Toplumda dayanışmayı güçlendirerek, sevgi ve saygının yerleşmesini sağlayan nezaket ve görgü kuralları, sosyal hayatın vazgeçilmez bir parçasıdır. Uyumlu ve geçimli bir insan olmanın ilk şartı da nezaketli, görgülü olmaktır. Zira nezaket kuralları hoşgörüyü besler, nezaketsizlik ise kabalığı meydana getirir. Bunun için yüce dinimiz İslam, gündelik hayatımızla ilgili olarak temizlik, giyim, kuşam, konuşma, davet vb. konularda birçok görgü kuralları ortaya koymuştur. Hatta ibadetlerde bile gör-gü kurallarının gözetilmesi şart koşulmuştur. Örnek olarak; zekat ve sadakalarda yoksulu incitmek, onurunu zedelemek gibi nezaketsiz tavırların, ibadetin boşa gitmesine neden olacağı yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim’de şöyle ifade edilmiştir. “...sadakalarınızı başa kakmak ve gönül kırmak suretiyle boşa çıkarmayın..” (Bakara,264). Sevgili Peygamberimiz de, “Muhakkak ki, görgü ve nezaket, her nerede olursa orayı güzelleştirir, her nereden uzaklaşırsa orayı çirkinleştirir.” (Müslim, Birr,78) buyurarak, edep ve görgünün insan hayatındaki önemine vurgu yapmıştır. İnsanlar arası ilişkiler, görgü kuralları çerçevesinde gelişmektedir. Hukuk kurallarının etkinliği kadar adab-ı muaşeret kurallarının da toplum hayatını düzenleme ve huzuru sağlama da etkisi çok büyüktür. Birçok yaralama, kavga ve hatta ölümle neticelenen adli olayların altında, nezaket kurallarının ihlalini görürüz. Yasalara aykırı davranışlarımızda cezai müeyyideler devreye girerken; nezaket kurallarına uygun olmayan davranışlarımızda ise toplumun ayıplaması, kınaması ve yadırgamasıyla karşı karşıya kalırız. Günlük hayatta en çok dikkat etmemiz gereken görgü ve edep kuralları; ev, misafirlik, iş, devlet daireleri, yemek, giyim, kuşam, ziyaretler ve konuşma gibi konularda kendini göstermektedir. İnsanın en doğru şekilde kendisini ifade etmesinin yollarından biri, konuşma kural-larına özen göstererek en uygun bir biçimde muhatabıyla konuşmasıdır. Konuşulan dilin güzelliği kadar neyi, nerede, ne kadar ve nasıl konuşacağını bilmek de görgü kurallarındandır. Özellikle konferans, toplantı ve konser salonlarında gürültü yapmak, lüzumsuz konuşmak, başkalarını rahatsız etmek, gülüşmek, alay etmek ve kalp kırıcı sözler söylemek görgü kurallarına aykırıdır. Görgülü, nazik, kültürlü, zevkli, ağırbaşlı izlenimleri, karşı tarafa yansıtacak şekilde giyinmeye özen göstermeli, aksi mesajlar verecek giyim ve kuşamlardan kaçınılmalıdır. Müslümanın kalbi temiz olduğu gibi, elbisesi de temiz olmalıdır. Çünkü Müslüman aynı zamanda yüce İslam dinini de temsil etmektedir. Bu konuda sevgili Peygamberimiz bir gün ashabına şöyle buyurmuştur: “...kardeşlerinizin huzuruna çıktığınızda, kendinize çeki düzen verin. İnsanların bedenindeki ben nasıl fark ediliyor-sa, sizde temiz ve düzgün görümünüzle öyle fark edilirsiniz. Allah, düzensizliği ve kötülüğü sevmez.” (Ebu Davud, libas,25, 4/350) İnsanın hayata dair temel değer ve davranış biçimle-rini öğrendiği kurum hiç şüphesiz ailedir. Sosyal ve kültürel değerlerimizin aktarılmasında, ailenin önemli bir fonksiyonu bulunmaktadır. Aile olmak, dayanışma ve paylaşma demektir. Nezaketin önemli unsurları olan sevgi ve saygı aile içerisinde paylaşılır. Aile içerisinde eşlerin kullandığı saygı ifadeleri, birbirlerine verdikleri değerin bir ifadesidir. Başkalarının yanında eşler, ailenin vakar ve ciddiyetine yaraşır ifadeler kullanmalıdırlar. İnsanın en doğru bir şekilde kendisini ifade etmesinin yollarından biri, konuşma kurallarına özen göstererek en uygun bir şekilde muhatabıyla konuşmasıdır. Ayrıca konuşma kurallarına dikkat etme, kişinin aldığı terbiyeyi gösteren en önemli ipucudur. Bu nedenle anne ve babalar, çocuklarına karşı “yavrum, evladım, kızım ve oğlum” gibi samimi, sıcak, şefkat ve sevgi dolu ifadeler kullanmalı, kaba ve argo ifadelerden kaçınmalıdır. Çünkü argo ifadeler çocuklar için kötü bir örnektir. Bununla birlikte çocukların sorularına değer verip, onlara özenle cevap verilmelidir. Çocuklarda büyüklere saygısızlık olarak yorumlanabilecek tavırlardan kaçınmalı, konuşmala-rına özen göstermeli; “anneciğim, babacığım, dedeci- ğim, anne anneciğim, baba anneciğim” şeklinde ifadeler kullanmalı ve senli-benli konuşmalar yerine, saygı ifade eden “siz” hitabını kullanmaya dikkat etmelidirler. Aile fertleri eve girerken ve çıkarken selâm vererek girmelidirler. Bu konuda Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), uzun süre yanında kalan Hz. Enes’e: “Evladım, ailenin yanına girdiğinde onlara selâm ver. Bu selâm sana ve ailene bereket getirir (verir).” buyrmuştur. (Tirmizi, isti’zan, 10, 2698). Aile içinde bile olsa özel hayata dikkat edilmeli, özellikle çocuklar, anne ve babalarının odalarına girerken kapısına vurup izin istemeli, (Muvatta, İsti’zan, 2/963) anne ve babalar da özellikle yetişkin kız yada erkek çocuklarının odalarına girerken aynı özeni göstermelidirler. Evden çıkarken çocuklar, anne ve babalarına, “Allah’a ısmarladık, hoşcakalın” demeli, anne ve babalarda ço-cuklarına “güle güle, Allah başarılar versin” diyerek uğurlamalıdırlar. Konuşulan dilin güzelliği kadar nasıl konuşacağını bilmek de görgü kurallarındandır. Konuşma-lar ilk kriter, kelime ve cümlelerin nezaket kurallarına aykırı olmamasıdır. Ayrıca jest ve mimiklere dikkat edilmeli, şakalar ölçülü yapılmalıdır. “Teşekkür ederim, özür dilerim” cümleleri yerli yerinde kullanılmalıdır. Hatır sorul-duğunda kısa ve öz olmalıdır. Zira hatır sormalar bir nezaket ifadesi ve gereğidir. Özellikle insanların konum-larına göre uygun bir şekilde hitap edilmesi önemlidir. Ebu Musa (r.a) anlatıyor: Resulüllah (s.a.v) buyurdu-lar ki: “Şu hususlar da Allah’ı büyüklemenin birer şubesidir: Bir Müslüman yaşlıya ikramda bulunmak, İçindekiyle amel hususunda ölçüyü aşmayan ve ondan uzaklaşmayan Kur’an hamiline (hafızına) ikram-da bulunmak, Adil olan iktidar sahibine ikramda bu- lunmak.” (Ebu Davud, Edep, 23) Yakın arkadaş dışın-da, tanımadığımız kimselere karşı senli benli konuşmamaya dikkat etmeli, büyüklerin sözü kesilmemeli, küçüklerde sabırla dinlenmelidir. Konuşurken el ve kol hareketlerinden kaçınmalı ve ses tonu iyi ayarlanmalıdır. Konuşan kişinin yüzüne bakılarak dinlenmelidir. Konuşan iki kişinin yanına üçüncü kişi geldiğinde ilgi gösterilmeli, diğerinin tanımadığı bir kişi ise mutlaka tanıtılmalıdır. Üçüncü şahsın yanında gizli ve fısıltıyla konuşulmamalıdır. Telefon konuşmalarında nezaket kurallarını riayet edilerek konuşmalar kısa olmalı, telefon eden eden öncelikle kendini tanıtmalı, sabah erken veya geç saatler-de, acil bir durum olmadıkça kimse aranmamalıdır. Görüşülme istenen kişi, rica edilerek istenmeli, konuşmanın sonunda iyi dileklerde bulunarak konuşmaya son verilmelidir. Kişinin çalışma hayatında da gözetmesi gereken incelikler bulunmaktadır. İşe giderken temiz ve bakımlı olmalı, ancak başkalarını rahatsız edecek şekilde ağır ko- kular sürülmemelidir. Mesai saatinde ziyaret çok kısa tutulmalıdır. Zira bizim işimizin olmadığı zamanlar ziyaret ettiğimiz kişilerin çalışma zamanı olabilir. Amirlerle ilişkilerde ölçülü olunmalı, odalarına çat kapı girilmemelidir. Mesai içerisinde telefonlarla özel ve uzun konuşmalar yapılmamalıdır. Devletin malının bir emanet olduğundan hareketle eşyalar hor kullanılmamalıdır. Çünkü kamu malları milletin hakkıdır. Bu nedenle herkesin hakkı vardır. Günlük hayatta birçok işimiz devlet dairelerinden geçmektedir. Görevli memurların dikkat etmeleri gereken kurallar olduğu gibi vatandaşlarımızında dikkat etmeleri gereken kurallar vardır. Vatandaşlarımız, işini gö- recek olan makamın devleti temsil ettiğini bilmeli, memurlarda vatandaşların devlete olan saygı, sevgi, bağlılık ve güvenini sarsacak davranışlardan kaçınmalıdır. Kalabalık yerlerde, çarşı, pazar ve sokaklarda başkalarını incitecek tavırlardan da uzak durulmalı, yüksek sesle konuşma, müzik vb. yayınlardan kaçınılmalıdır. Ayrıca sokaklarda gurup halinde kolkola yürünmemeli, kaldırımlar işgal edilip insanların geçişleri engellenmemeli, elde bulunan şemsiye, çanta gibi şeyler rastgele sağa sola sallanmamalı, taşıtlara binerken, toplu alışverişler-de sıralar bozulmamalı, sokak ortasında bir şeyler yenil-memeli ve çöpler rastgele atılmamalı (çekirdek kabuğu, kağıt, sigara izmariti, vs.), çöp kutularına ve konteynırla-ra atılmalı, ayrıca birileri parmakla gösterilmemelidir. Birisine uzaktan “gel buraya” denmemeli, “müsait mi- siniz? Gelebilir misin? Gelir misin?” denmelidir. Sokakta ve kalabalık yerlerde ifade etmeye çalıştığım gör-gü kuralları sadece bu saydıklarımızdan ibaret değildir. Görgü kurallarını bilmemek, yerine ve durumuna göre anlayışla karşılanabilir ancak bildiği halde bu kuralları uygulamayanların haklı bir savunması olamaz. Çünkü aile başta olmak üzere tüm toplumda nezaket kuralları-na riayet edilmediği zaman birçok sorunlar yaşanmakta-dır. Bunların başında, şiddetli aile geçimsizlikleri, boşanmalar, aile içi şiddet, kan davaları ve töre cinayetleri gelmektedir. Bunları daha da çoğaltmak mümkündür. Sonuç olarak; Ailede, sokakta, işyerinde, giyim kuşamda, oturup kalkmada, yiyip içmemizde kendisini gösteren nezaket kuralları günümüzün tamamını kapsamakta, toplum içerisinde saygı görmemizi ve insanlar arasında iletişimimizi kolaylaştırmaktadır. Günlük hayatta sergilediğimiz bu kuralları, genellikle anne babamız ve komşularımızdan öğreniriz. Çevremizdeki diğer insanların davranışları da öğrenilenleri pekiştirir. Görgü kurallarını öğrenerek meleke haline getirmek ve bu davranışların benimsenip tabii davranışlar halini alması önemlidir. Aksi takdirde meleke ve alışkanlık halini almayan, sadece belirli zamanlarda sergilenen nazik ve görgülü davranışların yapmacık olduğu hiçbir zaman gözden kaçmayacaktır. Ayrıca hata ile de olsa görgü kurallarını dışına çıkılırsa özür dilenmelidir. Zira özür dilemek de büyük bir erdemdir. Ayrıca kasıtlı yapılmamış bir davranıştan dolayı zarar göreninde, özür dileyene hoşgörülü davranması nezaket kurallarındandır. Bu vesileyle yarın kutlayacağımız 8 Mart Dünya Kadınlar Günü, toplumda kadınlara uygulanan şiddet ve onlara karşı işlenen cinayetlerin son bulduğu bir tarih olsun. Sağlıklı ve huzurlu yaşamanın başlangıcı olsun.