İlk emri “İkra’ bismi rabbikellezi hâlak.” yani, “Yaratan Rabb’inin adıyla oku.” diyen bir dinin mensubu; ilim Çin’de de olsa alınız." diyen bir peygamberin ümmetiyiz elhamdülillâh. Hz. Ali, bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum, buyuruyor. Okumaya, ilim öğrenmeye ve ilim öğretene İslâm medeniyetinin verdiği değerin temelleridir bu sözler.
Tüm eğitimcilere düşen vazife de öncelikle içinden çıktığı medeniyet dairesinin bütün kültür unsurlarını öğrencilerine vermek olmalıdır. Devamında da ilim ve fen konularında asrın icap ettirdiği teori ve uygulamaları öğrencinin kazanabilmesinde rehberlik etmelidir.
Öğretmenin neler yapması gerektiğine dair daha çok şey yazabiliriz; ancak meseleye bir de farklı açıdan bakalım: Öğretmen neleri yapmaz, yapmamalıdır? Bazı değerlerin temelini aile atsa da tartışılmayacak gerçekler var. Bunların altını kalın çizgilerle çize çize anlatalım:
Öğretmen YALANCI öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen SORUMSUZ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen KURALSIZ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen DİSİPLİNSİZ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen İKİYÜZLÜ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen NANKÖR öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen KISKANÇ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen BENCİL öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen DEDİKODUCU öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen HIRSIZ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen KİBİRLİ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen RİYA SAHİBİ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen HASET SAHİBİ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen MÜSRİF öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen İSYANKÂR öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen AHLAKSIZ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen VİCDANSIZ öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen KİNDAR öğrenci yetiştirmez,
Öğretmen MADDE BAĞIMLISI yetiştirmez,
Öğretmen DİL DÜŞMANI yetiştirmez,
Öğretmen MİLLET DÜŞMANI yetiştirmez,
Öğretmen DİN DÜŞMANI yetiştirmez,
Öğretmen PEYGAMBER DÜŞMANI yetiştirmez,
Öğretmen EZAN DÜŞMANI yetiştirmez,
Öğretmen VATAN HAİNİ yetiştirmez,
Öğretmen TARİHİNE DÜŞMAN yetiştirmez,
Öğretmen ECDÂDINA DÜŞMAN yetiştirmez,
Öğretmen KENDİNE TARAFTAR yetiştirmez,
Öğretmen KENDİNE ASKER yetiştirmez,
Öğretmen MİLİTAN öğrenci yetiştirmez…
Eğer bunları yapanlar varsa bu işi bıraksınlar, önlüklerini assınlar, kendilerine yakışır başka bir iş bulsunlar; ama öğrencilerden de bir zahmet uzak dursunlar.
Böylesine bir tablo nereden de çıktı diye bir soru geliyorsa aklımıza biraz geriye dönüp baktığımızda kimlerin bizim okullarımızda, üniversitelerimizde okuyup devletin, milletin başına belâ olduğuna bakmak kâfi. Öğretmen, daha güzel bir dünya ve gelecek için değerlerimizi öğreten, bunlara sahip çıkan öğrenciler yetiştirmelidir ki bu gençler ileride başımıza belâ değil, geleceğimize ışık olsunlar.
Son söz hikmet sahibi şairin:
Çok da mağrûr olma kim mey-hâne-i ikbâlde, Biz hezârân mest-i mağrûrun humârın görmüşüz. // Nâbî
(Mevki sahibi olunca zafer sarhoşu oluverme; zîrâ böylesine mest (sarhoş) olup sabah olunca da baş ağrısı çeken binlercesini görmüşlüğümüz var.)