Ramazan ayında yiyecek tüketiminin azalması gerekirken aksine artması, bir ibadet ayı olan Ramazan ayında israfın üst düzeye çıkması düşündürücüdür. Yaşadığımız dönemde ülkemizde ve birçok ülkede gıda maddelerini her zaman bulabilmekte pek sıkıntı bulunmamaktadır. Herkes istediği gıda maddesini kolaylıkla bulabilmektedir. Bu nedenle Ramazan günleri ile diğer günler arasında alışveriş açısından fark yoktur. Ramazanda da diğer günlerde ne kadar ihtiyaç varsa o kadar yiyecek alınmalı. Hatta daha da az olmalı.Çünkü Ramazanda oruç münasebetiyle daha az yemek yenilecektir.Ramazan ayı dışında yemek hazırlığı nasıl yapılıyorsa Ramazan ayında da aynen devam etmelidir.İnsanların bu telaşı sanki bir kıtlık olacağı imajını oluşturmaktadır.Özellikle zenginlerin erzak paketi hazırlatarak yoksul ve fakirlere bu ay içerisinde dağıtması bunun bir örneğidir.Çünkü bu durum sadece Ramazan ayına tahsis edilmemeli senenin diğer aylarına da yaygınlaştırılmalıdır.Aslında ihtiyaç sahiplerine erzak paketi yerine erzak fişi verilerek alışverişte ne alacakları kendilerinin tercihine bırakılmalıdır.İnsanların Ramazan ayında daha fazla tüketim içerisine girme çabası Ramazan ayını bereket ayı olmaktan çıkartıp kıtlık ve yokluk ayı şekline sokmaktadır. Dünyada her gece en azından binlerce insan aç ve susuz olarak uyurken hatta hayatını kaybederken, Müslümanların bir kısmınında oruçlu olduğu günün büyük bir kısmını iftar sofrasında yenilecek yemeklerin planlamasını yaparak geçirmesi, çeşit çeşit yemekler hazırlamaları, sofraları bu yemeklerle donatmaları, iftar sofralarını adeta yemek fuarı şekline dönüştürmeleri ve bunu ”On bir ayın sultanı Ramazan ayı için yapıyoruz demeleri” oruç ibadetinin ruhu ile peygamber ahlakı ve sünnetiyle asla bağdaşmamaktadır. Çünkü rahmet peygamberi üç gün üst üste karnını doyurmamıştır. İftarını ise çok zaman birkaç hurma ve su ile yapmıştır. Oruç ibadetini idrak ederken ibadetin amacından uzak ”açlığımı iftarda fazlasıyla telafi ederim” düşüncesinin farkında olmadan nisbeten hakim olduğu görülmektedir. Ramazan ayında ekmek ve yemek israfının normal zamanlara göre birkaç kat artması bunun bir göstergesidir. Her akşam ve sahurda taze ekmek yemek alışkanlığı ve bir gün öncesinden kalan ekmeklerin bayatlamış olması bahanesiyle yenmemesi çöpe atılmasına sebeptir.
Orucun asıl gayesinin insanı “aç” bırakmak olmadığını, insanlara ”açları” anlatmaya çalıştığını bilmemiz gerektiğini, aç olan insanların halini en iyi anlayabilmenin de ancak aç kalmakla mümkün olduğunu ve sahip olduğumuz bütün nimetlerin farkına vararak Allah´a şükretmemiz,hayatın asıl gayesinin ibadet olduğunu düşünmemezi gerektirir.Soframızdaki yemekleri beğenmemek yerine karınlarını doyurmak için çöplerden ekmek toplayan insanların olduğunu da düşünmemiz gerekir.Ramazan orucu,açlık çeken insanları anlayabilmek için bulunmaz bir fırsattır.Ramazan, öğün sayısının yarıya indirilip yemek miktarının iki katına çıkarıldığı,diğer aylardan daha fazla yemek yenen,daha fazla para harcanan,daha fazla israf edilen bir ay değildir.Ramazan,az da olsa yemeğin paylaşıldığı,israfın hiç olmaması gereken bir aydır.Nimetlerin tamamını veren Allah´a hamd etmek O´nun emirlerini yerine getirmekle mümkündür.O halde her zaman Allah´ın “Yiyiniz,içiniz fakat israf etmeyiniz” (Araf-31) emrini sürekli hatırda tutmak suretiyle hayatımızda israfa hiçbir şekilde yer vermemeliyiz.
Ramazan coşkusu, bir eğlence ve gösteriye dönüşmemelidir. İftar sofraları asla israf sofraları haline gelmemelidir. Son zamanlarda bir çok mekanlarda hazırlanan iftar sofraları içinde israfı ve gösterişi barındırmaktadır. Dünyanın birçok bölgesinde insanların başına gelen kuraklık, açlık ve sefalet gibi sıkıntılar aslında tüm Müslümanların ve insanların ibret alması gereken önemli bir durumdur. Bu durum israfın, savurganlığın, har vurup harman savurmanın önüne geçmek için ciddi bir mesajdır. Her şeye rağmen oruç ayı Ramazan, iftar ayına dönüşmemelidir. İftar kelime anlamı itibarıyla oruç açmak anlamına gelmektedir. Bizim iftara gösterdiğimiz hassasiyet aslında sahurda olmalıdır. Orucun başlangıcı sahur yemeği,bitişi ise iftar yemeğidir.Orucun bitişi olan iftara gösterilen ilgi,başı olan sahura gösterilmiyorsa bu durum tekrar gözden geçirilmelidir. Ramazan´ın bereket ayı olabilmesi için Müslümanların bu ayın ruhuna uygun hareket etmeleri gerekmektedir. Ramazanda malımız ve zamanımız en güzel şekilde değerlenmelidir. Ramazan ayında sadece oruca odaklanma, yeme içmeye eğilme ve tüm harcamaları buna yönelik olarak yapmak diğer ibadetlere ve kulluk görevlerine yer vermemek bu ayı değerlendirmemek adeta israf etmektir. Çünkü Ramazan ayı sadece oruç tutmak, sahur ve iftar yapmaktan ibaret bir ay değildir. Ramazan ayına mahsus olan ibadetlerden olan teravih namazını kılmak, fitre vermek,mukabele usulü ile Kur´an-ı Kerim´i hatmetmek, itikaf, tefekkür, tevbe ve istiğfar gibi kulluk görevlerini yerine getirmek suretiyle Ramazan ayına girerken ki kimliğimiz,değerimiz ve maneviyatımız değişmiş ve daha da gelişmiş olarak Ramazandan çıkmalıyız.