İnsanların çoğu şanssızlıktan yakınır. Kimi umudunu şans oyunlarına bağlamıştır. At yarışları, Milli piyango, sayısal loto v.b. gibi. Yıllarca kazandığı helal parasını hiç çaba harcamadan milyonlara kavuşmayı hayal ederek her fırsata şans oyunlarına parasını yatırır.
Düşünüyorum da bu yolda olanlar paralarını şans oyunlarına değil de bir kumbarada biriktirmeye kalkmış olsalar belki de o hayalini kurduğu milyonlara kavuşabilirlerdi. Sözlerim hiçte abartılı değil. O biriken parlarla ticaret yapıp kazancını çoğaltmayı hedeflemiş olsalar hayallerine rahatlıkla ulaşa bilirler.
İnsanlar hayallerini yapacakları işlere odaklamış olsalar ve özverili çalışma sonunda istediklerine mutlaka kavuşurlar. Ancak bu hayallerini havadan para kazanma ille sınırlandırırlarsa her çekilişin sonunda hüsrana uğrayıp kendilerine kahrederler. Bu yolda giden paralarına mı acısınlar, yoksa bitip tükenen umutlarına mı? Gelin bunu siz düşünün!
Havadan para kazanmanın ve bu yolda gelen zenginliğin ömrü kısa olduğu gibi, bu yolda para kazananların başlarına da birçok felaketler geldiğini çoğu kez haberlerde duyarız. Kimisi parasını mafyaya kaptırıp canından olmuştur. Kimi ailesini terk edip gününü gün etme yoluna giderek eğlencede, içkide ve kumarda havadan kazandığı parayı bitirip yeniden evine dönüp hayatına kaldığı yerden devam etmiştir. Hani bir söz vardır:
“Tilkinin dönüp dolaşıp geleceği yer, kürkçü dükkânıdır!” diye işte böyle bir şey. Alın teri ile kazanılan paranın bereketi bol olur. Bu sözü büyüklerimiz bize hep söylerlerdi. Her hafta avuç dolusu parayı şans oyunlarına yatıran ve sonunda hüsrana uğrayan insanların ahları, diğer kazanana helal olmadığı gibi, bu paranın ahlı olduğunu da iyi bilmek gerekir.
Hani yazımın başında da belirttiğim gibi: Hayal edip o hayalin peşinde gitmek şans oyunları ile değil! Çalışarak hayal etmiş olduğunuz bir şeye ulaşmaktır en güzeli!
Bunun en güzel örneği de: Bir öğrenci okuyup Doktor olmayı hayal eder. Diğeri başka bir mesleği okuyup elde etmeyi hayal eder. Her halu kârda hayal edilen şeye ulaşmak için çok çalışmak, başarmak içinde çaba sarf etmek gerekir. Bunun da hemen olması mümkün olmadığından zaman ve emek isteyen bir çaba olduğunu unutmamak gerekir.
Düşünün İstanbul Boğazına köprü kurma bir hayaldi! Ama şimdi bu hayal üçe çıktı. Bununla da kalınmadı, denizin altından iki yakayı bir birine bağlayan oto yol tüneli gerçekleştirildi. Bir başka hayal ise Boğazın derinliğinden geçen metro. Buda bir hayal değilmiydi? Ve kim bilebilirdi ki böyle bir hayalde bu gün gerçeğe dönecek. Boğazın iki yakası bir birine denizin altından bağlanacak. Bir diğer hayalde yine İstanbul’da hayata geçirilmek istenen: “Kanal İstanbul Projesi” Gelecek yıllarda bu projede hayata geçirilecektir. Bütün bu gerçeklere baktığımızda Yapılan ve yapılmak istenilen bu işler sadece hayalde kalmış olsa idi kime ne faydası olacaktı bu boş hayallerin?
Boş hayaller kurup kıymetli zamanımız boşa harcamaktansa, çalışıp bu hayalleri hayata geçirmeyi ve bununla övünmeyi bilmemiz gerekir.
60’lı yıllarda Ay’a insan göndermek hayaldi. Ama aradan geçen birkaç yıl sonra bu hayal gerçekleşti. Şimdilerde ise diğer gezegenlere insan gönderme hayalleri yapılıyor. Yakın bir gelecekte diğer gezegenlere insan gönderilmeyeceği ne malum? Geçmişten geleceğe uzanan bu yelpaze de nice icatlar ve teknolojik gelişmeler yaşandı. Bütün bunların temelinde hayal, çalışma azmi ve istikrar söz konusudur. Eğer bahsettiğimiz bu azim olmamış olsaydı bu teknolojik gelişme asla gerçekleşmemiş olurdu.
Uzun sözün kısası: “Çalışıp alın teri ile kazanmak varken haram yoldan kazmak, havadan para kazanmak” neden cazip gelir insanımıza?