PADİŞAH OLMAK AKIL VE BECERİ GEREKTİRİR!

DÜRÜSTLÜKTEN ÖDÜN VERENLER KENDİLERİNİ ALDATIRLAR.

 

Bu günde sizlere bir menkıbe ile merhaba demek istiyorum. Toplumuzdaki kurnaz geçinen, hak etmediği geliri havadan kazanmayı marifet bilenler ders alsınlar diye…

Cihan Padişahı Fatih Sultan Mehmet Han, aklı ve hazır cevaplılığı ile tarihe adını yazdırmış bir padişah. Zaman, zaman tebdili kıyafet ile çarşı pazarı gezer esnafı tüccarı kontrol eder, yoksullara sadaka dağıtır, kimsenin mağdur olmasını istemeyen bir Padişah dır.

Yine her zaman ki gibi kılık değiştirip tek başına ahalinin arasında gezerken, uyanık biri padişahı tanır ve tanımamış gibi yaparak yanına varır. Elini açıp:

Ya güzel insan, Allah’û Teâlâ 124 bin Peygamber gönderdi. Onların her biri aşkına bana birer akçe verirmsin?” der. Sultan Mehmet bir hesap yapar, adam tamı tamına 124 bin akçe talep etmektedir. Hazır cevap Sultan adama dönüp:

“İstediğin akçeleri vereceğim. Ancak benimde senden istediğim şudur:”  derken adam Sultana:

“Nedir isteğin ey merhametli yüce insan? Söyle ne istersen yaparım!” der Sultan biraz tebessüm eder ve isteğini açıklar:

“Say bakalım şu 124 bin Peygamberin. İsimlerini saydığın her bir Peygamber için sana bir akçe vereceğim.” der. Uyanık adam ıkınır sıkınır dediğine bin pişman olur ancak beş, on adet Peygamber sayabilir. Sultan Mehmet, yine tatlı bir tebessüm ile elini kuşağına atıp adamın saydığı Peygamber kadar akçeyi verir ve kulağına eğilip:

“Ey kurnaz kişi kendini akıllı birimi sanırsın. Ancak unutma akıl akıldan üstündür. Sen benim kim olduğumu bildin, beni aldatmaya çalıştın. Yine unutma aldatan kişi her zaman aldanır! Şimdi al akçelerini sessizce kaybol buradan!” der.

Neden böyle ders verir bir menkıbe ile yazıma başladığıma gelince:

Öyle bir zaman içinde yaşıyoruz ki herkes bir birini aldatıp, beş on kuruş daha fazla kazanma derdinde. Pazarda pazarcı, güzel meyve sebzeleri tezgâhın önüne dizip arkadan çürüğü eziği poşete doldurur, yumurta satıcısı kırık çatlak yumurtaları karton ambalajın ortasına koyar, bir aldatmacadır sürüp gider.

Aldatan aldatana! Bu kazancın haram olduğuna bile aldırmaz. Bir gün bu âlemden göçüp gideceğini bile düşünmez. Gaflet içinde yaşayıp gider gitmesine ya, aslında hiç düşünmez ki kendisi aldanmaktadır! Oysa üç beş kuruş için yaptığı bu tamahkârlığı ona neye mal olacağını bilmiş olsa, böyle bir aldatma batağına saplanmamış olurdu. Bir günde sattığı o çürük malların bedelini nasıl ödeyeceğini bilmiş olsa acaba yine aldatırmıydı insanları?

Bir cemiyette arkadaşlarla sohbet ediyorduk. Herkes bu satıcılardan muzdarip! Kimi domates almış, bir kısmı çürük ezik çıkmış. Kimi mandalina almış yine aynı şekilde çürük çarık. Arkadaşlardan biri geçmişte yaşadığı bir olayı bize şöyle anlattı:

“Arkadaşlar bundan yirmi beş yıl önce idi. Bizim evin yanında bir manav vardı. Çok dürüst ve titiz biri idi. Adam hiç üşenmeden sattığı malları kontrol edip çürükleri ezikleri ayırır, iyisini pahalı fiyattan, biraz daha kalitesizi de ucuz satardı. Herkes kesesine göre ihtiyacını alırdı. Manavlık ile kazandığı para ile iki daire sahibi olmuştu.

Adam bir zaman sonra Hakkın Rahmetine kavuştu. Yerine oğlu dükkâna bakmaya başladı. Kısa bir zaman sonra oğlu dairelerden birini sattı. Aradan yine bir zaman geçti ikinci daireyi de sattı. Ben merakla yakın arkadaşlarından birine sordum: Şu manav çocuk neden bu daireleri sattı diye manavın samimi arkadaşı biraz üzgün: “Sorma arkadaş, herkes bundan şikâyetçi, terazide eksik tartar, torbanın dibine çürükleri koyarlar, insanları aldatıp durur. Ben her ne kadar onu ikaz ettiysem nafile beni hiç dinlemedi. Birkaç ay sonra öğrendim ki bu kumara alışmış, kazandığı bu haksız parayı kumara yatırıyormuş. Borçlar çoğalınca önce dairelerden birini sattı. Sonrada ötekini. Duyduğuma göre, dükkân kirası hayli birikmiş, zavallı annesi ise ablasına sığınmış. Vel hâsılı hani meşhur bir söz var ya: “Haydan gelen Huy’a gider!” öyle olmuş.”

Ben bu anlatılanları dinleyince tüylerim diken, diken oldu. Demek ki aldatanın aldandığının en gerçek örneği bu olduğu açıkça ortadaydı!”

Tabi bu arkadaşın anlattığı örnek, yaşanan olaylardan sadece biri!

Haram ile atılan bina temeli çürük olur. ufak bir sarsıntı ile yerle bir olur!