Yüce Allah’ın en güzel surette yarattığı insanın en verimli olduğu dönem gençlik çağıdır. İnsan hayatı; çocukluk, gençlik, olgunluk ve ihtiyarlık gibi belli başlı dört devreden oluşur. Bu devrelerden gençlik, Yüce Allah’ın bizlere bahşettiği en büyük nimetlerden biridir. Bu nedenle kıymeti iyi bilinmelidir.
Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.) gençlik nimetinin önemine dikkatimizi çekerek: “Beş şey gelmeden önce beş şeyin kıymetini bil; ihtiyarlamadan önce gençliğinin, ölüm gelmeden önce hayatının, has-ta olmadan önce sağlığının, meşguliyetten önce boş vaktinin, yoksulluğa düşmeden önce zengin- liğinin kıymetini bil” (Müslim, İmare, 46) buyurur.
Gençliğin değerinin bilinmesi, her türlü kötü ve zararlı alışkanlıklardan uzak durmak, Allah’a karşı olan kulluk görevlerini yerine getirmek, ailesi ve ülkesine karşı sorumlulukları yerine getirmekle mümkün olur. Hem dünya, hem de ahiret mutluluğunu kazanmak isteyen gençler, ömrünün en verimli çağını oyun, eğlence gibi boş ve faydasız şeylerle heba etmemeli, bu fırsatın bir gün elden gideceğini düşünerek kendisi, ailesi ve milleti için hayırlı ve faydalı şeyler yapa-rak en iyi şekilde değerlendirmelidir. İşte o zaman gençliğin değeri ve önemi bilinmiş olur.
Kıyamette sorguya çekileceğimiz konulardan biri de hayatımızın en önemli devresi olan gençlik dönemidir. Sevgili Peygamberimiz (s.a.s.), “İnsanın kıyamet gününde ömrünü nerede tükettiğinden ve gençliğini nerede yıprattığından hesaba çekilece-ğini” haber vermiştir. (Tirmizî, Sıfâtü’l-Kıyâme,1). Bundan dolayı hesap günü gelmeden evvel gençlik nimeti en iyi şekilde değerlendirilmelidir.
Gençliğin değerini anlamak ve anlatmak amacıyla Diyanet İşleri Başkanlığımız tarafından bu sene 2014 yılı “Camiler ve Din Görevlileri Haftası”nda, “Cami ve Gençlik” teması seçilmiştir. Bu kapsamda, “Geç Kalma Genç Gel”, “Cami Gençlerle Daha Güzel”, “Gençler Mihrap Sizi Özledi”, “Gençler Kubbeler Sizi Özledi” ve “Gençler Sizsiz Cami Çok Issız” gibi sloganlarla cami ve gençlik arasında yeniden bir köprü kurulmak istenmiştir. Tabii ki burada asıl amaç, sayısal olarak sadece cami cemaatini çoğaltmak, sadece gençlerimizi fiziksel olarak camiye davet etmek değildir.
Birinci amaç, camileri, gençlerin daha rahat ulaşı-mını, camilere gelmesini sağlayacak şekilde yeniden gözden geçirmektir.
İkinci amaç, camide görev yapan cami görevlileri-mizi, din gönüllülerimizi gençlerle doğru ilişki kurabilecek yeni bir inşa etmelerine yardımcı olmaktır.
Üçüncü olarak da cami cemaatinin, gençlerle doğru iletişim kurabilecek bir bilgi ve donanımına sa-hip olmalarını sağlamaktır.
Günümüzde camilerimizin orta yaş ve üzeri büyüklerimize hitap eden bir görünüme sahip mekanlar haline gelmesi de üzüntü vericidir. Onların da kendilerini caminin sahibi gibi görmesi, gelen çocuklar, gençleri ve kadınları misafir gibi görmesi doğru bir davranış değildir. Bu duruma mutlaka dur denilmesi ve değiştirilmesi lazımdır.
Camiler her şeyden önce Allah’ın evidir, buraların hep beraber maziyi ve istikbali birleştiren, gençleri ve yaşlıları aynı safta buluşturan bir mekan olarak yeniden düşünülmesi gerekmektedir. Cami cemaatimizin gençlerle ilgili sık sık kullandıkları bir yanlış ifadeyi burada hatırlatmak istiyorum. Camiye gelen gençler birbirlerine dönüp bir iki kelam etmeye başladığı zaman hemen büyüklerinden şöyle bir ikaz alırlar. ‘Evlat camide dünya kelamı konuşulmaz’. Burada bütün gençlerimize bir çağrıda bulunmak istiyorum.
Camiye gelin, hep birlikte ve uygun zamanlarda dünya kelamını konuşalım. Yeter ki kelamımız güzel olsun, yeter ki kelamımız hoş olsun, yeter ki kelamımız anlamlı ve faydalı olsun. Onun için cami sadece namaz kılınan ve ahiret kelamının konuşulduğu yer değildir. Aksine Sevgili Peygamber Efendimiz (s.a.s) camileri, mescidleri aynı zamanda dünya kelamının konuşulduğu mekanlar haline getirmiştir. Bu nedenle camiler; hoş, güzel, doğru ve anlamlı olmak kaydıyla her türlü kelamın konuşulması gerektiği mekanlardır.
Gençler için en büyük tehlike anlam kaybıdır. Gençler için en büyük tehlike anlamsızlık girdabıdır. Gençler için en büyük tehlike hayatın anlamını, var oluş gayesini unutmasıdır. Oysa caminin varlık sebe-bi hayatın anlamını, var oluş gayesini kazandırmaktır. Gençlik telaş ve tedirginlik demektir. Cami gençle- re huzur, sükunet ve dinginlik vaat eder. Gençlik kendini beğenme, varlığıyla gurur duyma dönemidir. Ca-mi ona alnını secdeye koyarak, tevazuyu öğrenme imkanı sunar. Gençlik nefsani isteklerin coştuğu dönemdir. Cami ona süflî iştahlardan, ulvî gayelere yükselme fırsatı verir. Gençlik kararsızlık ve gelgitler dö- nemidir. Cami ona ilim, irfan yolunda rehberlik ederek istikrar sağlar. Gençlik bedenine düşkünlük zamanıdır. Oysa cami onun ruhunu da keşfetmesini sağlar. Gençlik tüketim hırsının ve maddiyat düşkünlüğünün arttığı dönemdir. Cami ona maneviyatı, varlığıyla ha-yır üretmenin tadını yaşatır. Gençlik çalkantı ve fırtı-na dönemidir. Cami ona açılan ilahi bir kucak ve bir sığınaktır. Gençlik dağınıklık ve taşkınlık demektir. Cami onu sağlıklı bir mecraya sokar, ona aynı zamanda merhamet odaklı bir hedef ve ülkü sunar. Gençlik, akran ihtiyacının ve arkadaş tesirinin zirvede olduğu dönemdir. Cami ona iyi arkadaşlıklar, sıcak ve sağlıklı etkileşimler kurar.
Gençlik hayatın kalbidir. Cami de şehirlerin kalbidir. Gençlik kendini tanıma dönemidir. Cami kendini bulma mekanıdır. Gençlik sosyal hayatın en yoğun yaşandığı yıllardır. Cami sosyal bütünleşmenin, kardeşliğin yaşandığı mekanlardır. Gençlik özgürlük zamanıdır. Cami yaratıcımıza kul olmakla yaşamın, gerçek özgürlüğün tadına vardırır, erdirir. Gençlik hayatta gaye edinme dönemidir. Cami hedef veren, aynı gaye etrafında bizleri toplayan mekanımızdır. Gençlik grup, topluluk, birlikte coşku demektir. Cami hep birlikte miraca yükselmenin, manevî kalkınmanın da eşiğidir.
Gençlik dönemi önemli olduğu kadar zor bir dönemdir. Bunalımlar, çatışmalar, yanılgılar, çelişkiler, karasızlıklar, buhranlar, tutkular, idealizm, hız ve haz, hayaller, sürekli arayış, değişim, benlik, kişilik ve kimlik bütün bunlar aynı zamanda gençliği ifade eden kelime ve kavramlardır. Kadim zamanlardan bu yana gençlerin gençlerin bunların üstesinden gelmesini sağlayacak 3 büyük müessese vardır. Bunlardan birisi ev, aile, birisi okul, üniversite, birisi de cami, mabettir. Ancak üzülerek ifade etmek isterim ki modern zamanlarda bu müesseseler de gücünü kaybetmeye başladı. Çünkü sanal ortamların ve kitle iletişim araçlarının etkin rolü ailenin, popüler kültürün ise okul ve üniversitenin önüne geçtiği görülmektedir. Bu anlamda camilerimiz de istisnaları olmakla birlikte haya-tın kıyısında, kenarında kaldı, gençlerin anlam arayı- şına cevap verecek konumdan biraz uzaklaştı.
Bütün bunlardan dolayı bugün camiyi yeniden gençliğin gündemine, hayatın merkezine ve şehrin merkezine taşımamız ve yerleştirmemiz gerekmekte-dir. Peygamberimizin ifadesiyle neşeyi ve huzuru Rabbine ibadette bulan bir gençlik yetiştirmeliyiz. Gençlerimizle birlikte camide gönüllü ve iradî bir ibadet hayatı yaşamalıyız.
Hz.Peygamber (s.a.s.)’in pek çok Hadis-i Şerifin-de inançlı gençliğe verilen büyük önem açıkça görülmektedir. Nitekim Peygamber Efendimiz bir Hadis-i Şerifinde, Yüce Allah’ın arşının gölgesinden başka hiçbir gölgenin bulunmadığı kıyamet gününde, arşın gölgesinde gölgelendirilecek yedi sınıf insan arasın-da “Rabbi’ne ibadet ederek yetişen gençleri” de zikretmiştir. (Buharî, Ezan, 36)
İnsanoğlu, gençlik döneminin de hayatının da geçici olduğunu unutmamalıdır. Yüce kitabımız Kur’an-ı Kerim bu gerçeği bize şöyle haber veriyor: “Dünya hayatı, aldatıcı bir zevkten başka bir şey değildir.” (Hadîd, 57/20) Bundan dolayı hayatın en verimli çağı olan gençlik dönemi ibadetlerle ve hayırlı işlerle değerlendirilmelidir.