Dün yine İnegöl´de tarihin suskun bir şaihidini daha alevlere feda ettik. İshakpaşa camii yanında ki Osmanlıdan günümüze kalan ata yadigarı ahşap tarihi bina kül oldu.

Korkarım ki, bu gidişle çocuklarımız, torunlarımız bu harikulade mimari tasarımları, o estetiği, o ruhu göremeyecekler.   Hissedemeyecekler.

Ruhsuz, estetikten yoksun içinde hiç bir medeniyet barındırmayan, kent kültürünün seküler esintileriyle adeta ortalığa kusan taş binaların tahakkümü altında hayal dahi kuramadan ömürlerini tüketecekler.

Atalarından yadigar kalan hiç bir şey göremeyen bu çocuklar, gençler atalarına dair hiç bir şeyi hatırlamayacaklar.

Osmanlı´nın beylik dönemlerinden beri ilk yerleşim yerlerinden biri olan İnegölümüzde tarihi belleğimiz, toplumsal hafızamızla içkin olarak yaşam bulabilmişken bu saatten sonra köklerinden kopuk, birbirinden ayrı, daha naif, daha sönük ve daha ruhsuz olarak nefes almaya çalışacak.

Geniz eti çocukların zihinsel ve bedensel gelişimine nasıl ki olumsuz etki ediyorsa, kendi tarihine kadar uzanan bir neslin temsilcileri olan bu yapıların yanması da geniz eti misali çocuklarımızın ruhsal gelişim, estetik kavrayış sorununu gündeme getiriyor.

Geniz etini ameliyatla kesip atmak ve çocuğun yaşamsal gelişimine olumlu katkı sağlamak bu gelişmiş tıp ve modern hastahanelerimizde ne kadar kolay ve mümkünse, tarihi dokusunun yok olduğu bir medeniyetin tekrar neşv-ü nema bulmasını başarmak bi o kadar zor ve namümkün görünüyor.

Duygu dünyamıza, “komşusu açken tok yatan bizden değildir” düsturuyla, siftah yapamayan esnafa diğer esnafın “ben şimdi siftah yaptım sen şu arkadaştan alışveriş yap o daha yapamadı” diyen ah-i evran ruhunu en azından ilm-i yakin ile bilebilmeyi olanak sağlayan tarihimize yabancılaşmaya bir adım daha yaklaştıran bu yangınlar sadece mimari yapıları değil ciğerimizi, gönlümüzü, idraklerimizi ve toplumsal hafızalarımız da yakıp yok ediyor.

Vakıflar genel müdürlüğünün bu tür yapıları daha titiz bir şekilde korumaya alması gerekmez mi? Bu yapıların kamulaştırılarak müze, kütüphane ya da farklı bir kamu yararına bir amaçla kullanıma sunup bireysel tasarruflardan kurtarması gerekmiyor mu?! Bu yapılar bir kişiye hasredilemeyecek kadar değerli bizim için. Bu yapılar toplumun, çocuklarımıza torunlarımıza bırakacağımız mirasımız, atalarımızın yadigadırıdır.

Aman diyorum lütfen daha dikkatli olalım. Aksi halde köksüz, ruhsuz ve duygusuz bir nesli kendi ellerimizle inşa etmeye devam edeceğiz...