Faruk Çelik, atamayla göreve gelen Ayhan Salman´ı tanımadığını söyledi. Yeni başkan Salman´a Bursa´da uzun süredir uygulanan dar kadro uyarısı yaptı.

“Eski yaklaşıma benzer şekilde kine, nefrete dayalı yöntemle hareket ederlerse, Bursa´da bu saatten sonra başarı artık gelmez” diyerek uyarıda bulundu.

Kentin hafızasının kaybettirildiğini söyleyen Çelik, “Bursa´da ne yazık ki abilik yapılmadı, Bursa´ya sadece gelindi gidildi. Bizim dönemimizdeki projelere kalsın denildi” dedi.

Faruk Çelik, “Şimdi sadece milletvekiliyim. Yanlış yapan olursa artık çok rahat konuşacağım” açıklaması yaptı.


Peki Faruk Çelik ne demek istiyor?

Çelik, Salman´ı göreve başlar başlamaz neden uyarıyor?

Faruk Çelik´in Bursa il başkanı Ayhan Salman´ı tüm Türkiye´nin önünde yeni işe aldığı herhangi bir çalışanı gibi uyarmasının sebebi ne?

“Yanlış yapan olursa rahat konuşacağım” derken kimi kastediyor?

Faruk Çelik kime kızıyor?

Soruların cevaplarını az çok tahmin ediyorum. Ancak tam olarak emin olamadığımdan yanlış yönlendirme olmaması ve taraflara haksız iddialarda bulunmamak için açıklama hakkını kullanmayacağım.

Bu soruların cevabını Bursa siyasetini ve siyasetçilerini daha iyi tanıyanlar versin.

Zaten dikkat çekmek istediğim konu cevaplardan çok sorular.

Ortada bir sıkıntı var. Yılların siyasetçisi Faruk Çelik´in basına serzenişte bulunacağı kadar bir sıkıntı var.

Bursa´nın patronluğunu yapmış, her dönem siyasette söz sahibi olmaya çalışmış, halk arasında hakkında bir sürü söylenti bulunan, her dönem güçlü partilerden siyaset yapma gayretinde içerisinde olan Faruk Çelik gibi bir siyasetçinin istediğinde Ayhan Salman´ı zor durumda bırakması hiç de zor değil.

Ancak bunu yapar mı, onu da önümüzdeki günlerde göreceğiz.

Faruk Çelik gibi dinazor siyasetçilerin emekliye ayrılma zamanı çoktan geldi. Özellikle Ak Parti´nin yenilenme zamanının geldiği aşikâr. Zira aynı isimlerle devam ettiği sürece oy oranında düşüş olacağı kanaatindeyim.

Bu kanaati taşıyan bir tek ben değilim. Ak Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan´da aynı şeyi düşünüyor.

Referandumdaki kritik oy ve 15 Temmuz hain darbe girişimi Erdoğan´ı yenilemeye zorluyor. FETÖ memleketi “parsel parsel” ele geçirirken destek veren ya da sessiz kalan tüm siyasetçilerin kızağa çekileceği kesin.

Ne yalan söyleyeyim, ben de bunu sabırsızlıkla bekliyorum.

**********


ORMANLARI YANARKEN SAÇINI TARAYAN MEDYA

Domaniç´te çıkan yangın tüm Türkiye´yi ve İnegöl´ü derinden üzdü.

Türkiye´nin ciğerleri yandı. Osman Bey´in ayak bastığı, Hayme Ana´nın istirahatgâhı, Osmanlı´ya ev sahipliği yapmış Domaniç yandı.

Elbette devlet ve millet elele verip yanan bölgeyi ağaçlandıracaktır. Bundan hiç şüphem yok. Ancak bu bile bölgenin eski haline kavuşması bile ne yazık ki 15-20 yılı alacaktır.

Sonuç olarak binlerce hektarlık alan yok oldu.

Bunca olaya rağmen Ulusal Basın üç maymunu oynuyor. Bir kaç son dakika haberiyle olayı geçiştiriyor. Ormanları yanan köylülerin çaresizlikten çıktıkları yağmur duasını haber yapıp dalga geçiyorlar.

Böylesine yıkıcı bir yangının medyanın bir numaralı gündemi olması için Amerika´da, Avrupa´da ya da turistik sahil bölgelerinde mi olması gerekiyor?

Bu bir tesadüf müdür? Elbette değildir.

Bu bir habercilik hatası mıdır? Elbette değildir?

Bu bir aymazlıktır.

Bu, batı hayranı medyanın Anadolu´yu görmezden gelmesinin ürünüdür.

Bu, batı kültürüyle yetişmiş medya yöneticilerinin Doğu umursamazlığının dışavurumudur.

Fransa´daki terör saldırısını gün boyu canlı verip, şehit haberlerini altyazılara kurban eden Avrupa menşeili Türkiye medyasından ne bekleyebiliriz ki?

Terörist başı Abdullah Öcalan´la dağlarda gülerek röportaj yapan sözde sosyalist medya farelerinden Domaniç´in dağlarına ağlayacaklarını mı sanıyorsunuz?

Filistin´de, Arakan´da, Bosna´da, Çeçenistan´da, Kerkük´te, Doğu Türkistan´da, Halep´te ve bir çok İslam Beldesinde Müslüman kanı dökülürken şarkı yarışmasında Türk kadınlarının kıvrak bedenlerini Türk milletinin nefsine sunan Hristiyan hizmetkarı medyanın Müslüman Anadolu köylüsünün çektiği sıkıntı umurunda mı sanıyorsunuz?

Ulusal Türk Medyası ne yazık ki Müslüman Türklerin değil;

Fransız şaraplarıyla İtalyan kadınların peşinde dolaşan züppelerin,

“Beş şehitten aşağısı haber niteliği taşımaz” diyen terörist sevenlerin,

Röportaj için bebek katilinin yanına koşan liberallerin,

Elinde prosuyla Boğaz´da viskisini yudumlayan jön Türklerin,

Hristiyan Emperyalist devletlerin maaşıyla iş yapan Türk görünümlü ajanların,

İsrail menşeili programlarla Müslüman Türk kültürünü yozlaştıran hain yapımcıların,

İhale peşinde koşan sakallı müteahhit patronlarına köpeklik yapan liberal islamcıların,

Zamana ve güce göre şekil değiştiren insan müsveddelerinin elinde oyuncak olmuş durumda.

İşte bu yüzden Domaniç´in dağlarında çıkan yangın onları ilgilendirmiyor.

Ne zaman ki Domaniç´in, Emet´in, İnegöl´ün, Yenişehir´in haritadaki yerini gösterebilen medya olur, o zaman Ulusal Türk medyası gerçek sahiplerini bulur.

**********

SAVAŞTAN KAÇANLAR SAVAŞTAN KAÇANLARA ACIMIYOR

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşimiz savaştan kaçan Suriyeli kardeşine fahiş fiyatla ev kiralıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşimiz İstanbul Esenyurt´ta savaştan kaçan Suriyeli kardeşini 50 bin lira fidye için kaçırıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz Adana Yüreğir´de Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerini ‘kaymakamlık yardım yapacak´ bahanesiyle dolandırıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşimiz savaştan kaçan Suriyeli kardeşine hiçbir maddi yardım yapmıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşimiz savaştan kaçan Suriyeli kardeşini bıçaklıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz İstanbul Zeytinburnu´nda savaştan kaçan Suriyeli kardeşleriyle ölümüne kavga ediyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz savaştan kaçan kimsesiz Suriyeli kız kardeşlerini fuhuş için pazarlıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz savaştan kaçan öksüz yetim kardeşlerini satıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerini kimlik alabilmek için ediyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşimiz Gaziantep Şehitkamil´de savaştan kaçan Suriyeli kardeşiyle elinde bombayla kavga ediyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz İstanbul Bahçelievler´de savaştan kaçan Suriyeli kardeşleri ile alacak verecek meselesi yüzünden meydan kavgası ediyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz Malatya´nın en işlek bölgelerinden Kernek Meydanında savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerini bıçaklıyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz savaştan kaçan küçücük Suriyeli çocukları kaçırıp işkence ile dilendiriyor.

Savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerimiz savaştan kaçan Suriyeli kardeşlerine bizim yapmadığımız tüm kötülükleri yapıyor.

**********

Velhasıl...

Ey siyasetten başka bir şey bilmeyenler,
Ey yeni siyasetçilerin önünü tıkayanlar,
Ey yatak döşek halde bile siyaset yapmaya çalışanlar,
Ey siyaseti dedikodu, fitne, fesat ve kul hakkı yemeyi sananlar,
Ey her devrin adamı, her ideolojinin askeri olanlar,
Ey siyaseti meslek haline getirenler,
Ey dinazor siyasetçiler,

Lütfen ceketinizi alın ve siyaset mahallini terk edin.