HER YAZ AYI GELİŞİNDE İÇİMİZİ BİR KARAMSARLIK KAPLIYOR!

Evet, sevgili okurlarım sizleri bilmem ama ben her yaz ayının başlangıcında içimde bir orman yangınları korkusu alıyor. Bu adeta bende bir fobi haline geldi.

Geçen yıllarda Marmaris’te ki orman yangınının acı bilançosu hala hafızalarımızda. Bir ağacın yetişmesi onlarca yıl alırken, bir anda küle dönmesi kadar acı ne olabilir?

Hain vicdansız ve insanlıktan nasibini almamış ucubelerin acımasızca ormanlarımızı bile, bile ateşe vermesi insanın kanını donduruyor. Böyle şerefsizlere yakıştıracağım aslında çok kimlik var ama bu kimlikler bile böyle hainlere iltifattır.

“Yaş kesen baş keser, bir ağacı yok eden bir insanı yok etmiş sayılır!” sözlerinin bu insan olmayan ucubelere kar etmediği ortada.

Sadece ülkemizdeki ormanların değil bütün bir dünyadaki ormanların yok olması demek insanlığın sonu demek. Böyle olduğunu dahi düşünemeyen bu yaratıkların insan olduklarına bile inanasım gelmiyor!

Birileri tarafından uyuşturulup, beyinlerini tamamen yitirmiş bu yaratıkları biz insanlar olarak Allah’a havale ediyoruz. Ve acaba bu pislikler geberip gittiklerinde, inanmadıkları öte dünyada ne halde olacaklar? Yaptıklarının cezasını nasıl görecekler? O zaman o kaybettikleri akıllarının nasıl karşılığını alacaklar, İnşallah Yüce Rabbim bize de gösterecektir!

Ormanlarda sadece canlı olarak var olan ağaçlar değil. Yüzlerce, binlerce hayvanın da bu yangınlarda telef olduğunu ve yok edilen ağaçların haricinde o kadar canlının da hesabını yaparsak bu yangınlara sebebiyet verenlerin vay haline!

Öte yandan biz vatandaşlar olarak yaz aylarında asla ormanlık bölgelere girip piknik yapmayalım. Piknik için belirlenen yerlerde kurallara uygun bir şekilde pikniğimizi yapıp daha sonra yaktığımız kontrollü ateşimiz iyice söndürmeden bu alanlardan ayrılmayalım.

Yaklaşan Kurban Bayramı dolayısı ile vatandaşlar kestikleri Kurbanların etleri ile mangal yapma ve bunu da belirttiğimiz gibi ağaçlık ve ormanlık alanda yapmaları tehlike arz edeceğinden bu konuda duyarlı olmaları gerektiğinin biz bir kez daha altını çizmek istiyoruz.

Unutmayalım her bir ağaç bizim birçok insanımızın akciğeri demektir. Nefessiz kalmamamız için ağaçlara kendi çocuğumuz gibi görüp öyle davranmamız gerekir.

Bir fidanın büyüyüp ağaç haline gelmesi, bir çocuğun büyüyüp delikanlı haline gelmesinden daha uzun bir süre gerektiğini de asla unutmayalım.

Ve son olarak, Peygamber Efendimizin bir hadisini hatırlatmak istiyorum:

“Kıyamet kopsa bile bir fidan dikin!”  bu söz ile elimizden geldiğince ağaç dikmeye ve çocuklarımıza da bu duyguyu aşılamaya çalışalım!...