farklı ibadetlerdir. Bunun için de kurban kesmeyip parsını ihtiyaç sahiplerine vermek dinen kurban kesme sayılmaz. Kesmemek üzere vekaletle kurban parası almak ve vermek de dinen uygun değildir. Kesilen kurbanın etleri paraya çevrilmeksizin ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalıdır. Çevremizde, ülkemizde ve dünyamızda sayısız ihtiyaç sahiplerinin bulunması bu konuda daha da hassas olmamızı gerek- tirmektedir. Onların hakkını vermek zorundayız. Bu sayılan dini kurallara riayet etmeyen mükellefin sorumluluğundan kurtulamayacağı bilinmeli ve bu hususlar hatırdan çıkarılmamalıdır. Bu vesile ile İşleri Başkanlığımız, halkımızın kurban ibadetini kolaylıkla yerine getirebilmesi amacıyla Türkiye Diyanet Vakfı işbirliği ile yaklaşık olarak çeyrek asırdan beri vekalet yoluyla kurban kesim organizasyonu düzenlemektedir. Bu Organizasyonda, bağışlanan kurbanların bir bölümü ülkemizde, bir bölümü de bedelleri gönderilerek yurtdışında görevlilerimiz nezaretinde kestirilmektedir. Kesilen kurbanlar büyük bir titizlik içinde ihtiyaç sahiplerine dağıtıl- maktadır. Başkanlığımız , böylesine ulvi bir ibadette kardeşlerimize aracı olmanı mutluluğunu yaşarken inanan gönüller arasında sevgi, kardeşlik, birlik ve beraberlik köprüleri kurulmasına da vesile olmaktadır. Organizasyona katılan kardeşlerimiz kurbanlarıyla Yüce Allah’a yaklaşırken diğer yandan da Afrika, Asya ve Balkanlardaki milyonlarca Müslümana sevgi ve kardeşlik mektubu göndermektedir. Kesilen kurbanlar, bir Mü’min için aş, tebessüm, mutluluğu diğer bir bir Mü’min için de huzura ve kazanca dönüşmektedir. Bu yıl ki vekaletle kurban kesi-mi organizasyonu 14 Ekim 2013 Pazartesi günü me- sai sonuna kadar devam edecektir. Bu nedenle organizasyona katılmak isteyenlerin zaman kaybetmeden ilgili banka hesaplarına kurban bedellerini yatır- maları gerekmektedir. Allah kurbanlarınızı şimdiden kabul etsin.