ALLAH (CC) HER KULUNU FARKLI BİÇİMDE İMTİHAN EDER!

 

Hep söyleriz ya: ”Bu dünya imtihan dünyası !” diye. Kimi varlıkla, kimi yoklukla, kimi hastalıkla, kimi ünlü biri olması ile. Sayabildiğimiz kadar sayarız.

Herkesin bu dünyada yaşadığı ile bir sınava tabi olduğuna inanır ve ona göre de davranışlarımıza dikkat ederiz. Tabi buna dikkat etmeyip kendilerini malın, mülkün, paranın ve şöhretin sarhoşluğuna kendini kaptırıp hiç ölmeyecekmiş gibi yaşayanları da unutmamak gerekir.

Evet, mal ve mülk dünya hayatının en önemli ve hafife alınmayacak kadar imtihanlardan biridir. Peygamber efendimiz (S.A.V): “Her ümmetin bir fitnesi vardır. Benim ümmetimin fitnesi ise maldır.” Buyurmuştur.  Burada fitne kelimesi imtihan anlamındadır.

Bu âlemden nice insanlar gelip geçti! Kimi kraldı, kimi padişah. Kimi zengin idi malı mülkü çok bir zat! Kimi ünlü bir kişi idi mağrur ve gururlu kimi bilinmeyen bir gariban! Herkesin imtihan olduğu bu dünya denilen okulda, her şeyi olanlar kaldı sınıfta.

Dürüst ahlaklı inançlı ve fakir olanlar imtihanı kazanıp göçtü öte tarafa. Ölümlü insanoğlu, bugün var yarın yok. Hayatın çok kısa olduğunu bile, bile yaptığından ve yapacağından geri kalmayanlara hayret ediyorum. Gözlerini maddiyat bürümüş gafillere çok acıyorum doğrusu.

Hiç çekinmeden kalp kıranlar, saygıdan ve sevgiden haberi olmayanlar, daha çok kazanma uğruna çalıp, çırpıp kat ve kat zengin olanlar. Sözüm size şu imtihan dünyasında biraz düşünüp kendinizi bir yoklayıp özeleştiri yapsanız, yarın göçüp gittiğinizde bu sonu olmayan kazancın size ne kadar faydası olacak? Hiç düşündünüz mü?

Çağımız öylesine değişti ki herkesin gözü adeta kör olmuş. Paradan maldan mülkten başka bir şey düşünemez olmuş. Yazık!

Hiç kimse çaresizleri, garipleri muhtaç olanları düşünmez olmuş. Kış aylarına yaklaştığımız şu sıralar aç ve açıkta olanlar düşünülmez olmuş. Deprem bölgesinde ki evsizlere afet zedelere ne kadar duyarlıyız bilinmez olmuş.

Evet, hayat akıp gidiyor. Hiç kimseye kalmayan bu fani dünyada zevk, sefa eğlence içinde yaşayanlar sözüm sizlere: “Ağustos böceği ile karınca” hikâyesini bilmeyenimiz yok sanırım. Çalışmak dürüstçe helâlından kazanıp paylaşmak bize yakışan bu olmalı. Sadece kendi kesemizi değil, muhtaç olanların halini de düşünüp ona göre hareket etmemiz gerekir.

İşte o zaman bu dünyada ki imtihanı kazanmış oluruz.