TRAJİ KOMİK HİKÂYELER!

 

NEREDE O ESKİ KIŞLAR VE YAĞAN ONLARCA KARLAR?

 

KARS ÇAYINDA KIZAK MACERASI

 

 

Çocukluğumuzda kış aylarında yoğun yağan karlar üzerinde kendimizin tahtadan yaptığı kızaklarla kaymak kadar zevkli bir şey yoktu. Kars Doğum evi hastanesi Valilik konağının aşağısında idi. Buraya hastane yokuşu derdik Kars’ın en dik yokuşlarından biri olduğu içinde kışın Kars’ın bütün çocukları burada kızak kayardı. Zaman, zaman ufak tefek kazalar olur, bu kazardan sıyrıklar, bezende kırık çıkıklar meydana gelirdi.

Bizde bu kalabalıktan kaçınır, donmuş olan Kars çayı üzerinde kayardık. Ben öylesine kendimi kaptırmıştım ki saat hayli ilerlemiş ikindiye doğru havada soğumaya başlamıştı. Ben kızak tan inip, kızağın ipini koluma doladım ve eve doğru yola koyuldum. Donmuş çayın kıyısına geldiğimde buz tabakasının çatırdadığını fark ettim. Telaşla kıyıya doğru yürümeye başladım. Buzda koşamadığımdan hızlı adımlarla kıyıya varmaya çalışıyordum ki incelmiş buz tabakası kırıldı ve ben sulara gömüldüm. Kıyıya da fazla bir şey kalmamıştı ha desem karaya ayağımı basacaktım ama yarı belime kadar o soğuk suya gömülmüştüm. Üstelik kızağın ipi koluma bağlı olduğundan kendimi kıyıya atamıyordum. Bir yandan ipi çözmeye çalışırken diğer yandan batmamak için çaba sarf ediyordum.

Ben bu şekilde debelenmeye çalışırken, Kars çayının ortasında küçük adacıkta koyunlarını samanla besleyen çobana seslendim. Ancak çoban sesimi duymadı. Ben sürekli can havli ile çırpınıp dururken bir anda çobanın köpeği yanımda bitiverdi. Ben ya burada boğularak ölecektim yâda çoban köpeği tarafından parçalanacaktım diye düşünürken içimden bildiğim bütün duaları okumaya başlamıştım. Artık iyiden iyiye taakatım kalmamıştı. İri cüsseli Sivas Kangal ırkı köpek sanki bana cesaret verir gibi önce yüzümü yaladı ve sonra kabanımın sırt kısmını ısırarak beni dışarı doğru çekmeye başladı. İnanılır gibi değil. Çoban köpeği beni kıyıya çıkarmış, yeniden beni kurtardığı için mi ne benim yüzümü yalıyordu. Ben de onun başını okşayıp sevgi gösterisinde bulunmuştum. Bir süre sonra köpek koyunların yanına döndü. Bende ıslak elbiselerin altına titreyerek evin yolunu tuttum. Ertesi gün yataktan kalkamadım. Ateşler içinde yanıyordum. Şiddetli bir şekilde üşütmüştüm. Ama her şeye rağmen yaşıyordum.

Bir daha Kars çayının üzerinde kızak kaymadım. Bu olayda kendimi kurtarmıştım kurtarmasına ama kızağımı Kars çayına hediye etmiştim. Kızağın ipi kolumdan nasıl çözüldü hala aklım almıyor. Hani derler ya her tatlı maceranın bir bedeli var diye: Ben bu bedeli az kalsın hayatımla ödüyordum.

Evet, bu anlattığım olayın ardından yıllar geçti. Şimdi Kars Çayının suları neredeyse yok gibiymiş. Kışın mı? Üzerinde kızak veya paten kayacak bir buz tabakası bile kalmamış.

Biz mi tabiatı bu hale getirdik? Yoksa tabiat mı bizden intikam alıyor? Gelin orasını siz tahmin edin!