Sözlükte yaklaşmak, Allah’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamına gelen kurban, dinî bir terim olarak, Allah’a yaklaşmak ve O’nun rızasına ermek için ibadet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder. Kurban Bayramında kesilen kurbana udhiyye, hacda kesilen kurbana ise hedy denir.
2-Kurbanın hükmü nedir?
Mezheplerin çoğuna göre (Şafii/Maliki/Hanbeli) udhiyye kurbanı kesmek sünnettir. Hanefî mezhebinde ise tercih edilen görüş, kurbanın vacip olduğudur. Kurban,-fıkhî hükmü ne olursa olsun, Müslüman toplumların belirli simgesi ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri özellikle milletimizin dini hayatında önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir müslümanın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir.
(Şafiîlere göre, kurban, sadece bir şahıs için sünnet-i ayndır. Bir aile halkı için ise, sünnet-i kifayedir. Ailenin geçimini sağlayan kimse, kurban kesince artık diğerlerinin üzerinden sünnete uyma borcu düşer.)
3-Kurbanın dinî dayanağı nedir?
Kurbanın meşru oluşu Kur’an-ı Kerim, Sünnet, İslâm âlimleri ve İslâm ümmetinin görüş birliği (icmâ) ile sabit bir ibadettir. Söz konusu ayetler Sâffât, 37/107; Hacc, 22/28,34,36,37 numaralı ayetlerdir.
Hz. Peygamber (s.a.s) de, kurbanı bir ibadet olarak kabul etmiş ve bizzat kendisi de kurban kesmiştir. Hz. Peygamber (s.a.s)’in meşru kılınmasından itibaren vefat edinceye kadar her yı kurban kestiği bilinmektedir.
Sahih hadis kaynaklarında yer alan rivayetlerde, Hz. Peygamber (s.a.s), kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu, kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın boynuzu, tırnağı da dâhil olmak üzere her şeyininkişinin hayır hasenesine yazılacağını ifade edip; bu ibadetin Allah rızası için yapılmasını tavsiye etmiştir.
Hicretin ikinci yılından itibaren bugüne kadar bütün Müslümanların kurban kesmeleri, bu konuda bir icma-ı ümmet olduğunu göstermektedir.
4-Kimler kurban kesmekle yükümlüdür?
Akıllı ,ergen, dinen zengin sayılacak kadar mal varlığına sahip ve mukim olan her Müslüman kurban kesmekle yükümlüdür. Bu özelliklerin hepsine sahip olan kişi Allah’ın kendisine bahşetmiş olduğu nimetlere şükran ifadesi ve Allah yolunda fedakarlığın nişanesi olarak kurban kesmelidir.
5-Dini ölçülere göre zengin kimdir?
İster artıcı olsun isterse olmasın temel ihtiyaçlarından ve borcundan başka 80.18 gr. Altın veya bunun değerinde para veya eşyaya sahip olan kişi dinen zengindir.
6-Borçlunun kurban kesmesi gerekir mi?
Kurban, zorunlu ihtiyaçları ve borçları dışında belirli miktarda mala sahip olan kişiye vaciptir. Hz. Peygamber (s.a.s) imkan bulduğu halde kurban kesmeyenlerle ilgili ağır ifadeler taşıyan hadisiyle (İbn Mâce, Edâhi, 2), bir taraftan kurban ibadetinin imkan bulmaya, güç yetirmeye bağlı olduğunu ifade ederken, bir yandan da güç yetirenin kurban kesmesinin gerektiğine işaret etmektedir. Buna göre kurban ibadetiyle yükümlü olabilmek için belli bir malî imkâna sahip olmak gerekir. Kişinin malı olmakla birlikte borçlu da olsa ve borcu ile asli ihtiyaçları çıktıktan sonra nisap miktarı malı kalsa asli ihtiyaçları çıktıktan sonra nisap miktarı malı kalsa o kişi kurban keser. Fakat temel ihtiyaçları ve borçları için ayıracağı para haricinde bu kadar bir mala sahip olmayan kişinin kurban kesmesi gerekmez.
7-Kredi kartıyla kurban satın almak caiz midir?
Kurban kesmekle mükellef olan şahıs, satın alacağı hayvanın bedelini peşin olarak verebileceği gibi, vadeli veya taksitli olarak da verebilir. Bu bağlamda bedelin kredi kartıyla ödenmesi kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Ancak kredi kartı borcunu, ödeme tarihinde ödemek ve gecikmeden kaynaklanan faizli işleme düşmemek gerekir. Kredi kartı ile taksitli kurban alırken, taksit yapma karşılığında bankaya ilave bir ücret ödenmesi durumunda ise, kesilen kurban geçerli olmakla birlikte, faizli işlem sebebiyle ayrı bir günah söz konusu olur.
8-Taksitle kurban alınabilir mi?
Vadeli satış caizdir. Taksit, borcun ödenmesinin belirli birkaç zamana vadeli olarak geciktirilmesidir. Buna göre taksitlendirme yolu ile satın alınan bir mala, satın alan sahip olduğuna göre, bu yolla alınan bir hayvanın kurban edilmesinde bir sakınca yoktur.
9-Banka kredisiyle kurban kesilebilir mi?
İster vacip olduğu için, isterse nafile olarak kurban kesen birisinin kurbanını peşin alabileceği gibi, borçlanarak da satın alabilir.Bu, kurbanın sıhhatine engel teşkil etmez. Fakat kredi alması durumunda faiz ödeyecekse, faiz verme yasağını işlediği için günaha girmiş olur. Maddi durumu iyi olmayan kişinin böyle yöntemlere başvurması yerine kurban kesmemesi daha uygun olur.
10-Bayanlar kurban kesebilir mi?
Hayvan kesiminde, gerekli yeterlilik ve şartları taşıyan kişi bayan olsun, erkek olsun kurban kesebilir.
11-Kurbanlık hayvan bayıltılarak kesilebilir mi?
Ölmeden kesilmesi şartıyla, ihtiyaç halinde veya hayvana eziyet vermemek amacıyla kurbanlık hayvanın uygun tekniklerle bayıltılmasında bir sakınca yoktur. Ancak hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenmez.
12-Kurban keserken abdestli olmak şart mıdır?
Kurban kesen kişinin abdestli olması şart değildir. Ancak kurban bir ibadet olduğu için kesen kişinin abdestli olması daha faziletlidir.
13-Kurban kesim vakti ne zaman başlar ve biter?
Kurban kesim vakti, bayram namazı kılınan yerlerde bayram namazı kılındıktan sonra; bayram namazı kılınmayan yerlerde ise, fecirden (sabah namazı vakti girdikten) sonra başlar. Hanefilere göre bayramın 3. Günü akşamına kadar devam eder. Şâfilere göre ise 4. Günü de kurban kesilebilir. Ancak kurbanın gündüz kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir.
14-Teşrik tekbirlerinin dini hükmü nedir, bu tekbirleri kimler ne zaman getirir?
Hz. Peygamber (s.a.s)’in, kurban bayramının arife günü sabah namazından başlayarak bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar, ikindi namazı da dahil olmak üzere farzlardan sonra teşrik tekbirleri getirdiğine dair rivayetler vardır.
Buna göre Hanefilerde tercih edilen görüşe göre arife günü sabah namazından bayramın dördüncü günü ikindi namazına kadar 23 vakit, her farz namazın ardından teşrik tekbiri getirmek, kurban kesmemiş olsa bile kadın erkek her müslümana vaciptir. Teşrik günlerinde kazaya kalan namaz kaza edilirken teşrik tekbirleri de kaza edilir. Teşrik günleri çıktıktan sonra kaza edilmeleri halinde ise tekbir getirilmez. Namaz kaza edilmedikçe tekbirler kaza edilmez. Şâfii mezhebine göre ise teşrik tekbirleri sünnettir.
15-Ehl-i kitap olmayan kişinin kestiği kurban helâl midir?
Eti yenen hayvanların etlerinin helal olması için, hayvanı kesecek kimsenin, akıl ve temyiz gücüne sahip, Müslüman veya ehl-i kitaptan olması gerekir. Müslüman veya ehl-i kitap olmayan mecûsî, putperest veya ataistin kestiği hayvanın eti helâl değildir. Bu nedenle onun kestiği hayvan da kurban olmaz.
Her ne kadar ehl-i kitabın usûlüne göre kestikleri helâl ise de, kurban, bir ibadet olduğu için onu bir müslümanın kesmesi uygun olur.
16-Kurban kestikten sonra şükür namazı kılmanın hükmü nedir? Bu namaz nasıl kılınır?
Esas olarak kurban namazı diye bir namaz yoktur. Ancak kişi nafile namaz kılınması mekruh olmayan bir vakitte, sebepli veya sebepsiz dilediği kadar nafile namaz kılabilir. Kurban kesen kişi de böyle bir ibadeti yapma imkânına kayuştuğu için Allah’ın verdiği nimete şükür olarak- bu namazın dinî bir gereklilik olduğu inancı veya kanaati olmamak kaydıyla- iki rekât nafile namazı kılabilir.
------------------------------------------------------------
17-Kesilen kurbanın kanından alına sürülmesi dinimizde var mıdır?
Kesilen kurbanın kanının alına sürülmesinin dinle hiçbir ilgisi yoktur. Güvenilir kaynakların hiç birinde böyle bir bilgi mevcut değildir. Halkımız arasındaki uygulamalara başka kültürlerden girdiği anlaşılmaktadır.
18-Kurban kesmeden onun yerine sadaka vermekle bu ibadet yerine getirilmiş olur mu?
İbadetlerin; şekil, şart rükünleri olduğu gibi hikmetleri, amaçları ve teşri gerekçeleri de vardır. İbadetlerdeki bu özelliklerin birbirinden ayrı düşünülmesi mümkün değildir. Her ibadetin bir yapılış şekli vardır. Hayvanın kesilmesi kurbanın rüknüdür. Kurban ibadeti ancak kurban olacak hayvanın usulüne uygun olarak kesilmesiyle yerine getirilebilir. Bedelini infak etmek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Nitekim Hz. Peygamber (s.a.s) de, kurban meşru kılındıktan sonra her yıl bizzat kurban kesmek suretiyle bu ibadeti yerine getirmiştir.
Hz. Peygamber (s.a.s); kurban bayramında, Allah katında en sevimli ibadetin kurban kesmek olduğunu , kurbanın kesilir kesilmez Allah katında makbul olacağını ve kurban edilen hayvanın her bir parçasının kişinin hayır hanesine kaydedileceğini ifade etmiştir.
Allah Teâlâ’nın rızasını kazanmak niyetiyle, karşılıksız olarak fakir ve muhtaçlara yardım etmek, iyilik ve ihsanda bulunmak da Müslüman’ın önemli vazifelerinden biridir. Zaruret derecesinde ihtiyaç içerisinde bulunan kimseye yardım etmek dinimizde farz kabul edilmiştir. Ancak, bu iki ibadetin birbirinin alternatifi olarak sunulması doğru değildir. Bu sebeple kesme olmadan hayvanı, sadaka olarak bir kişiye vermek kurban yerine geçmez. Aynı şekilde kurban bedelini de yoksullara ya da yardım kuruluşlarına vermek suretiyle, kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz.
19-Kısırlaştırılmış hayvanlar kurban edilebilir mi?
Çeşitli amaçlarla kısırlaştırılmış veya burularak hadım hale getirilmiş hayvanlar kurban olarak kesilebilir. Kurban açısından bu durum herhangi bir eksiklik oluşturmamaktadır.
20-Kurbanlık olarak satın alınan hayvana, daha sonradan başkaları ortak edilebilir mi?
Büyükbaş hayvanlar bir kişiden yedi kişiye kadar ortak olarak kurban edilebilir. Böyle bir hayvan, yedi kişiye kadar ortak olarak satın alınabileceği gibi, alındıktan sonra veya elde bulunan büyükbaş hayvana yedi kişiyi geçmemek kaydıyla başkaları da ortak edilebilir. Bunun için bütün ortaklarının razı olması gerekir. Ebû Hanîfe’den bu konuda, aksi yönde bir görüş de rivayet edilmiştir. Bu bakımdan ihtilaftan kurtulmak için kurbanlık hayvan alınırken ortakların kesin olarak belirlenmesi daha iyi olur.
Bir kimse, tek başına kesmek niyetiyle satın aldığı kurbanlık bir deve veya sığıra sonradan altı kişiyi ortak yapmaya razı olursa, bunu birlikte kurban olarak kesmeleri caiz olur. Ancak bunda kerahat vardır ve mekruhtur. Çünkü o kimse verdiği sözden caymış sayılır. Ortaklarından alacağı parayı da sadaka olarak vermelidir.
Bir görüşe göre de, adam fakir olduğu takdirde başkalarının ortak olmasına razı olamaz. Çünkü onun keseceği bir kurban, bir adak yerindedir. O fakir bu kurbanı satın almakla kendine onu vacip kılmıştır.
Bu nedenle ortaklaşa kurban kesecekler hep birlikte hayvanı satın alırlar veya içlerinden birine satın alması için vekâlet verirler.
21-Kurban kesen kasaba ücret vermek caiz midir? Kurban etinin bir kısmını kesim ücreti olarak verilebilir mi?
Hayvanın kesim ameliyesi bir ibadet değildir. Bu yüzden kurban kesen kasabın ücret alması caizdir. Ancak kurban etinden kesim işini yapan kişinin ücreti verilemez. Çünkü verildiği takdirde, kurban ibadetini yerine getirmek için gerekli maddi külfetin bir kısmı bizzat ibadetin kendisi üzerinden karşılanmış olur. Hz. Ali’nin (r.a) şöyle dediği rivayet edilmiştir: “Rasûlüllah (s.a.s),develer kesilirken başında durmamı, derilerini ve sırtlarındaki çullarını yoksullara paylaştırmamı emretti ve onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve kasap ücretini biz kendimiz veririz” buyurdu. Buradan şunu anlamalıyız ki kurban eti ve derisi karşılığında kurban kesimi yapılamaz.
22-Kurban derisi nasıl değerlendirilmelidir?
Kurbanın derisi, bir fakire veya hayır kurumuna verilmelidir. Hz Peygamber (s.a.s) veda haccında Hz. Ali’ye, kurban olarak kesilen develerinin başında durmasını ve bunların derileri ile sırtlarındaki çullarını sadaka olarak vermesini, kasap ücreti olarak bunlardan bir şey vermemesini emretmiştir. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s) bu konuda: “Kurbanın derisini satan kimsenin kurbanı yoktur, yani kurban kesmemiştir.” buyurmuştur. (Et-Tergib ve’t-Terhib,C.2S.156 (Hadisi Hâkim rivâyet etmiştir.) Buna göre kurban derilerinin para karşılığı satılması, kurbanın kesimi veya bakımı için ücret olarak verilmesi caiz değildir. Derinin satılması halinde bedelinin yoksullara verilmesi gerekir.
Ancak kurbanın derisi, bir yoksula veya hayır kurumuna bağışlanabileceği gibi, evde namazlık ve benzeri ev eşyası yapılarak kullanılmasında da bir sakınca yoktur.
23-Kurbanın yenilmeyecek yerleri nerelerdir? Bu organların ne yapılması gerekir?
Etlerinin yenmesi helâl olan hayvanların,-ister kurban olarak ister başka bir amaçla kesilmiş olsun- kanları, ödleri, bezeleri, idrar torbaları, cinsel organları, husyelerini (yumurtalıklarını) yemek tahrimen mekruhtur. Kurbanın veya başka bir amaçla kesilen hayvanın yenilmeyen kısımlarını toprağa gömme, sağlık ve çevreyi temiz tutma açısından öncelikli olmakla beraber çevreyi kirletmemek kaydıyla, kedi ve köpek gibi hayvanlara da verilebilir.
24-Kişi beslediği ve kurban olarak kesmeyi karalaştırdığı bir hayvanın sütünden veya gücünden yararlanabilir mi?
Bir kimse, kendi evinde besleyip büyüttüğü bir hayvanı, kurban olarak keseceğine karar verse; bu hayvanın gücünden veya dişi ise sütünden yararlanabilir. Fakat kurban olarak alınan bir hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak uygun değildir. Çünkü bu durumda hayvan satın alınmasından itibaren kurbanlık olarak belirlenmiş olmaktadır. Şayet böyle bir hayvandan yararlanılmışsa, yaralanma bedeli sadaka olarak verilmelidir.
25-Hac ibadetini yapan kişi, ayrıca memleketinde de kurban kesmekle yükümlü müdür?
Hac için ihramda olan kişi Mekke’de seferi ise kendisine udhiyye kurbanının vacip olmadığı konusunda ittifak vardır. Seferî olmaması halinde ise udhiyye kurbanının vacip olup olmadığı konusunda Hanefî fakihleri arasında ihtilaf vardır.
Günümüzde tercih edilen görüşe göre haccetmekte olan kimse, ister seferi olsun ister olmasın kurban kesmekle yükümlü olmaz. Uygulama da bu yöndedir. Ancak yolcu hükmünde bulunan kimsenin tek başına veya mukimlerle birlikte kurban kesmesin bir engel de yoktur.
Şâfii mezhebine göre ise udhiyye kurbanı, seferi olsun yada olmasın, hacda bulunsun yada bulunmasın, imkân bulunan herkes için sünnet-i müekkededir.
26-Yolcunun kurban kesmesi gerekir mi?
Yolcu olan (seferî) kurban kesmekle mükellef değildir. Ancak kesmesi halinde sevap kazanır. Kişi, kurbanını ikamet ettiği yerde kesebileceği gibi, bayram dolayısıyla veya başka bir sebeple gitmiş olduğu yerde de kesebilir. Seferî olması, kurban kesmesine ve kestiği kurbanın makbul olmasına engel değildir.
Seferî iken kurban kesenler; bayram günleri içinde memleketlerine dönerlerse, yeniden kurban kesmeleri gerekmez. Yine kurban bayramının başında mukim iken sefere çıkana da vacip olmaz. Sefer halinde iken kurban kesmeyip de bayram günlerinde memleketlerine dönenlerin, kurban kesmeleri gerekir.
Bu nedenle başta Şafiî mezhebi olmak üzere kurbanın sünnet olduğu görüşünde olanlara göre, seferîlik durumunda da geçerlidir.
27-Akika, adak, udhiyye ve nafile kurbanlar için aynı büyükbaş hayvana ortak olunabilir mi?
Ortak kesilen kurbanlarda, hissedarlardan her birinin kurbanlarını aynı maksat için kesmiş olmaları gerekmez. Ortakların hepsi, yönleri değişik olsa bile, buna kurban niyetiyle katılmak durumundadırlar. Ortakların her birinin ibadet niyetiyle katılmış olması kaydıyla bir kısmı udhiyye, diğer bir kısmı ise adak, akîka, nafile kurbanı olarak niyet edebilirler. Fakat ortaklardan biri herhangi bir ibadet niyetiyle değil de, et almak maksadıyla katılmış olsa, bu sahih olmaz ve diğerleri de niyet etmiş oldukları kurbanı kesmiş sayılmazlar. Ortaklaşa kurban kesenlerden bir kısmı edâya, bir kısmı da kazaya niyet ederse, bu kurbanın tamamı da, kesenler ve yakınları tarafından yenmez, sadaka olarak dağıtılır.
---------------------------------------------
28- Hangi kurbanların eti mutlaka yoksullara dağıtılması gerekir?
Bazı kurbanlar vardır ki, bunların etinin tamamen yoksullara dağıtılması veya yedirilmesi gerekir. Bu kurbanlar şunlardır:
a) Adak kurbanı: Bu kurbanı, adayan kişinin kendisi, fakir de olsalar çocukları ve onların çocukları, anne ve babasıyla her iki taraftan dedeleri ve büyük anneleri, akrabalarından geçimleri üzerine borç olan kimseler ile, zengin olanlar bu kurban etinden yiyemezler, bunun, kesildikten sonra tamamen yoksullara dağıtılması gerekir.
b) Bir kimsenin hayatta iken, yaptığı vasiyeti üzerine, öldükten sonra varisleri tarafından malının üçte birinden kesilen kurban.
Bu kurbandan da ölünün varisleriyle zenginler yiyemezler. Bunun da yoksullara dağıtılması gerekir. Ancak ölünün vasiyeti olmaksızın varisleri tarafından ölü için kesilen kurban böyle değildir. Bu kurbandan onu kesenler de yiyebilirler.
c) Kurban günlerinde herhangi bir sebeple kesilmeyen ve sadaka olarak verilmesi gereken kurban.
Bu kurban da yenmez, yoksullara sadaka olarak dağıtılması gerekir.
d) Ortaklaşa kurban kesenlerden bir kısmı edâya, bir kısmı da kazaya niyet ederse, bu kurbanın tamamı da, kesenler ve yakınları tarafından yenmez, sadaka olarak dağıtılır.
29- Kurbanlık hayvan tartıyla alınabilir mi?
Kurbanlık hayvan, kilo birim fiyatı belirlenmek suretiyle canlı olarak alınıp-satılabilir. Ayrıca, toplumda herhangi bir aldatma, kargaşa ve ihtilafa yol açmayacak şekilde yaygın bir uygulama varsa, kurban edilmek üzere satın alınmak istenen hayvanın et birim fiyatı önceden belirlenmek şartıyla, kesildikten sonra eti tartılarak parasının ödenmesi yoluyla da satılabilir.
Esas olarak İmam Ebû Hanife’nin yaklaşım tarzına aykırı olan bu satış işlemi, İmameyn’in yaklaşım tarzına göre caiz görülebilir. Zira satış akdi esnasında sadece kilo birim fiyatı belli olan ve kilo miktarı belli olmayan bu satış uygulamasındaki belirsizliği gidermek satıcı ve müşterinin elindedir. Ancak bu şekilde satışın geçerli olması içi kesimden önce taraflar arasında akdin tamamlanması ve et kilo fiyatının belirtilmesi; kesimden sonra da miktarındaki belirsizliğin aldatmaya ve ihtilafa götürmeyecek şekilde belirlenmesi gerekir. Ayrıca kurbanın kelle, paça, sakatat gibi bazı yerlerinin satıcıda kalması için şart koşulmamalıdır.
30- Satın alınan kurbanlığın ölmesi, çalınması, kaybolması ve sonradan hayvanın kurban olmasına engel bir kusurun meydana gelmesi durumunda ne yapılmalıdır?
Satın alınan kurbanlığın kesilmeden önce ölmesi durumunda satın alan kişinin ekonomik durumuna göre farklı hükümler uygulanır. Şayet varlıklı ise, yenisini alıp onu keser. Çünkü kendisine vacip olan kurbanı kesmiş değildir. Fakat yoksulsa yenisini almasına gerek yoktur. Çünkü yoksula kurban vacip değildir, satın almakla, satın aldığı hayvanı kendisine vacip kılmıştır. Aldığı hayvan ölünce vücûbiyet düşer ve yenisini almak gerekmez.
Zengin kimsenin aldığı kurban kaybolduktan veya çalındıktan sonra yerine başkası kurban edilmiş olsa ve ondan sonra da kaybolan kurban bulunsa bunu da kesmesi gerekmez. Çünkü üzerine düşen vacibi yerine getirmiştir. Fakat bu duruma düşen fakirin o bulunan kurbanı kesmesi gerekir; çünkü fakirin satın aldığı kurban, kurban olmak üzere belirlenmiştir; kendisine vacip olmadığı halde, bunun kurban olmasını kendisine gerekli kılmıştır.
Kurban için alınan hayvan çalındıktan veya kaybolduktan sonra onun yerine başkası alınıp ondan sonra nahr (kurban kesme) günleri içinde bulunsa, bakılır: Sahibi zengin ise bu iki kurbandan dilediğini keser. Ancak sonradan almış olduğu hayvanın kıymeti ilk hayvandan daha az olur da bunu kesmiş olursa, aradaki kıymet farkını sadaka olarak vermesi gerekir. Fakat sahibi fakir ise o iki hayvanı da kesmesi gerekir. Çünkü bu kurbanlar fakir hakkında adak yerindedir. Başka bir görüşe göre de, bunlardan sadece birini kesmesi yeterlidir.
Kaybolan kurbanlık yerine alınan ikinci kurbanlık hayvan bayram günlerinde kesilmemiş olsa ve bayram günlerinden sonra kaybolan önceki yayıp kurban bulunsa, bunların sahibi hiç birini kesmez, bunların en kıymetlisini sadaka olarak verir.
Kurban bayramında kesilmek üzere satın alınmış kurbanlık hayvan, kurban kesme günlerinde kesilmemiş olsa, o hayvan mevcutsa canlı bir şekilde aynını sadaka olarak bir yoksula vermek gerekir. Helak olmuşsa kıymetini sadaka olarak fakirlere vermek icap eder, ertesi seneye bırakılamaz.
Kurban kesmekle yükümlü olan bir kimsenin satın aldığı kurbanda sonradan kurban edilmeye engel bir kusur meydana gelse, yerine başkasını alıp kesmesi gerekir. Fakit fakir bir kimsenin aldığı kurban böyle kusurlanırsa, yine kurban olarak kesilmesi caiz olur, yerine başkasını kesmesi gerekmez. Hatta böyle kusurlu bir hayvanı alıp kurban kesmesi de yeterli olur. Çünkü bu kurban o fakir için bir nafiledir. Nafileler ise, genişlik ve kolaylık vardır.
(Üç İmama göre, zengin için de yeterli olur. Başka bir kurban almaya gerek yoktur.)
Bir kimse aldığı kurbanlık hayvanı satıp onun yerine dengini almış olsa, İmam Ebû Yusuf’a göre caiz olmaz. Çünkü bunun aynına Allah’ın hakkı geçmiştir. Fakat İmam Azam ile İmam Muhammed’e göre, bu kerahatle caizdir.
31- Gebe hayvanın kurban edilmesi caiz midir? Kurbanlık hayvanın kurban edilmeden önce doğurrması durumunda ne yapılmalıdır?
Karnında yavrusu bulunan hayvanlardan kurban olarak da etlik olarak da kesilmesi uygun değildir. Ancak kesilmesi durumunda da kurban yerine gelmiş olur. Kurban edilmek üzere belirlenen gebe bir hayvan kurban edilmeden önce iki yol izlenir: Ya o yavru da annesiyle kesilir, fakat sahibi etini yemez, yoksullara verir. Yerse kıymetini sadaka olarak verir. Yerse kıymetini sadaka olarak vermelidir. Ya da kesilmez ve yavrunun kendisi ya da değeri fakirlere sadaka olarak verilir.
Yavru, anne rahminde iken anne kesilirse, bu yavrunun etinin yenilip yenilmeyeceği konusu fukaha arasında ihtilâflıdır. Bu ceninin ister kılları çıkmış olsun ister olmasın, İmam Ebû Hanife’ye göre yenilmez, İmam Şafiî, Ebû Yusuf ve Muhammed’e göre yaratılışı tamamlamışsa yenilir.
32-Besmele kasten terk edilirse, kurbanın eti yenir mi?
Besmele kasten terk edilirse, bu kurbanın eti yenmez. Kurban sahibinin eli hayvanı kesenin eli üzerinde olarak hayvanı kesecek olsalar, her ikisinin de Besmele çekmesi gerekir. Bunlardan biri Besmele’yi terk ederse, hayvanın eti yenmez. Fakat unutularak terk edilirse, böyle kesilen hayvanın eti yenir. Çünkü unutularak yapılan kusurlar bağışlanmıştır.
(İmam Şâfiîye göre, hayvanı sadece boğazlamak yeterlidir. Besmele çekilmesi bir müekked sünnettir. “Bismillâh” denmese de, kesilen hayvanın eti yenir, haram olmaz. Bu görüş, Ebû Hüreyre ile İbnî Abbas’dan (radıyallahü anhüm) rivayet edilmiştir. Ancak bu görüş diğer müctehidler tarafından kabul edilmemiştir. Bununla beraber Şafiîlerce de, besmeleyi terk etmek mekruhtur.
33-Ölmüş bir kimse adına kurban kesilebilir mi?
Dinimizde ölü kurbanı veya kabir kurbanı diye bir kurban çeşidi yoktur. Ancak sevabı ölüye bağışlanmak üzere kurban kesilebilir. Ayrıca, kurban borcu olup, hayatta ikin vasiyet eden kişinin bıraktığı miras yeterli ise mirasçıları tarafından vasiyetin yerine getirilmesi gerekir. Tâbiînden olan Haneş’den rivayet edildiğine göre o şöyle demiştir: “Ben Ali’yi (r.a) iki koçu (birden) kurban ederken gördüm. De kendisine; ‘Bu da nedir?’ diye sordum. ‘Resulullah (s.a.s) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum cevabını verdi.
Bu rivayette Hz. Ali, kurbanı kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber (s.a.s)’in kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu hadis, eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delalet etmez.
Buna göre vasiyeti yoksa ölen kimseler için mirasçılarının kurban kesmeleri gerekmez. Ancak bir kimse, sevabını ölmüş bulunan anne veya babasına yahut diğer yakınlarına bağışlamak üzere, çeşitli hayır kurumlarına, fakir ve muhtaç kişilere bağışta bulunabileceği gibi, kurban da kesebilir. Ölenin kendisi için kurban kesilmesine dair bir vasiyeti yoksa kesen kimse, bu kurbanın etini fakirlere yedirebileceği gibi, kendisi ve zenginler de yiyebilir. Ancak ölen kişinin vasiyeti varsa, tamamen fakirlere yedirilmesi veya dağıtılması gerekir.
--------------------------------
34-Kurbanı rüknü nedir?
Kurban kesmenin rüknü kan akıtmaktır. Hayvan boğazlanmadıkça vacip olan kurban ibadeti yerine getirilmiş olmaz. Onun için kurbanlık hayvanın kesilmeden sadaka olarak verilmesi caiz olmaz. Fakat alınan kurban herhangi bir sebeple, bayramın kurban kesme günlerinde kesilmezse, bunu diri olarak sadaka verilmesi gerekir. Çünkü bu halde, kan akıtma işi sadakaya dönüşmüş olur. Artık bunun etinden sahibi yiyemez.
35-Kurbanın sahih olmasının şartları nelerdir?
Kurbanın sahih olmasının şartları şunlardır:
a) Kurban edilecek hayvanda, kurban olmasına engel kusurların bulunmaması.
b) Kurbanın vaktinde kesilmiş olması.
Kurban kesme günleri, bayram namazı kılınan yerlerde namazdan sonra olmak üzere, bayramın ilk üç günüdür. Arefe günü veya bayramın ilk üç gününden sonra kurban kesilmez. Şâfilere göre ise 4. Günü de kurban kesilebilir. Ancak kurbanın gündüz kesilmesi uygundur. Bayramın birinci günü kesmek daha faziletlidir. Nitekim bir hadis-i şerifte: “Bugünümüzde bizim için ilk yapılacak şey namaz kılmaktır. Ondan sonra (evlerimize) dönüp kurban kesmek olacaktır. Her kim böyle yaparsa, sünnetimize uygun iş yapmış olur. Kim önce kurban keserse, oda ancak ailesine sunduğu bir ettir, kurbandan bir şey değildir.” buyurulmuştur. (Buhârî Adahî, 1; Müslim, Adahî, 1)
36-Ailede zengin olan karı-kocadan her birinin ayrı ayrı kurban kesmesi gerekir mi?
İbadetlerde sorunluluk ve bu sorumluluğun bir neticesi olan ceza ve mükâfat da bireyseldir. İslâm dininde aile fertleri arasında mal birliği değil, mal ayrılığı esası vardır. Bir aile içinde karı, koca ve çocuklardan her birinin malı ayrı ayrı belirlenmişse kendilerine aittir. Bu itibarla aile fertlerinden karı, kaca ve yetişkin çocuklardan kimin borcu ve temel ihtiyaçları dışında 80.18 gr. (20 miskal) altını veya bu miktar altın değerinde parası veya artıcı olmasa bile nisaba ulaşan fazla malı ve eşyası varsa o kimse zengin olur. Bu şartlara göre aile fertlerinden dinen zengin sayılan biri, fıtır sadakası vermekle mükellef oldukları gibi, kurban bayramında da Hanefilere göre kurban kesmekle yükümlüdürler. Şafiî mezhebine göre ise aile için bir kurban kesmek sünnet-i kifayedir. Dolayısıyla aileden birisinin kurban kesmesiyle hepsi için bu sünnet yerine getirilmiş olur.
37-İki yaşını bitirmeyen ancak kapak atmış olan sığır cinsi büyükbaş hayvanların kurban edilmeleri caiz midir?
Sığır cinsi büyükbaş hayvanların kurban edilebilmesi için, en az iki kamerî yaşlarını bitirmeleri gerekir. Buna göre iki yaşını bitirdikleri kesin olarak bilinen sığır cinsi büyükbaş hayvanların kapak atmamaları, bu hayvanların kurban olmalarına engel olmaz. Yine kapak attığı halde henüz iki kamerî yaşını doldurmamış olan büyükbaş hayvanlar da kurban olarak kesilemezler.
Ancak doğumu kesin olarak bilinmeyen sığır cinsi büyükbaş hayvanlar için kapak atma denilen iki dişin çıkması, o hayvanın kurban edilmesi için bir ölçü olarak kabul edilebilir.
38-Bir grup oluşturarak aralarında para toplayıp Hz. Peygamber yada başkası adına kurban kesilebilir mi?
Dinimizde böyle bir uygulama yoktur., Bunu yapılması gereken ir ibadet gibi görülmesi doğru değildir. Çünkü Allah ve Resulünden nakledilmeyen bir uygulamayı ibadet gibi telakki etmek ve ona dînîlik vasfı vermek bid’attir. Her bid’at de Hz. Peygamber (s.a.s)’in nitelemesiyle delâlettir.
Hz. Ali’den rivayet edilen “Resulullah (s.a.s) (sağlığında) kendi yerine bir kurban kesmemi vasiyet etti. İşte ben de onun yerine kurban kesiyorum.” Şeklindeki haber, bu uygulamaya delil olamaz. Çünkü Hz. Ali, kurban kesme gerekçesi olarak Hz. Peygamber (s.a.s)’in kendisine bunu vasiyet etmesini göstermiştir. Dolayısıyla bu rivayet eğer vasiyeti yoksa ölü adına kurban kesileceğine delâlet etmez.
39- Şükür, adak ve akika kurbanı ne demektir?
Bir kimse arzu ettiği bir amaca ulaşması veya bir nimete kavuşması sebebiyle şükür kurbanı kesebilir. Ancak böyle bir nimeti elde eden kişinin, adakta bulunmadığı sürece, kurban kesmesi zorunlu değildir. Ayrıca Hanefî mezhebine göre temettu veya kıran haccı yapan kişilerin, aynı mevsimde hac ve umreyi beraberce yaptıkları için Harem bölgesinde kestikleri kurban şükür kurbanıdır.
Kurban adayan kişinin kurban kesmesi vaciptir. Eğer kişi adağını bir şartın gerçekleşmesine bağlamışsa, bu şart gerçekleşince kesmesi gerekir. Adak kurbanının etinden adak sahibi, usul ve furûu (neslinden geldiği ana, baba, dede ve nineleri…ile kendi neslinden gelen çocukları ve torunları..) yiyemeyeceği gibi, zengine de yediremez. Eğer kendisi yemek ister veya bu sayılanlardan birisine yedirmek isterse, o eti tartıp rayiç bedelini yoksullara vermesi gerekir.
Yeni doğan çocuk için şükür amacıyla kesilen kurbana,”akîka” adı verilir. Akîka kurbanı kesmek sünnettir. İbn Abbas’tan (r.a) rivayet edildiğine göre Resulullah (s.a.s) Hasan ve Hüseyin için birer akîka kurbanı kesmiş ve bir hadisinde şöylebuyurmuştur: “Her çocuk (doğumunun) yedinci gününde kendisi için kesilecek akîka kurbanı karşılığında rehine gibidir. Akîka kurbanı kesildikten sonra çocuğun başı traş edilir ve ona isim verilir.”
Bu açıdan akîka kurbanı, çocuğun doğduğu günden bulûğ çağına kadar kesilebilirse de doğumunun yedinci günü kesilmesi daha faziletlidir. Aynı günde çocuğa isim verilmesi ve kesilen saçı ağırlığında altın veya değeri miktarınca sadaka verilmesi müstehaptır.
40-Hangi hayvanlardan kurban olur?
Kurban; koyun, keçi, sığır, manda ve deveden olur.
Bu hayvanların erkekleri kurban edilebileceği gibi, dişileri de kurban edilir.
Bunlardan devenin 5, sığır ile manda’nın 2 ve koyun ile keçinin bir yaşını doldurmuş olmaları gerekir. Ancak koyun 6 ayı tamamladığı halde, bir yaşını doldurmuş gibi gösterişli olursa bu da kurban edilebilir. Keçi olmaz, onun mutlaka yaşını doldurması lâzımdır.
Bu hayvanların dışında hiçbir hayvanın (tavuk, horoz ve hindi gibi…)kurban edilmesi sahih olmaz. Bir koyun veya keçiyi ancak bir kişi kurban edebilir. Fakat sığır, manda ve deve, yedi kişiye kadar ortaklaşa kurban edilebilir. Yedi kişiyi geçmemek şartıyla ortakların tek veya çift olmalarında bir fark yoktur.
41- Kurban edilmeye mani olan ve olmayan haller nelerdir?
Kurban, bir ibadet olduğu için, kurbanlık hayvanların kusursuz olmaları gerekir. Bazı kusurlar vardır ki bunlar, hayvanın kurban olmasına engeldir. Bu kusurlar şunlardır:
-İki veya bir gözü kör olan,
-Kemiklerinde ilik kalmayacak derecede zayıflamış olan,
-Kesim yerine yürüyüp gidemeyecek kadar topal olan,
-Kulağının ve kuyruğunun üçte birinden fazlası kopmuş olan,
-Dişlerinin yarıdan fazlası dökülmüş olan,
-Memesinin ucu kesilmiş olan,
-Koyun ve keçide bir, sığıda iki memesi kurumuş olan,
-Boynuzlarından biri veya ikisi kökünden kırılmış,
-İlâçla sütü kesilmiş olan,
-Pislik yiyip de bir süre hapsedilip temiz yiyeceklerle beslenmemiş olan,
-Burnu kesilmiş olan,
-Dilinin çoğu kesilmiş olan,
-Ölüm derecesinde hasta olan,
Hayvanlar kurban edilmezler. Ancak, boynuzsuz veya boynuzu biraz kırılmış, dişlerinden biraz dökülmüş olan ile, burulmuş hayvanların kurban edilmesi caizdir. Yaşlılığı sebebiyle sütten ve dölden kesilmiş olan, kulağı yarılmış, delinmiş, kırılmış ve buzağılı olan hayvanları kurban etmek sahih ise de, mekruhtur.
42-Kişi beslediği ve kurban olarak kesmeyi karalaştırdığı bir hayvanın sütünden veya gücünden yararlanabilir mi?
Bir kimse, kendi evinde besleyip büyüttüğü bir hayvanı, kurban olarak keseceğine karar verse; bu hayvanın gücünden veya dişi ise gücünden yararlanabilir. Fakat kurban olarak alınan bir hayvanın kesim öncesinde sütünden ve yününden yararlanmak uygun değildir. Çünkü bu durumda hayvan satın alınmasından itibaren kurbanlık olarak belirlenmiş olmaktadır. Şayet böyle bir hayvandan yararlanılmışsa, yararlanma bedeli sadaka olarak verilmelidir.
43-Kurbanlık hayvan bayıltarak kesilebilir mi?
Ölmeden kesilmesi şartıyla, ihtiyaç halinde veya hayvana eziyet vermemek amacıyla kurbanlık hayvanın uygun tekniklerle bayıltılmasında bir sakınca yoktur. Ancak hayvan henüz kesilmeden, şok etkisiyle ölürse, kurban olmayacağı gibi, eti de yenmez.
44- Kurban keserken nelere dikkat edilmelidir?
Kurban keserken şu hususlara dikkat edilmelidir:
a) Usulüne göre bir kesim yapmış olmak için hayvanın yemek yemek ve nefes borularıyla, iki atardamarından en az birinin kesilmesi gerekir. Bu şekilde yapılan bir kesim sırasında, hayvanın omiriliğinin kesilmesi mekruhtur. Bu konuda etlik kesim ile kurbanlık kesim arasında fark yoktur.
b) Hayvanın canı çıkmadan başının gövdesinden ayrılmamasına özen gösterilmelidir.
c) Kurban edilecek hayvana acı çektirmemeli ve eziyet edilmemelidir. Bu nedenle hayvanlar ehil kişiler tarafından kesilmeli ve kesim işlemi süratli bir şekilde yerine getirilmelidir.
d) Çevre temizliği için gerekli tedbirler alınmalıdır.
f) Aynı şekilde, hayvanların bir diğerinin kesimini görecek şekilde yan yana bulundurulmalarına azami özen gösterilmelidir.
45-Kurbanın eti nasıl taksim edilir?
Deve ve sığır gibi hayvanlar ortaklaşa kurban edildiğinde etleri ortaklar arasında tahmini olarak değil, tartılarak taksim edilir. Ancak bir ailenin fertleri için kurban edilecek olursa bunun etinin taksim edilmesi gerekmez.
Diğer taraftan ortaklaşa kurban kesenler, kurban etini tamamen yoksullara dağıtacak veya bir kuruma verecek olurlarsa bu takdirde de kurban etini taksim etmeleri gerekmez.
Kurban etinin hepsini yoksullara sadaka olarak dağıtmak veya kendisi için ve çoluk çocuğu için alıkoymak caiz ise de, en uygun olanı; kurban etini üçe taksim edip; birini, kurban kesmeyen yoksullara sadaka olarak dağıtmak, bir bölümünü de akraba tanıdık ve komşulara ikram etmek, birini de kendi çoluk çocuğu ile yemektir. Müslüman olan komşulara kurban etinden hediye etmek caiz olduğu gibi, Müslüman olmayan komşulara da vermek caizdir.
Şayet, kurban kesen kimsenin çoluk çocuğu kalabalık ve hali vakti de çok yerinde değilse, kurban etini sadaka ve hediye olarak dağıtmayıp tamamını çoluk çocuğu için alıkoyması daha uygun olur.
46-Vekâlet yoluyla kurban kesilebilir mi?
Kurbanı, kişi kendisi kesebileceği gibi, vekâlet yoluyla başkasına da kestirebilir. Zira kurban, hac ve zekât gibi mal ile yapılan bir ibadettir; mal ile yapılan ibadetlerde ise vekalet caizdir. Nitekim Hz. Ali’nin (r.a)) şöyle dediği rivayet edilmiştir. “Resûlullah (s.a.s), develer kesilirken başında durmamı, onlardan herhangi bir şeyi kasap ücreti olarak vermeyi bana yasakladı ve ‘kasap ücretini biz kendimiz veririz’ buyurdu” (Buhârî, Hac, 120,121) Vekâlet yoluyla kurban kestiren kişi kendi bulunduğu yerde birisine vekâlet verebileceği gibi, başka bir yerdeki kişi veya kuruma da vekâlet verebilir. Vekâlet, sözlü veya yazışlı olarak ya da telefon, internet, e-mail, faks ve benzeri iletişim araçları ile verilebilir. Vekil tayin edilen kişi veya kurum aldığı vekâleti gereği gibi yerine getirmelidir.
Türkiye Diyanet Vakfı tarafından Vekâlet yoluyla kurban kesim organizasyonu kapsamında bu yılki kurban bedelleri, yurt içinde 575 TL, yurt dışında da 400 TL olarak belirlenmiştir. Bu kampanya 03 Ekim 2014 Cuma günü mesai sonuna kadar devam edecektir. Vatandaşlarımız, www.diyanetvakfi.org.tr adresinden online bağış yapabilmenin yanı sıra il ve ilçe müftülüklerine, cami görevlilerine, PTT şubeleri ile Ziraat, Vakıfbank, Halkbank İş Bankası, Akbank, Garanti, Albaraka, Türkiye Finans ve Kuveyt Türk bankaları aracılığıyla da vekalet yoluyla kurban organizasyonuna katılıp vekalet yoluyla kurbanlarını kestirebilecek. Ayrıca 0312 416 90 00 çağrı merkezini arayarak kurban bağışında bulunabileceklerdir.
Şevket BOYRAT
Çeltikçi Mah. Camii İmam Hatibi