Sınav barajının kaldırılması özel üniversitelerin artmasına ve nitelikli öğrencilerin azalmasına sebep olmaktadır. Her öğrencinin üniversiteye girmesini başarıyla kıyaslayamayız. Ülkemizde işsizlik sorunu hat safhada olmasının sebeplerinden biri dışardan göç ve herkesin istemediği bölümde olsa sırf üniversite okumak için üniversiteye gitmesidir. Önceden öğrencilerin belirli bir geçme barajı olduğunda özel okullar bile para harici barajı geçemeyen niteliksiz öğrenciyi kayıt alamazlardı. Ancak barajın kaldırılması maalesef niteliksizliğin eğitime ticaret odaklı girmesine sebep olmuştur. Yani ne kadar başarısız öğrenci o kadar çok özel üniversite açılmasına sebep olacaktır. Bunun bir örneği olarak geçmiş dönemlerden başlayıp şimdi daha çok yaygınlaşan özel okulların her kademede arttırılması ve niteliğinin azalması ne yazık ki eğitim sistemini sarsmaktadır.
Devlet okullarının kalitesinin gitgide azaldığı özel okulların ise eğitim kalitesinin görsel olarak arttırıldığı bir ticaret sistemi oluşmuştur. Eskiden özel okulların sınıf mevcudu 8-12 kişiden oluşurken şuanda eski devlet okul misali 25-27 kişilik sınıflar mevcuttur. Devlet okullarında ise durum daha da içler acısıdır. Gerek başka ülkelerden göç gerek devlet okullarının öğretmenlerinin denetilmemesi hem sınıf mevcudu olarak hem de eğitim kalitesi olarak fazlasıyla düşmüştür. Devlet okullarında sınıf mevcudu 70 kişiye ulaşmıştır. Bu kadar kişinin bulunduğu bir sınıf ortamında öğretmen kendini ne kadar verimli hissedebilir ki?
Öğrencinin eğitim harici başka şeylerden etkilendiği bir ortamda tabiki de veli kılı kırk yararak özel okula gönderecektir. Çoğu veli arkadaşının çocuğu o okulda benim ki nasıl gidemez mantalitesinde, kimileri çocuğunu kötü arkadaş çevresinden koparmak için, kimisi maddi durumu iyi olduğundan kendi işinin başına geçireceğinden sırf okul okusun diye, bazıları ise çocuğu iyi eğitim alsın, okusun ailesi olarak okumadık ama çocuklarını okutmak için gönderilen kurumlarda ailelerinden ve çevrelerinden etkilenerek eğitime yaklaşımları oldukça kötüdür.
Eğitim çok farklı bir noktaya gelmiştir. Özel okullarda öğretmenlerin öğrencilerin gelişimi için kendini yıpratması ancak devlet okullarında her hoca olmasa da kimi hocalar memur oldum, maaşıma bakarım havasında çocuğun gelişimi için okul ortamında düzgün bir eğitim sağlayamaması ayrı bir sorun oluşturmuştur. Öğretmenlik mesleği merhamet isteyen nezih bir meslektir. Para kazanmak için bu meslek yapılmamalıdır. Çünkü öğrencinin hayatına geçirdiğin bu bilgi, davranış ve fikir geri döndürülemezdir. Bir tarlayı kötü ektiğinizde bir sonraki dönem toparlamak için zamanınız olabilir. Ya da tam tersi olduğunda iyi bir kazanç elde edebilirsiniz. Ancak insan eğiten kişi öğrencinin hayatına karşı keskin bir hata yapma imkanı olamaz ve olmamalıdır. Öğrenci bize para kazandıran bir araç olarak görülmemelidir.
Gelişime destek, merhametli ve sağduyulu öğretmenlere ihtiyaç vardır. Sadece derse girip çocukla ilgi ve alakası olmayan, parasına bakıp insan yetiştirme konusunda bir haber olan kişi öğretmen olmasın. Ticaret ile uğraşsın. En azından öğrencinin gelişimsel hayatındaki kaybı yaşatmasın.