O gün camianın hepsi oradaydı. Doktorlar, mimarlar, yöneticiler, işadamları... Açık duran gri kapıların arasından geçerek yüksek tavanlı salona girdiler. Kendilerine ayrılan masalarına neşeyle oturdular. Sahnenin bir tarafında M. Kemal Atatürk fotoğrafı, diğer tarafında Türk bayrağı vardı. Yaklaşık üçyüz kişi meraklı gözlerle programın başlamasını bekliyordu. Tanıyanlar birbirleriyle selamlaşıyor, daha yakın olanlar öpüşüp sarılıyorlardı. Gülücükler eksik olmuyor, kahkahalar çiçekli masalardan taşıyordu. Hepsi siyah giyinmiş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı üçyüz kişi içki kadehlerini şehit kanıyla sulanmış vatan topraklarının kurtuluşu için kaldırıyordu. Kadehlerin sesleri çatal bıçak seslerine karışıyor, garsonlar masaların arasında hiç yokmuş gibi gidip geliyorlardı. Sesler azaldıkça Onuncu Yıl Marşı çalınıyor, Onuncu Yıl Marşı çalındıkça herkes aşka geliyordu. Dans müzikleri dans eden çiftlere eşlik ediyordu. Milli Mücadele döneminde üç aylık bebeğini evinde bırakıp savaşa katılan Nene Hatunların, dul anasını Allah´a emanet edip Kuvayi Milliye katılan gençlerin, Yunan askerinin tecavüzüne uğrayıp intihar eden gelinlerin, okulunu bırakıp savaşa katılan 15lilerin bıraktığı vatana, bir elinde viski bardağı diğer elinde Türk Bayrağı almış siyah elbiseli Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşları sahip çıkıyordu. Allah´ın Kuran´da açıkça lanetlediği topluma hayranlık duyarak birlik halinde hareket eden hepsi zengin üç yüz kişi, Müslüman kanı ile sulanmış al bayrağı masalarında bırakıp salonu terkediyorlardı. Salondan aşağıya inerek binayı terkediyorlardı. Serin hava yüzlerine vuruyor, sarhoş olanları ayıltıyor, kendinde olanları hayata bağlıyordu. Acele etmeden büyük bir keyifle lüks araçlarına bindiler ve direksiyonu evlerine yani İnegöl´e doğru çevirdiler... ******** EMPERYALİZM SALONLARI Bu coğrafya Müslüman Türk kanıyla kazanılmış fakat kadeh seslerinin piyano seslerine karıştığı salonlarda emperyalizme peşkeş çekilmiştir. Yukarıda hikayesini okuduğunuz İnegöl gerçeği de daha önceleri yaşananların günümüzdeki örneğidir. ********** Velhasıl... “Cumhuriyetçi” maskesi yüzlerinizi kapatmıyor. Siyonizm çok uzaklardan kendini belli ediyor. Tatlı dilleriniz, hoş sohbetleriniz, iyi dostluklarınız, güzel sözleriniz, kaliteli ticaretiniz, örnek dünyevi yaşantınız gerçekleri örtmeye yetmiyor. |