Kurban, hayatımızda gerek fert, gerekse toplum açısından çeşitli yararlar taşıyan malî ibadetlerimizden biridir. Kişi kurban kesmekle , Allah’ın emirlerine uymuş ve kulluk bilincini muhafaza ettiğini canlı bir şekilde ortaya koymuş olur. Kurban toplumdaki kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar. Sosyal adaletin gerçekleşmesinde katkıda bulunur. Zengine malını Allah rızasına uygun olarak ihtiyaç sahipleriyle paylaşma alışkanlığı verir. Fakirin de bu yardımlaşma vesilesiyle, kendini içinde bulunduğu toplumun bir üyesi olma hissini yaşamasına vesile olur. Kurban kesmekle dinimizin bir emrine uyulmakta, sağlıklı, değerli ve önemli bir mal Allah yolunda feda edilmekte, böylece insanlar, Allah’ın emrine uyma ve cömer olma alışkanlığı kazanmaktadırlar. Kurban, can da dâhil olmak üzere, bir Mü’minin yeri geldiğinde bütün varlığını da Allah yolunda feda etmeye hazır ve olduğunun sembolik bir göstergesidir.
Kurban kesmenin maksatlarından birisi de, yoksulların evine et girmesini temin etmektir. Kur’an-ı Kerim’de kurban eti hakkında “…onlardan hem kendiniz yeyin, hem de ihtiyacını gizleyen gizlemeyen fakirlere yedirin.” (Hacc, 22/36) buyurulmuştur.
Bu itibarla, kurban etinin hepsini yoksullara sadaka olarak dağıtmak veya aile efradı için bırakmak caiz ise de, en uygun olanı kurban etini üçe taksim edip, birini kurban kesemeyen kimselere dağıtmak, bir kısmını akraba, tanıdık ve komşulara ikram etmek, birini de aile için alıkoymaktır. Şayet kurban kesen kimsenin aile fertleri kalabalık ve hâli vakti de çok iyi değilse, kurban etini dağıtmadan tamamını çoluk çocuğu için bırakabilirler. Bununla birlikte bir evde birkaç tane kurban kesilmesi durumunda bunlardan bir iki tanesini ev için kesip diğerlerini vekalet yoluyla başka yerlerde kestirmek de uygun ve doğru bir davranış olur.
Diğer taraftan kurban kesmekle sadece Nisâp miktarı mala sahip olan zenginlerin ve orta tabakanın mükellef oluşu, kesilen kurbanların hastalıklı, sakat, kör ve topal olmamasının istenmesi ve etiyle ilgili sünnetteki tavsiyeler göstermektedir ki, dinimiz, kurban kesme emriyle ibadetlerde ihlâs, sosyal sorumlulukların bilincinde olmak gibi birtakım manevî, ahlakî ve sosyal maksatlara ulaşmayı da hedeflemiştir.
Dinimizdeki kurban ibadeti, Yüce Allah’a karşı engin ibadet duygusunu bize kazandırır. Dolayısıyla, kesilen kurbanlar, gösteriş ve riyadan uzak, sadece Allah rızası için kesilmelidir.
Yüce Rabbimiz bu konuda Kur’an-ı Kerim’de; “Kestiğiniz kurbanların ne etleri, ne de kanları Allah’a ulaşır, sizin takvanız, güzel davranışlarınız ulaşır.” (Hac;37) buyurmaktadır.
Bu ayette ifade edildiği gibi kurbanlarımızın etlerinin ve kanlarının değil, sadece Allah’a olan bağlılığımızın ve takvamızın O’na olaşacağını belirtmektedir. Bu itibarla kurban ibadetinin hikmetini, sadece kurban kesmekle değil; etlerinin yakın ve uzak çevremizdeki, hatta gerektiğinde dünyanın öbür ucundaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırmak ve bu yolla Müslümanlar arasında sevgi ve kardeşlik bağını güçlendirmekle gerçekleştirmiş oluruz. Bu sayede toplumsal ve dini kardeşlik duyguları pekişecek, tok açın halinden anlar hale gelecektir. Kurban, toplumda kardeşlik, yardımlaşma ve dayanışma ruhunu canlı tutar, sosyal adaletin gerçekleşmesinde katkıda bulunur, özellikle et satın alma imkânı bulunmayan veya yoksulların bulunduğu ortamlarda onun bu rolünü daha belirgin biçimde görmek mümkündür. Zengine malını Allah’ın rızası, yardımlaşma ve başkalarıyla paylaşma yolunda harcama zevk ve alışkanlığını verir, onu cimrilik hastalığından, dünya malına tutkunluktan kurtarır. Fakirin de varlıklı kullar aracılığıyla Allah’a şükretmesine, dünya nimetinin yeryüzündeki dağılımı konusunda karamsarlık ve düşmanlıktan kendini kurtarmasına ve kendini toplumun bir üyesi olarak hissetmesine vesile olur. Kişiyi topluma bağlar; komşu ve muhtaçlarla kaynaşma imkânı sağlar. Aileye huzur getirir. Çocukların dimağlarında dinden ve dindarlıktan, yardımda bulunmaktan yana silinmez izler meydana getirir. Toplumun samimi duygularla bütünleşmesine yardımcı olur. Rahmet meleklerinin dua ve istiğfarlarını artırır. Evlere rahmet ve bereket inmesine sebep olur. Kabirde huzur içinde yatmayı sağlar. Ahirette sahibine manevi bir binek ve sırattan rahat geçmesine destek olur. Peygamberimizin güzel sünnetlerinden birini yerine getirmenin sevinç ve huzurunu tattırır. O’nun şefaatine vesile olur. Kurban ibadetinin ifası için maddi imkanın yeterli olması, bu görevin ibadet duygusu ve niyetiyle yerine getirilmesi şarttır. Kurban kesilmesi yerine hayır ve hasenat olarak bilinen öğrenci okutmak, hasta tedavi ettirmek, hastane ve okul yaptırmakla bu ibadetin yerine getirilemeyeceği bilinmelidir. Bu ibadetin ruhuna uygun bir şekilde gerçekleştirilebilmesi için hepimize bir takım görevler düşmektedir. Kurbanlarımızı becerebiliyorsak, kendimiz kesmeli ya da ehil insanlara kestirmeliyiz. Kurban kesiminde kurbanlıklara eziyet edilmemeli, temizlik ve çevre kurallarına uyulmalı, bunun için hazırlanan gerekli mekanlar ve imkanlar kullanılmalıdır. Mali bir ibadet olması cihetiyle kurbanın tümünün ibadet amacına uygun olarak değerlendirilmesi gerekir. Kesilen kurbanın etinin veya ticari değer taşıyan herhangi bir organının kazanç sağlamak için satılamayacağı, kurbanın ücretle kestirilmesi durumunda kurbanın etinin veya herhangi bir parçasının kesim ücreti olarak ücreti olarak verilmesinin de caiz olmadığı unutulmamalıdır. Günümüzde özellikle şehirlerde yaşayan vatandaşlarımız kurban kesmek içi yeterli mekan ve zaman bulamamaktadırlar. Bunun için çeşitli kurum ve kuruluşlarca vekaletle kurban kesim kampanyaları düzenlenmektedir. Ancak bu konuda yanlış uygulamaların olduğu da görülmektedir. Öncelikle bilinmelidir ki, vekaletle kurban kesimi bir yardım kampanyası değildir. Kurbanlarını vekalet yoluyla kestirmek isteyen vatandaşlarımızın, dini sorumluluktan kurtulabilmeleri için, kurbanlarının usulü- ne uygun olarak kesilip kesilmediğini takip etmeleri gerekmektedir.
Çünkü ibadet dışında farklı amaçlarla kesilen hayvanlar kurban yerine geçmez. Kurban kesme ile herhangi bir kimseye veya kuruluşa maddi yardım yapma birbirinden farklı ibadetlerdir. Bunun için de kurban kesmeyip parsını ihtiyaç sahiplerine vermek dinen kurban kesme sayılmaz. Kesmemek üzere vekaletle kurban parası almak ve vermek de dinen uygun değildir. Kesilen kurbanın etleri paraya çevrilmeksizin ihtiyaç sahiplerine dağıtılmalıdır. Çevremizde, ülkemizde ve dünyamızda sayısız ihtiyaç sahiplerinin bulunması bu konuda daha da hassas olmamızı gerektirmektedir. Onların hakkını vermek zorundayız. Bu sayılan dini kurallara riayet etmeyen mükellefin sorumluluğundan kurtulamayacağı bilinmeli ve bu hususlar hatırdan çıkarılmamalıdır.
Bu vesile ile İşleri Başkanlığımız, halkımızın kurban ibadetini kolaylıkla yerine getirebilmesi amacıyla Türkiye Diyanet Vakfı işbirliği ile yaklaşık olarak çeyrek asırdan beri vekalet yoluyla kurban kesim organizasyonu düzenlemektedir. Bu organizasyonda, bağışlanan kurbanların bir bölümü ülkemizde, bir bölümü de bedelleri gönderilerek yurtdışında görevlilerimiz nezaretinde kestirilmektedir. Kesilen kurbanlar büyük bir titizlik içinde ihtiyaç sahiplerine dağıtılmaktadır. Başkanlığımız , böylesine ulvi bir ibadette kardeşlerimize aracı olmanı mutluluğunu yaşarken inanan gönüller arasında sevgi, kardeşlik, birlik ve beraberlik köprüleri kurulmasına da vesile olmaktadır. Organizasyona katılan kardeşlerimiz kurbanlarıyla Yüce Allah’a yaklaşırken diğer yandan da Afrika, Asya ve Balkanlardaki milyonlarca Müslümana sevgi ve kardeşlik mektubu göndermektedir. Kesilen kurbanlar, bir Mü’min için aş, tebessüm, mutluluğu diğer bir bir mümin için de huzura ve kazanca dönüşmektedir. Bu yıl ki vekaletle kurban kesimi organizasyonu 03 Ekim 2013 Cuma günü mesai sonuna kadar devam edecektir. Bu nedenle organizasyona katılmak isteyenlerin zaman kaybetmeden ilgili banka hesaplarına kurban bedellerini yatırmaları gerekmektedir. Allah kurbanlarınızı şimdiden kabul etsin.