Futbolun ülkedeki yerini etkisini bilmeyen yoktur. Son zamanlarda futbol ile uzaktan yakından alakası olmayan tiplerin, futboldaki sevgi bağını, itaat kültürünü, arkadaşlık ortamını kullanaraktan menfaat ilişkisi içerisinde dirsek temasa geçtikleri kişiler vasıtası ile farklı bir miğfere doğru kaydırmaya, kanalize etmeye, çatışma ortamı oluşturmaya, siyasi rant devşirmeye çalıştıklarını şahit oluyoruz. Temastaki kişilere neler vaat edildiği de ayrı bir soru işareti?
Malumunuz gerçek taraftar profili bellidir. Sadece arma forma ilişkisine bağlı kalmadan sevgi bağı, gönül bağı kurarak üzüntüsünü, mutluluğunu bu yola kanalize ederek, birçok boyutta ruhsal ve bedensel bağ kurmuş, bir şekilde takımlarını desteklemeye çalışır. Siyasi veya ticari bir kaygısı olmaz.
Demem o ki içinde bulunduğumuz malum sathı mahal gündem dahilinde seçim arifesinde bu ortamı farklı yollara kanalize etmeye çalışan, rant devşirmeyi amaç edinen, kapalı kapılar ardında bunların senaryosunu yapmış bir kitlenin özellikle siyasilerin olduğu hissiyatı doğuyor içimde.
Düşme kalma potası içerisinde olan şehir takımları vasıtasıyla bu senaryoların uygulamaya geçirdiği kanaatindeyim.
Sosyal medyada özellikle şehir, takım ve camia bazı esas alınan provakatif paylaşımlara şahit olmuşsunuzdur. Sanki aynı kalemden çıkmışçasına. Bunların birçoğunun şehirle, takımla ve camia ile de bağlarının olduğu da şüpheli. Bunların yanında sağduyulu bir kitlenin de olduğunu söylemek isterim. En azından meydan tamamen bunlara boş bırakılmamış.
Bu ayrıştırma ortamları sayesinde gönülden takımlarına bağlı insanlar zaten küstürülmüş. Tribünler önemli maçtan önemli maça yapılan organizasyonlara mahkum edilmiştir. Bu ayrıştırmadan kendileri de nasibini almış, önemli ölçüde kitlelerini de kaybetmiş bulunmaktadırlar. Bu da ayrı bir konu…
Öyleyse amaç nedir sizce?
Siz bunu zaten biliyorsunuz. Lütfen oyuna gelmeyelim. Bu şehirde, şehrin takımları da bizimdir, göz bebeğimizdir.
Özetle topu taca atıp atmamak işte bütün mesela bu. Futbolu saha dışında oynamak isteyenlere müsaade edecek miyiz? Etmeyecek miyiz?