Obezite, tip 2 diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler hastalık, alkolsüz yağlı karaciğer hastalığı, kolelitiazis, osteoartrit, uyku apnesi ve hatta bazı kanser türlerine yol açar. Bu sağlık sorunları ve güzellik algısı nedeniyle günümüzde toplumda kilo verme ihtiyacını doğurmuştur.

Diyet her zaman söylenildiği gibi kişiye özeldir. Bireyin sağlık durumu ve yaşam tarzına uygun sürdürülebilir bir diyet uygulaması gerekmektedir. Bu şekilde oluşturulmuş diyet listeleri sayesinde bizim için gerekli besin maddelerini yeterli ve dengeli bir şekilde vücudumuza alarak hem mevcut sağlık durumumuzu korumuş hem de ilerdeki hastalık risklerine karşı önlemimizi almış oluruz. Güzel şeyler zaman alır demek aslında hayatında her alanında böyledir. Diyet sürecinin de başarılı geçmesi ve tüm hayatımıza adapte olması zaman ve sabırla olacaktır. Hedef hızlı kilo vermek değil yaşam tarzını değiştirme, sağlıklı beslenmeyi alışkanlık haline getirmektir. Kısa süreli mutluluklar geçici haz verirken uzun süreli mutluluklar bize huzurlu bir hayat vaadeder.

Düşük kalorili diyet uygulayanlardan çok azı verdiği kiloyu uzun süre koruyabilir. Kilo verimi ile oluşan faydaların hepsi kilo tekrar alındığında tam tersine döner.Vücudumuzda metabolik işleyişi sürdürmek için gerekli olan enerjiden daha az bir enerji alındığında çeşitli fizyolojik değişiklikler meydana gelir. Enerji kısıtlaması açlık, iştah ve tokluğu etkileyen bir çok hormonal değişikliği tetikler. Bunun sonucunda da istenilen ağırlık kaybı olmaz ya da kaybedilen ağırlık fazlasıyla geri alınır.

Düşük kalorili diyetler; halsizlik, yorgunluk, baş dönmesi, konsantrasyon bozukluğu, konstipasyon (kabızlık), diyare (ishal), menstrual düzensizlik ( adet düzensizliği), soğuğa intolerans, ödem, saç dökülmesi, kuru cilt, hipertansiyon gibi sağlık sorunlarına neden olur. 1000 kkal’den daha az enerjili diyet tüketenlerde ise daha ciddi etkiler görülebilir. Bunlar arasında safra taşları, gut hastalığı ve ani kardiyak ölüm gibi riskler bulunmaktadır. Düşük kalorili beslenme bireylerin aşırı yemesine zemin hazırlayarak aşırı yeme atakları gibi yeme bozuklarına da neden olur. Dengesiz ve kısıtlı beslenme ile verilen kilolar yağ kütlesinden değil su ve kas kütlesinden kaybedilir. Besin ögelerinin yeterli ve dengeli tüketilmemesi sonucu vitamin ve mineral yetersizlikleri ortaya çıkar. Bağışıklık sistemini olumsuz etkileyerek hastalanma riskini arttırır.

Sağlıklı, yeterli ve dengeli bir diyet kişinin enerji ihtiyacına göre makro ve mikro besin öğelerini içermesi gerekir. Toplam enerjinin %55-60’ı karbonhidratlardan % 12-15’i proteinlerden ve %25-30’u yağlardan gelmelidir. Besin gruplarından süt ve süt ürünleri, et ve et ürünleri, kompleks karbonhidratlar, meyve ve sebzeler ile sağlıklı yağlar diyete eklenmelidir. Diyeti renklendirerek, çeşitlendirerek ve mevsime uygun beslenerek mikro besin öğelerini de yeteri kadar almak mümkündür. Yalnızca kilo vermek adına değil sağlıklı beslenmeyi öğrenmek adına da diyetisyenlerden yardım alınabilir.

İnsanlara ağırlık kazanımını engelleyen popüler diyetlerin başarısızlığı sürekli duyurulsa da, bu diyetler insanların dikkatini çekmeye devam etmektedir. Vaat edilen ağırlık kaybının cazibesi çok fazladır ve herkes diyetin işe yarayacağına inanmak istemektedir. İnsan sağlığı bu kadar basit değildir olmamalıdır da. Bedenlerimizin bize bir emanet olduğunu unutmayıp bu bilinçte davranmamız gerekir. Dünyada yaşamak zorunda olduğumuz tek yer vücudumuzdur. Ona iyi bakalım:)

Daha fazla ve detaylı bilgiler için bana sosyal medya ya da mail aracılığıyla ulaşabilirsiniz J

@diyetisyenyapraksavas

[email protected]