Açınımı: Çevreme duyarlıyım, değerlerime sahip çıkıyorum. Proje; Milli Eğitim Bakanlığı, Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Diyanet İşleri Başkanlığının ortak projesidir.

Amacı: Öğrencileri, bilime sevdalı, kültüre meraklı ve duyarlı, milli, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlere göre yetiştirmek.  Amaç böyle  gösterilse de burada hiçbir bilimden söz edilmemektedir. Uygulamaların da görülen o ki; bilimsel alanda herhangi bir uzmanlığı bulunmayan kişiler okullara sokulmak istenmekte ve eğitim- öğretimde uzmanlık gerektirdiği göz ardı edilmektedir.

Proje, ilk bakışta masumane bir proje olarak görülse de, içeriğine ve uygulamalarına bakıldığın da hiçte öyle olmadığı görülmektedir. Çocuklar gerici tarikat ve cemaatlerin ağına düşürülmekte olduğu alenen görülüyor.

Projede, gizli amaç olarak, bu ülkenin kurucularına, yönetim biçimine, Cumhuriyet devrimlerine karşı kindar ve dinci nesiller yetiştirmektir. Eğitim biliminden, pedagojiden bihaber olanların çocuklarımıza ilmi ve bilimsel açıdan ne faydaları olabilir, yaklaşımlarını sorgulamamız gerekir.

Kabir maketi başında ağıt yakılması, şeytan taşlatılması gibi ritüellerin öğretilmesi çocuklarımıza ilmi açıdan ne kazandıracaktır? Daha genç yaşta, bu tür ritüeller çocukları huzura değil, karamsarlığa götürür. Dünyadan umudunu keser. Kendisine ve çevresine faydası olmayan avare biri olarak karmaşık duygular içinde debelenip durur.

İslam dünyasında ki son gelişmeler, daha önceki yüzyıllarda yaşamış İslam dünyasının ünlü bilim insanlarını da küçük düşürmekte ve onları inkar anlamına gelmektedir.

Bin yıldır İslam dünyasında değişen bir şey yok. Bilim yok, teknoloji yok, buluş yok, kadın hakları çocuk hakları yok, varsa yoksa şekilcilik. Bir dinin felsefeden kopuk, bilimsel gerçeklere sırt çevirmiş ve yalnız şekilcilikle izah ediliyor olması, o din için ne büyük talihsizliktir.

Kadın yaktınız, ozan yaktınız, orman yaktınız, adam öldürdünüz, yolsuzluk, usulsüzlük yaptınız, çaldınız çırptınız ve bunları Allah yolunda yaptık mübahtır diye de kılıf uydurdunuz. Allah’ın hangi kitabında bunların mübah olduğu yazılıdır? Hepsi de büyük günahlardan değil mi? Cemaat yurtlarında erkek çocuklara bile tecavüz edildi, buna da mübah mı diyeceksiniz?

ÇEDES uygulamalarının ileri de ülkede mezhepsel ve dinsel ayrıştırmalara ve çatışmalara götüreceği de aşikardır. Tarikat ve cemaatler şehirlere çöktü, okulları zapt etti. Gaziantep Tügva işgali altında. Din kisvesi altında Cumhuriyet’i yıkmak için başlatılan karşı devrimin ayak sesleridir bunlar.

Selçuklular tarikatlar yüzünden yıkılmıştır. Güçlü Osmanlı İmparatorluğunun saraylarına, yönetimine tarikatlar girdi, önce duraklama, gerileme ve sonunda yıkılış oldu. Şimdi de sıra Türkiye Cumhuriyeti’ne mi geldi?

Eğitimde, çocuklar tarikat ve cemaatlerden uzak tutulmalıdır. ÇEDES uygulamalarına derhal son verilmelidir. Eğer itiraz edilmezse, gelecek yıllarda kalıcı ve mecburi duruma geleceği ve toplumu ayrıştıracağı gerçeği öngörülmelidir.  Bilin istedim. Saygılarımla.