Değerli okuyucular bugün sizlere ülkemiz üzerinde etkili olan ama bizlerin hiç de farkında olmadığımız iki güçten bahsetmek istiyorum.
Bunlardan birincisi Siyonistler, ikincisi ise Sebetayistlerdir. Biz bu güçleri zaman zaman hep tekrar ederiz ama bunların hakkında birey ve toplum olarak çokta bilgi sahibi değiliz. İşin doğrusu, bu tanıma uyan ve kendisini deklare enden bir gurupta yok gibidir. Zira bu iki gücün ortak özelliği kendilerini yaşadıkları toplumlarda çok iyi kamufle etme özelliklerinden kaynaklanır. Halkımızın eğitim düzeyinin düşük olması ve okuma gibi bir alışkanlığımızın da olmaması bu güçler için ülkemizi bulunmaz nimet haline getirmiştir. Ülkemiz adeta bir garip olaylar ülkesi olmasına rağmen kimsede ciddi anlamda yaşanan olaylarla ilgili olarak ilgilenmemektedir. Bedelini her şekilde toplum olarak biz ödesek dahi bu konulara kafa yormak hiç işimize gelmemektedir. Neticede her yaşanan olayı sadece vatan millet meselesi olarak görür, buna göre hareket ederiz. Bu olayların sebeplerini hiç araştırmadığımız gibi süreçlerine de bakmayız. Burada ülkemizin yetiştirdiği ender sanatçılardan Erkin Koray’ın ünlü parçası Fesuphanallah: Arkası gelmez dertlerimin, bir kez daha hatırlatarak devam etmek istiyorum. Bu parçayı dinleyince ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Ülkemizde şu veya bu şekilde oynanan oyunların her zaman iki tarafı vardır. İyiler ve kötüler, Bazen İki tarafta haklı, bazen, ikisi de haksız, bazen de hem haklı ve hem haksız olabiliyorlar. Bu ayrımı benim yapmama gerek yok. Birileri her gün bu ayrımları yaparak yoluna devam ediyor. Gelelim meselenin özüne ülkemizde oynanan oyunların ve bizlere yaşatılan gerilimin ve kutuplaşmanın arkasında yukarıda kısaca bahsettiğim iki büyük gücün santranç oyunu yatmaktadır. Peki Siyonist güçten kasıtla ne anlamalıyız. Tabi ki CFR, Bildenberg, Trilateral ve aşağı tabaka örgütleri, yani dünya Masonları, elitlerin entegre yönetiminde çok uluslu sermaye gücünü,Yahudi aktörlerin yönetimindeki ve hatta bizzat Siyonist yönetimindeki Washington’u, NewYork’u yani ABD, İngiltere’yi İsrail’i ve sistemi anlıyoruz. Daha doğrusu bunlar Siyonist gücün merkezi hatta beynidirler.
Sabatayist güçten anlamamız gereken ise, Türkiye’de neredeyse her alanda büyük koltuklarda oturan görünüş itibariyle Müslüman ve Türk sanılan gerçekte kimliklerini kendilerinin bildiği Sabatayist kişilerin oluşturduğu yapıdır. Sabetay Sevi’nin mesihliğine iman etmiş ve Musevi uygulamaların bazılarını terk edip, Talmud Kabbala ve Sebetay Sevi öğretilerine endekslenmiş Yahudilerin yapısıdır. Aklınıza şöyle bir soru gelebilir netice itibariyle özde bunların ikisi de Musevi inanca sahip olmalarına rağmen neden anlaşamamaktadırlar. Cevap olarak Müslüman olup da anlaşamayan devletleri örnek alabilirsiniz. (Aradaki çıkar savaşı ) Siyonist güç Atatürk’ün kurduğu üniter, laik milliyetçi, halkçı Türkiye Cumhuriyetine karşıdır ve bu karşıtlığında yanında kimi zaman en büyük müttefik olarak Dinci Türkleri, kimi zaman laik Türkleri, kimi zaman sağı, kimi zaman solu, kimi zamanda PKK, PYD, YPG gibi örgütleri bulur. Yani kimi kullanabilirse. Öteki tarafta bazı konularda sistem ile yada ABD, İsrail ile ilişkilere karşı çıkmasalar da ülkemizi parçalamaya yönelik faaliyetlerde bulunan örgütsel yapılardan farklı olarak, ülkemizi savunma adına koruma adına, yüceltme adına sürekli mücadele vermekte, üretmekte, istihdam yaratmakta, hatta askere giderek şehit bile olmaktadır. Bir yanda Siyonizm’e dünya Yahudilerine hizmet eden dinci Müslümanlar öte yanda çoğu Türkiye aşığı Türkiye’nin varlığı ve birliği için mücadele eden Sabetayisler işte bunlar siyasal ve ekonomik arenada dönem dönem değişim ve dönüşüm geçirmektedirler. Bu değişim ve dönüşüm iş birlikçileri ile beraber ülkemizde siyasal, sosyal ve ekonomik sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. Sistemin ülkemize biçtiği rol sadece bugünkü ekonomik ambargo değildir. İslam’ın yozlaştırılması, dindarlığın yerini dinciliğin alması, laikliğin yerini, laikciliğin alması, bireysel ve toplumsal ahlakın çökertilmesi, Türklüğün adı ile oynanması, millet, vatan, din, kavramlarının küçümsenerek ve aşağılanarak değersizleştirilmesi, ülkede sesiz bir işgalin bu şekilde yavaş yavaş gerçekleştirilmesi gibi daha birbirinden farklı ve hissedilmeden gerçekleştirilmek istenen rollerin olduğunu ve bu sürecin işlediğini millet olarak tüm bu yapılması gerekenlerin bilincinde olmamız gerekliliğini sizlere bir kez daha hatırlatırken en derin saygılarımla Kurban bayramınızı kutluyorum.