Bizler çocukluk döneminde önce mahalledeki diğer çocuklar ile arkadaşlık kurar oyunlar oynar arkadaşlığın tadını çıkarırız. Sonra okul dönemi başlar ilkokul ortaokul derken lise sonrasında Üniversiteye gidenler oradaki arkadaşları ile iyi dostluklar kurarlar.

Derken okul dönemi biter. Bu defa askerlik başlar, buradaki arkadaşlık yaşanan arkadaşlıklar içinde en yakınıdır. Ve adeta iç içe bir aile gibidir. Öylesine bir arkadaşlıktır ki yemekte beraber, yatakhanede beraber bütün bir gün bir yerde hep beraber geçen günler de sıkı bir arkadaşlıktır bu.

Askerlik de bitmiştir. Hayata atılmışızdır, bu hayat mücadelesinde ki arkadaşlık bağları da değişmiştir. İş yerinde ki arkadaşlığı ile sürüp giden günlerimizde çevremizde de birçok arkadaşımız olur. Bunlara ilaveten apartmanda ki samimi olduğumuz komşular ile de arkadaşlıklar başlar. Tabi komşuluklarda ki arkadaşlıklar ev değişikliği ile bu arkadaşlıklarda unutulup gider.

İyice yaşlanıp işten güçten el çektiğinizde sadece evden camiye ibadete, camiden eve geldiğiniz zamanlarda başlayan cami cemaati arkadaşlığı başlamıştır. Bu arkadaşlık işte hayatınızın son arkadaşlık listesidir.

Şimdi gelelim insan ilişkilerinde ki arkadaşlıklardan ileri olan dostluklara:

“Dostluğun temeli güven ve samimiyete dayalı hatta acıyı ve tatlıyı beraberce yaşayacağınız aileden biri gibi hissettiğiniz bir arkadaşlığa!”

Hayatı boyunca yaşanan arkadaşlıkların bir kısmında acı tecrübeler yaşmış olduğunuzdan hani bir özlü söz vardır:

“Sütten ağzı yanan, yoğurdu üfleyerek yer!” diye işte öyle bir şey.

Güven meselesi öyle hafife alınacak bir mesele değildir. Samimi olduğunuz arkadaşların sizin için sağlam karaktere sahip ise ne âlâ! Eğer karakteri bozuk biri ile arkadaşlık kurmuş iseniz işte o zaman Allah yardımcınız olsun! 

Ben bu yaşıma kadar güvendiğim hatta arkadaşım dediğim çok kişiden kazık yediğim için bayağı bir acı tecrübe yaşamış oldum. Çocukluk döneminden geçen yıllara kadar güvendiğim, hatta beraber büyüdüğüm itimat ettiğim adı lazım değil, birinden yediğim kazıktan dolayı insanlara da onun yaptığını yapacaklarmış gibi hep tedirgin oldum. Fakat insan yaşlanınca bu acı tecrübelere aldırmaz oluyor. Ancak bu gün benim yaptığım gibi sizleri arkadaşlık ve dostluk ilişkilerinde daha çok tedbirli davranmanızı, arkadaşlık kuracağınız kişileri iyi seçmenizi önermekten başka yapacak bir şey yok gibi.

Hani bir atasözü vardır ya:

“Çok iyi arkadaşlıklar kavga ile başlar.”  Veya:

“Arkadaşının iyisi yolcukta ve biri ile kavga ettiğinde belli olur.”

Arkadaş seçerken, o arkadaşın kötü huylu toplumdan tecrit edilmiş, içki, kumar v.s. gibi huylu biri ise sizin de onun gibi olacağınız anlama geleceğini unutmamak gerekir. Bir yabancı özlü sözde ise bu arkadaşlığa çok güzel bir örnektir:

“Bana arkadaşını söyle, sana kim olduğunu söyleyeyim!”

İnsanlar toplumdan soyutlanamaz. Mutlaka dertleşeceği bir can yoldaşa, arkadaşa hatta çok samimi bir dosta ihtiyaç duymak zorundadır. Toplumdan soyutlanmış kendi başına yaşamayı seçmiş kişiler yaşamdan tat almayan, kimseye güvenmeyen insanlardır.

Oysa özel hayatınızda başlayan arkadaşlıklar içinde en kutsalı ve aileyi oluşturan hayat arkadaşlığıdır. İşte sizinle beraber bir ömrü paylaşıp mezara kadar götürecek en samimi, en güvenilir ve en dost olan arkadaşlık ta budur…