50 yıl önce ki İnegöl’ü gözümün önüne getiriyorum. Şu anki itfaiyenin yerinde İSTAŞ haricinde tek bir fabrika yoktu.

Akhisar mahallesinde ise bizim amatörlerin sahası vardı. Hemen yanı ise küçük bir havaalanı idi. Hatta Cemal Arık Belediye başkanı iken burada bulunan eski bir Atatürk anıtı arkasında ki kavaklığa metal borular üzerine koydurtmuştu.

1980 sonrası İnegöl’ün sanayi atılımı hız kazanınca önce eski havaalanı sonra Asar futbol sahası beton yığını haline geldi. Şu anki AVM bahsettiğim yıllarda meyve fidanı ekimi yapılır, sonra sökülerek Çöğürcüler bunları meyve bahçesi olanlara satarlardı. Artık İnegöl içinde konut ve sanayi yerleşim yeri kalmadı.

Ardından Büyükşehir yasası ile bu defa işin boyutu değişti. Sırada İnegöl ovasında tarıma elverişli toprakları birer birer betonlaşmaya başladı.

Önce Yenice ile başlayan fabrikalaşmanın ardından, Büyükşehir yasası ile mahalleye dönüşen köylerde bir yapılaşma yarışı başladı.

Şu anda Hocaköy, İsaören, Alibey, Kulaca ve Karalar olmak üzere ovada bulunan köyler (mahalleler) yeni yapılarla tanışmaya başladı. Şu anda yüksek rakım da ki mahallelerde böyle bir betonlaşma söz konusu olmasa da gelecekte bu yerleşim yerleri de betonlara teslim olacağı muhakkak.

Tabiri caiz ise verimli ve bereketli bu toprakları resmen katlediyoruz!

Sanayileşme ve betonlaşmanın ardından ilçe nüfusunun artması, araç sayısının da artışı bir de buna fabrikaların yaygın bir şekilde ilçe havasında hissedilir kirlilik yüzünden iklim değişikliğine gittiğimiz açıkça gözlenmekte.

Bahsettiğim eski yıllarda diz boyu yağan karın haftalarca yerde kalmasını şu anda maalesef görememekteyiz.

Peki, ne yapmalıyız?

Yapılacak çok cesur adımlar var! Ancak bu adımları atarken gerek sanayicilerimizin ve gerekse top yekûn hepimizin ellerimizi taşın altına koyarak İnegöl ovasını kurtarabiliriz. Bunun için şu an ki Mobilya İhtisas Sanayisinin bulunduğu yer tarafında, kıraç bir yer bularak sanayiyi oraya taşımak. Belki çok büyük külfetli bir iş ama geleceğimizi tehdit eden bu yeri, biran önce eski tarım arazilerine bırakarak kurtarabiliriz.

Bu işi yaparken Almanya başta olmak üzere bir kısım Avrupa ülkesi verimli araziler üzerindeki fabrikaların çoğunu kaldırdıklarını TRT Belgesel kanalında izleyebilirsiniz. Orada o verimli topraklarda yeniden bitkilerin yeşerdiğini ve bölgenin havasının değiştiğini görmek mümkün.

Evet, bizde geç kalmadan bu atılımı yapmak zorundayız. Gelecekte şeftalisi, deveci armudu, çileği ile meşhur ilçeden geriye sadece beton yığını kalacak!

O kötü tabloyu hayal bile etmek istemiyorum.

Sağlıklı günler dileği ile…