Yüce Kur’an’ın işaret ettiği bu husus bakınız eski kutsal metinlerde ve Peygamberlerin hayatında nasıl yer alıyor.

Yüce Kur’an’ın işaret ettiği bu husus bakınız eski kutsal metinlerde ve Peygamberlerin hayatında nasıl yer alıyor.
Bazı İslam kaynaklarına göre (İ.Mace 1/574 ve El Bidaye 1/118) Oruç ibadeti ta Hz. Nuh’a kadar uzanır. Tufan günlerinde Nuh peygamber’in (as) oruçlu olduğu ayrıca Ramazan ve Kurban bayramlarına denk gelen günler hariç bütün seneyi oruçlu geçirdiği bildirilmektedir.
Semavi dinlerden olup aynı zamanda yaşayan dünya dinleri olan Yahudilik ve Hırıstiyanlık ta “oruç” ibadeti ayrı bir önem taşımaktadır. Yahudilerin kutsal kitabı Tevrat’ta oruç tutulması emredilmektedir. Yahudiler bazen nefsi kırmak, köreltmek, bazen nefse cefa vermek, bazen de Allah’a yaklaşmak için tutmaktadırlar. En önemli oruç Yahudiler için  “Yom Kippur” orucu denilen kefaret orucudur ki mağfiret günü tevbe günü diye bilinen, 10 Tişrin yani Ekim ayının son gününe tesadüf eden gün tutulan oruçtur. (Tevrat, Çıkış babı 34/18)
Yine Tevrat’a göre Hz.Musa (as) Turisina’da kaldığı kırk gün kırk geceyi de oruçlu geçirmiştir. Ayrıca Yahudi geleneğinde kişilere göre önemli günlerde veya o olayın yıl dönümünde de nafil /fazladan oruç tutma geleneği vardır. Yahudilikte yalnız Cumartesi günü /Sebt günü oruç tutmak yasaktır. İslam’da da yalnız Cuma ve Cumartesi günü oruç tutmanın mekruh olduğunu İslam alimleri  bir hadise dayanarak söylemektedirler.(Ebu Davut2/805)
Yahudilikte “süküt /susma orucu diye de bir oruç vardır. Bazı dindar ve zahit Yahudiler sabahtan akşama kadar hiç kimse ile konuşmadan sükut etmekte ve bununla Hz. Meryem’in sünnetini yerine getirmekte oldukları inancı vardır. İslam bu susma orucu nu tasvip etmemiştir. Ebu Davut’ta geçen bir hadise göre Allah Rasulü (as)  Akılbaliğ olduktan sonra yetimlik yoktur, bir gün susarak geceye kadar oruç tutmak toktur buyurmuştur.” (Ebu Davut  3/293)
Yahudilikte oruç’un müddeti genelde şafağın sökmesinden, ilk yıldızın doğmasına kadar olan zamandır. Bazı oruçlar bir akşamdan diğer akşama kadar devam eder. Oruç ve diğer ibadet yaşı da 12’dir. Bu yaşa gelen bir çocuk şeriatın oğlu sayılır ve her türlü ibadet ile mükelleftir. İslami öğretideki erkek çocukların 12 yaşında mükellef olmaları hususu herhalde israiliyyat olsa gerektir. İslam, oruç için ve diğer ibadetler için kesin bir zaman sınırlaması getirmemiş, buluğ çağına ermeyi, sağlıklı olmayı ve seferi olmamayı şart koşmuştur.
Hırıstiyanlıkta “oruç” ibadeti Kur’an’ın bildirdiğine göre farzdır. Hırıstiyan kaynaklarına göre ‘oruç ’ kilisenin üçüncü emridir. Ancak oruçla ilgili meseleler bir hayli karışıktır. Ramazan’a muadil bir ayda oruç tuttukları, fakat pek sıcak bir mevsime tesadüf etmesi sebebiyle zamanının değiştirip bundan dolayı da on gün ilave ettikleri, daha sonraları oruçun vasfında da değişiklik yaparak, bazı yiyecekleri yiyip bazılarını yememek suretinde bir perhize dönüştürdükleri İslam tefsir kitaplarında yazılıdır. (Taberi ve Hak Dini ilgili ayetler).
Hz. İsa (as) nın kendisine peygamberlik verilmeden önce kırk gün oruç tutarak Yahudilerin “keffaret orucunu” samimiyetle tuttuğu kaydedilmektedir. İncillerin ortak ifadesine göre Hz. İsa; oruç hakkında çok muhteşem beyanlarda bulunmuştur;“Oruç tuttuğunuz zaman iki yüzlüler gibi surat asmayın. Zira onlar oruç tuttuklarını insanlar görsünler diye suratlarını asarlar.
Doğrusu şudur ki; onlar oruçun karşılığını aldılar. Fakat sen oruç tuttuğun zaman başına yağ sür ve yüzünü yıka. (sabırlı ol) Ta ki insanlara değil, gizlide olan Allah’a oruçlu görünesin ve gizlide gören Allah senin mükafatını ödeyecektir. (Matta, Markos, Lıka İncilleri-A.Osman Ateş Ehli Kitap örf ve adetleri)
Hz.Rasüllahın (as) “Adem oğlunun bütün amelleri /işleri kendisi içindir. Yalnız ORUÇ benim için tutulur ve onun mükafatını da ben veririm” sözü ile ne kadar örtüşen bir ifade. Peygamberler hep birbirlerini tasdik eden onaylayan şeyler söylemişlerdir. Bu hadisler bunun en açık delilidir. Bu tarihi bilgileri burada keserek İslamın oruç ibadetine dönelim...