Can tektir, eşsizdir. İnsanlar can’ı neden standartlaştırır ki? Can’ın cinsiyeti, büyüğü, küçüğü, yetimi, öksüzü, dulu, bekarı… olur mu?
Biz insanlar can’a her türlü ayrımı yapıyoruz. Bazen eleştirerek bazen yargılayarak zedeleyebiliyoruz. O kadar alışmışız ki bu duruma çevremizdeki herkese bir etiket yakıştırıyoruz. Özümüz iyi olsa dahi her birimizin içerisinde maalesef kötü bir yanı olan varlıklarız.
Tanımadığımız bir varlığı yargılayıp, incitemezken hayatımıza aldığımız herhangi bir varlığı maalesef değerini kaybetmesine sebep oluyoruz. Bir şeylerin kendimiz için iyi olacağını düşünürken karşımızdaki herhangi bir canlıyı farkında olmadan yok sayabiliyoruz.
Ne yazık ki hayvanlara da aynısını yapıyoruz. Onları evcilleştirerek, doğal ortamlarından yoksun bırakarak kendi oluşturduğumuz zengin düzen içerisinde yok olup gitmelerine sebep oluyoruz. Bir nevi canlı cinayeti işliyoruz. Kimi zaman kalp kırarak kimi zaman hayatlarını çalarak… Hangi canlı ister ki bir insana hayatını tamamıyla endekslemek. Özellikle dili olmayan sadece duygusal reaksiyonlarla kendini ifade eden bir canlıyı ne kadar da kendi hayatlarımıza maruz bırakabiliyoruz. Mutlu olmamaları bizim açımızdan imkansız gibi görünen ama onlar açısından mutlu olunacak bir özgürlük alanının olmaması gerçekten büyük bir facia değil midir?
Toplum olarak ataerkil zihniyeti eleştirip yargılarız ancak yargıladığımız durumu bizler de bir başka canlıya yaşatabiliyoruz. Onun duygu, düşüncelerini, kendi doğasında daha güzel ve mutlu olacağını anlamadan sırf kendi mutluluğumuz için bizim seçtiğimiz, ona kendi bakışımızdan uygun görüp mutlu olacağını düşündüğümüz bir hayata maruz bırakmak ne kadar insanî bir harekettir? Her canlı kendi yaşamını seçme hakkına sahipken bir başkasının sunduğu hayata maruz kalmak hücreye atılmak gibidir.
Geçmişe bakıldığında sevme kültürü gelişmemiş insan için sevmek kelimesinin karşılığı uyum sağlama sürecidir. Günümüzde de ne yazık ki sevme şeklimiz uyum sağlama süreciyle eşdeğerdir. Uyumsuz olan herhangi bir canlı toplumda saf dışı bırakılır. Hatta kendi düşüncelerini dile getiren, kendi doğal özüyle hareket eden bir canlı uyum sağlamadığından dolayı farklı etiketlemelere ya da zorbalıklara maruz kalabilir. Yani sevme şeklimiz bir canlının yaşama şeklini manipüle etmekten başka bir şey değildir. Uyum sağlayan herkes sevilebilir, dürüst sayılıp saygıdeğer bulunabilir. Ne yazık ki kendi özüyle davranan herhangi bir canlı bu toplumda var olamaz.