Gençlerimiz, adeta manita koleksiyonu yapma

yarışına girdi ki, sormayın. Evlere şenlik!

Sırf karizma, ilgi uğruna saçma sapan ilişkilere meyil veriliyor.

Ucuz, basit, soğuk bu iki günlük “aşk”ların özünde bugün senle, yarın başkasıyla olurum zihniyeti hâkim. Bu zihniyet o kadar bayağı ki, kültür yozlaşmasının da yozlaşmasını yaşatıyor sanki.

Ne büyüklerimizde dikkat kaldı, ne gençlerimizde akıl!

Ne acıdır ki, zina da çoğu zaman kaçınılmaz oluyor.

Oysaki Anadolu genci böyle miydi bir zamanlar?

Sevgilinin gözüne bakabilmek için aylarca gün sayanlar, hasretleşenler, ağlayanlar… Hangi birini sayayım? “Ağlayanlar” diyorum, bugünkü manasından uzak... Bugünkü anlamda, birden fazla manitası olan erkeğin, nefis çarklarının arasında ezilen kızlarımızın gözyaşları değildir kastım. Aldatanlar için ağlayanlar değil! Benim kastım, o zamanların aşıklarından yana. Özledikçe daha çok seven, sevdikçe daha çok bağlananlardan…

Görmeden sevenlerden yanadır.

Ama artık post - modern çağda yaşıyoruz. Çok şükür her bi’şeyimiz modern! Arabamız modern, ayakkabımız modern, pantolonumuz düşük bel, tişörtlerimiz dekolteli, saçlar boyalı, tırnaklar keçiboynuzu... Her şeyimiz modern! Hatta sevgi anlayışımız, aşklarımız bile… Evet, aşkımız değil; aşklarımız. Yani kullanat modelinden. Peçete gibi…

Kimin el atacağını bilemiyorum ama gökten de zembille inecek gibi de gözükmüyor ahlak, akıl, terbiye!

Hadi hayırlısı bakalım, yeni stil modern gençliğimizle 20 yıl sonra hesaplaştığımız zaman anlayacağız. Çok arayacağız çok! Kıymetini bilin bugünlerin, en azından yine de bir tutam sevgi, umut, gelecek sevinci var, aşk var.

Üzülüyorum ki, bu kafayla giden neslin çocukları, hangi anlayışta olacak, nasıl düşünecek ve nasıl yaşayacak? Çok korkuyorum.

Üzülüyorum ki, ne gerçek aşkı görebilecekler, ne gerçek duyguları…

Her şey çok lezzetli olacak görünüşte ama özünde suni, yapmacık, tatsız...