Eskiden komşuluklar ne kadar güzeldi. İki sokak ötedeki veya başka mahallede ki komşulara gidip gelmeler, yakın komşulardan ihtiyaçlarını karşılamalar gibi. Hani bir atasözü vardır: “Komşu, komşunun külüne muhtaçtır” diye. Ancak şimdilerde apartmanda oturan oturanlar bir kat aşağı veya yukarısında ki komşusundan haberi yok. Belki birçoğu komşusuna bir merhaba bile demeden o evden taşınıp gitmiştir. Acı ama gerçek bu.  Bakın Allah’ü Teâlâ, Kur’an-ı Kerim de mealen ne buyuruyor:

“Yakın komşuya, uzak komşuya, yakınında ki arkadaşına, yolda kalmışlara ve mahiyetinizde bulunan kimselere iyilik edin!”

Şimdi bu Allah’ın biz kullarına tembihlediği önemli bir tebliğ! Komşu hakkını son derece hassas bir şekilde gözetmek, el ile veya dil ile komşusuna sıkıntı verebilecek bir harekette bulunmamak gerekir. Bu dinimizin emrettiği en önemli bir vazife olduğunu asla unutmamamız gerekir.

Komşuluk üzerine Hadis’i Şeriflerde şöyle buyuruyor Peygamber Efendimiz: “Komşusu kötülüğünden emin olmayan kâmil Mümin olmaz”

“Allah’a ve ahrete inanan, komşusunu incitmesin!”

“Kıyamet gününde ilk hasımlar komşulardır!” Bunun manası da şöyledir: “Komşusuna kötülük edenler Kıyamet gününde seni hasım, yani düşmanı olarak görecek demektir.”

“Allah ve Resulünü seven, kendisini sevmesini isteyen, komşusuna doğru söylesin! Emanetine riayet etsin! Komşuları ile iyi geçinsin!”

“Komşuya hürmet etmek, anasına ve babasına hürmet etmek gibidir!”

Tabi bu bizim iyi geçindiğimiz komşularımız için geçerli olan Hadis-i şeriflerdir. Bir de kötü komşular için söylenen Hadis-i Şeriflere bakalım:

“Kötü komşu, gördüğü iyiliği gizler. Kötülüğü de yayar!”

“Allah’ın sevdiği kimse ise; kötü komşunun yaptığı eziyetleri ne ölünceye dek sabır edenidir!”

“Komşusunun köpeğini döven, köpek sahibi komşusunu incitmiş olur!”

“Çok namaz kılan, oruç tutan sadaka veren, fakat dili ile komşularını incitenin gideceği yer Cehennemdir!”

“Ev satın almadan evvel, komşuların nasıl olduklarını araştırınız! Yola çıkmadan evvel, yol arkadaşınızı seçiniz!”

Şimdilerde bakıyorum da komşusu hastadır onun haberi yoktur. Ya da, komşusu açtır, açıktadır bu durumdan kendisinin haberi yoktur. Bakın yine dinimizin gereği olan komşuluk haklarını en güzel anlatan Hadislerden biri de şöyledir: 

“Komşusu açken, tok yatan bizden değildir!”

İşte bu kadar önemli olan komşuluk haklarını bizler ne kadarını hakkıyla yapıyoruz? Ya da, komşuluklarımızda bizler ne kadar hassasız? Bize en yakın akrabamızdan bile yakınımızda olan komşularımıza muhtaç olduğumuzu unutmamak gerektiğini çok iyi idrak etmeliyiz. Başımıza bir hal geldiğinde onların imdadımıza koşacağını iyi bilmeliyiz!

Yoksa bizlerde Avrupalılar gibi, komşuluktan bi haber mi yaşayalım? Bu günkü yazımı Almanya’da yaşanmış bir olayla noktalamak istiyorum.

Hamburg’da 18 katlı bir apartmanın dairesinde yalnız yaşayan 43 yaşında Wolfgang Dircks, adlı bir Alman vatandaşın 1993 yılında ilginç ölümünü konu alan bu olayın ibret verici hikayesi şöyle:

“Yıl 1993 bir sonbahar akşamı evinde televizyon seyrederken kalp krizi geçirerek öldüğü tahmin edilen Wolfgang’in ölümünden koca apartmandaki komşularının haberi olmuyor. Bir gün iki gün, bir ay, bir yıl derken, Wolfgangİn ölümünün beşinci yılında herkesin haberi oluyor.

Nasıl mı derseniz, Wolfgang Elektrik, Doğalgaz ve su gibi ödemelerini banka yolu ile otomatik ödeme talimatı ile ödemesinin süresi dolduğundan dolayı herkesin haberi oluyor. Görevliler Wolfgang’in dairesini mahkeme kararı ile kapısını kırarak içeri girdiklerinde onun iskeletini televizyonun karşısında bir koltukta buluyorlar.

İşin diğer ilginç yanı ise, ölüm tarihini elindeki öldüğü günün gazetesindeki tarihten anlıyorlar. İşin en ilginç yanı ise,televizyonun kapalı olması, ışıkların sönük olmasının ardından, sadece aynı odadaki Noel için hazırlanmış ve süslenmiş Noel ağacının süslü lambalarının yanıp sönmekte olduğuydu!”

Bizce işin en ilginç yanı olanı:

“Dile kolay! Tamı tamına beş yıl boyunca, bu adamı kimse ne aramış, nede sormuş olmasıydı!”

İşte Avrupalıların komşuluk anlayışının ne olduğu bu olayla ortada değil midir? Sizce bizim toplumumuz da böyle bir olaya rastlamamız mümkün mü? Anca bizi endişeye sevk eden onlar gibi komşuluk ilişkileri ve bağlarının zamanla erozyona uğramasıdır.

Biz millet olarak komşuluklarımıza ve dostluklarımıza önem veren bir milletiz. Avrupalılar gibi her gününü yalnız yaşayıp kimsi ile samimi ilişkiler kurmayan bir millet değiliz. Ancak görüyorum ki büyük şehirlerde çok katlı apartmanlarda yaşayan aileler, neredeyse Avrupalı gibi içlerine kapanık, komşuluk ilişkileri zayıf, bireysel yaşama ayak uydurmuş bir haldeler.

Yakın gelecekte toplumumuzun sosyal hayatını tam bir Avrupalı gibi yaşamaya başlamasına şaşırmamamız gerek. İnşallah böyle bir yaşam şekline şahit olmayız. Sağlıkla ve dostluklar içinde komşuluklarımız daim olması dileğiyle…